Başak Sayan’ın, bin yılı aşkın bir zamandır kayıp olduğu sanılan Hallâc-ı Mansûr’un öğretisini anlattığı risalelerin izini süren Nigâhdar kitabı İnkılâp Kitabevi’nden çıktı.
900’lü yılların Bağdat’ı, Hindistan’ı, İran’ı… Ene’l Hak yani “Her şey O’dur. O her şeydir,” diyen bir derviş… “Tek Hakikat O’dur” diyen, adaletsizliklere, eşitsizliklere tasavvufun ruhunda da pek olmayan bir biçimiyle karşı duran; toplumda huzursuzluğun kaynağı olarak adam kayırmayı, rüşveti, yolsuzluğu, gelir eşitsizliğini gören bir derviş: Hallâc-ı Mansûr.
Hallâc-ı Mansûr’un toplumsal meselelere duyarlı öğretisinin yer aldığı, merkezine halifeleri, iktidar sahiplerini, dervişleri hatta herhangi bir dini koymadığı öğretisini anlatan risaleler hem egemen küresel güçler hem de egemen dinler ya da onların temsilcileri açsından büyük bir tehlike olarak görülür.
“O ki hiçbir yarattığını ayırmıyor diğerinden, biz kim oluyoruz da ayırıyoruz böyle herkesi birbirinden!” diyen bu öğretinin bir nigâhdarı İstanbul’dadır. Bunu öğrenen New York merkezli küresel güç aktörleri bu risaleleri ele geçirmek üzere harekete geçer.
Hallâc-ı Mansûr’un uğruna canını verdiği gerçeklikler ile o gerçeklikleri tersyüz ederek topluma empoze eden din ve siyaset ilişkisinin bugün de devam ettiğini görecek, Allah’a inanmakla Allah’ı kendi düzenini korumak için kullanmanın nasıl hâlâ devam ettiğine şaşıracaksınız.
Sen ne doğdun ne de öleceksin. Bir hiç olduğunu anladığında en büyük hakikate ereceksin!
Başak Sayan kimdir?
Ankara doğumlu yazar ilk, orta ve lise eğitimini aynı şehirde tamamladı. Üniversite eğitimi için İstanbul’a geldikten sonra oyunculuğa başlayan Sayan bugüne dek pek çok dizi ve filmde rol aldı.
İlk romanı Bağlanma Korkusu’nun ardından çeşitli gazetelerde köşe yazarlığı yaptı. Aylarca listelerden düşmeyen, tesadüf ile kader temalarını irdelediği Kelebeğin Kaderi'nin ardından yazar, Ölü Kuşların Sessizliği ile psikoloji ve felsefeyi gerilimle harmanlayarak heyecan dozu yüksek bir dünya yarattı.
2014 yılında evlenen Sayan, 2017 yılında ikiz bebeklerini kucağına aldı. Doğumdan kısa bir süre sonra ilk çocuk romanı Rüzgâr Olmak İsteyen Çocuk’u kaleme aldı.
Yazar son romanı Nigâhdar ile okuru 1200 sene önceki Abbasi İmparatorluğu dönemiyle günümüz arasında dolaştırırken, yine heyecan dozu yüksek bir dünyanın içinde, bir yandan tasavvuf ve kuantum fiziği arasında paralellikler kurup bir yandan da Tanrı ve bilim kavramlarının nasıl birbirine yaklaşabileceğini gösteriyor.
Romanlarının arka planlarında spiritüel ögeleri mutlaka kullanan Başak Sayan, okuyucularının hayata bambaşka bir noktadan bakmalarını sağlamanın en büyük motivasyonu olduğunu belirtiyor.