OdaTV Sorumlu Haber Müdürü Barış Terkoğlu, haber sitesinde Libya şehidi MİT mensubunun cenaze görüntülerinin yer aldığı haberin yayınlanması nedeniyle, dün sabaha karşı gözaltına alınarak İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nün Vatan Caddesi yerleşkesinde bulunan Güvenlik Şube Müdürlüğü'ne götürülmüştü.
Terkoğlu'nun gözaltına alınmasının ardından haberde imzası olan ve Manisa'da yaşayan muhabir Hülya Kılınç da ekiplerce gözaltına alınmıştı.
Manisa'da gözaltına alınan Kılınç, ekiplerce İstanbul'a getirilmişti. İstanbul'a getirilen Kılınç ve emniyetteki işlemleri tamamlanan Terkoğlu daha sonrasında Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayı'na sevk edilmişti.
Terkoğlu ve Kılınç mahkeme tarafından tutuklandı.
'YAYINLANAN HABERİN MİT KANUNU İLE HERHANGİ BİR İLİŞKİSİ YOKTUR'
Barış Terkoğlu’nun çıkarıldığı nöbetçi sulh ceza hakimliğinde yaptığı savunma;
* Evimden alındığım andan çok öncesinde burada sanık olarak bulunacağımı biliyordum. Mahkemeye çıkarılma nedeni bir tane haberdir. Burada savunma yapmaya zorlanmamın nedeni, bir gazetecinin hassasiyeti ile hazırladığı haberi yayınlayan kurumun haber müdürü olmamdır.
* Bundan 9 yıl öncesinde ben bu salonlarda bir MİT yöneticisi ile sanık oldum. O gün benim de yargılandığım MİT mensubunun adı, soyadı, ailesinin adı, adresi, kimlik numarası, fotoğrafı, kitaplığındaki kitaplar, müzik kasetleri iddianamelere koyuldu, medyaya servis edildi. Bunun yanlış olduğunu ben savundum.
* Bugün MİT kanunu var ise bundan 9 sene öncesinde bu mahkeme salonunda direnenler sayesinde var. Bugün benim haber müdürü olduğum sitede yayınlanan haberin MİT kanunu ile herhangi bir ilgisi yoktur. Benim yargılandığım bu haber vatanından çok uzakta şehit olmuş bir MİT'çinin şehadetinin ardından kendisine yapılan cenaze törenini haberleştirmekten ibarettir.
* Bu haber yayınlanmadan önce İYİ Partili Ümit Özdağ TBMM'de Libya'da şehit düşen MİT mensuplarını ifade ettikten sonra adlarını ve soyadlarını kamuoyuna açıkladı. Cenaze fotoğrafları ortaya döküldüğü halde kimseyi rahatsız etmeyecek fotoğrafları seçmişler ve dünya üzerinde evrensel gazetecilik standartlarında bir haber olarak yayınlamışlardır”
'HABERİN YAYINLANMASINDA SUÇ TEŞKİL EDECEK BİR HUSUS GÖRMEDİM'
Üzerine atılı suçlamayı kabul etmediğini belirten Hülya Kılınç ise savunmasında şunları söyledi:
* Ben gazetecilik yapmaktayım. Libya'da meydana gelen olayda şehit haberi olarak haber yaptım. Bahse konu haber içeriğinde yayınlanan görüntü içeriklerini sosyal medyadan buldum. Bu görüntüleri cenaze töreninde ben çekmedim. Haber şehit haberidir, ancak şehidin MİT mensubu olduğunu sonradan fark ettim.
* Suç işleme kastı ile hareket etmedim. Serbest bırakılmamı talep ediyorum. MİT mensubu olan şehidin haberinin yapılmasında gizlilik esasına uyulması ile ilgili olarak, cenazeye vatandaşların ve devlet mensuplarının da katıldığını öğrendiğim için basına aktarılmasında bir sakınca görmedim.
* MİT şehidinin ailesinin benimle görüşmek istemediğini ifademde beyan ettim. Açıklama yapmak istemiyoruz dediler, ben de saygı gösterdim. Ancak bu haberin yayınlanmasında suç teşkil edecek bir husus görmedim. Olayı şehit kısmından haberleştirmek istedim.
* Çalıştığım gazetelerde de şehit haberleri yaptık ve bu konulara geniş yer veriyorduk. Sadece mezarlıktaki resmi ben çektim, diğer şehidin doğum ve ölüm yılını gösteren resmi sosyal medyadan buldum.
Hakimlik, MİT'in görevleri, faaliyetleri, mensupları ve ailelerinin kimlik bilgi ve belgelerinin her türlü yazılı, görsel, işitsel ve elektronik iletişim araçları vasıtası ile yayınlanmasının cezai müeyyideye bağlanmış olması ve suçun ağırlığı dolayısıyla adli kontrol hükümlerinin yetersiz kalacağı belirterek, şüphelilerin tutuklanmalarına hükmetti.
Karar sonrası Barış Terkoğlu Silivri Cezaevine, Hülya Kılınç ise Bakırköy Kadın cezaevine gönderildi. (İHA)