Pendik’te hamile bir kadının içinde bulunduğu arabanın önünü keserek, araca saldıran ve 20’şer yıla kadar hapisle cezalandırılmaları istenen baklava zincirleri sahipleri Hasan Sel ve Hüseyin Sel hakkında tahliye kararı verildi. Aracın camını kırmaya çalışan Hasan Sel "Şeker hastasıyım, kendimi kaybettim" diyerek kendisini savunurken, kardeşi Hüseyin Sel ise, kendilerine en büyük cezanın sosyal medya linci olduğunu söyledi. Müşteki Yunus Emre Bahçıvan, "Sadece bir şerit alamadıkları için bize bunu yaşatmaya hakları yok" dedi. Kararın ardından hamile olan Ayfer Bahçıvan gözyaşı döktü.
Sözcü'den Sevgim Begüm Yavuz'un haberine göre; İstanbul Pendik'te, 6 Temmuz günü Yunus Emre Bahçıvan'ın kullandığı ve 7 aylık hamile eşi Ayfer Bahçıvan'ın da içinde bulunduğu aracın önünü keserek, aracın dikiz aynasını kıran ve camlarını kırmaya çalışan, gözaltına alındıktan sonra tutuklanan ve 20'şer yıla kadar hapisle cezalandırılmaları istenen baklava zincirleri sahipleri Hasan Sel ve Hüseyin Sel hakim karşısına çıktı.
Anadolu 59. Asliye Ceza Mahkemesindeki duruşmaya tutuklu sanıklar Hasan Sel ve Hüseyin Sel cezaevinden getirildi. Müştekiler 7 aylık hamile Ayfer Bahçıvan ve eşi Yunus Emre Bahçıvan ile taraf avukatları salonda hazır bulundu.
Baklavacılık yaptığını söyleyen sanık Hüseyin Sel aylık gelirinin 15 bin lira olduğunu söylerken, sanık Hasan Sel ise kardeşiyle baklavacılık yaptığını ve aylık gelirinin 50-60 bin lira olduğunu söyledi.
AYRI AYRI SORGULANMASINI İSTEDİ
Müştekilerin avukatı, sanıkların kardeş olduklarını ve ifade verirken birbirlerinden etkilenebileceklerini söyleyerek, sanıkların sorgularının ayrı ayrı yapılmasını talep etti. Mahkeme bu talebi reddetti.
KENDİNİ ‘ŞEKER HASTASIYIM SİNİRLENDİM' DİYE SAVUNDU
Emniyet şeridinden ilerlediklerini söyleyen sanık Hasan Sel,
müştekinin aracının kendilerine doğru kırdığında aynaların temas
ettiğini savundu. Sanık Hasan Sel, “Müştekinin kullandığı araç
önümüze doğru gelince yan aynalar yine temas etti. Ben camdan ‘sen
ne yapıyorsun, bizim hastamız var' dediğim halde, bana ‘magandalar
aynama vurdunuz, sizi polise teslim edeceğim' şeklinde konuştu.
Seyrimize devam ederken bizim aracımızın sol tarafına vurdu. Biz de
bunun üzerine durduk. Amacımız konuşmaktı. Ben de şeker hastasıyım.
Annemle ilgili sözler de sarf edilince kendimi kaybettim,
sinirlendim. Yapmamam gerekiyordu, pişmanım. Yaptığım doğru değil
ama aynasını gösterince ben de aynasına vurdum ve kırdım. Aracın
arasından geçemeyince, müştekinin aracına çıktım, istemeden de olsa
bastım kaputa. Olay yaşandıktan sonra Kastamonu'ya gittik. Köyden
çıkıp ilçeye geldiğimizde, olay sebebiyle tanıştığımız polis memuru
telefonla bize ulaştı. Ruhsatlı silahımla beraber geldim. Karakola
gidip, ruhsatlı silahımla teslim oldum” dedi.
Hakimin, “Niye emniyet şeridinden gidiyorsunuz” sorusu üzerine,
annemin rahatsızlığından dolayı gitmek zorunda kaldık” şeklinde
yanıt verdi.
‘BİZE KAPKAÇÇIYMIŞIZ GİBİ DAVRANDI'
Müştekinin kendisine ‘magandalar' diye hitap ettiğini öne süren sanık Hasan Sel, “Aracımızın küçük olmasından dolayı muhtemelen hızsız veya kapkaççı zannetti” ifadelerini kullandı.
‘HAMİLE OLDUĞUNU SOSYAL MEDYADA ÖĞRENDİK'
Aracı kullanan sanık Hüseyin Sel ise, annesinin rahatsızlığının abisi ile kendisini paniklettiğini anlatarak, “İlk çarpışmada müştekiye pardon anlamına gelecek şekilde elimi kaldırdım. Yine araçların dikiz aynası birbirine temas etti. O sırada Yunus Emre beyin ağzından annemizle ilgili bir küfür çıktı. ‘Antalyalı magandalar' şeklinde laf etti. Hiçbir kötü söz söylemedik, darpa yönelik eylemimiz olmadı. Hanımefendinin hamile olduğunu olayın ertesi günü sosyal medyaya yansımasıyla öğrendik” dedi.
‘BİZE EN BÜYÜK CEZA SOSYAL MEDYA LİNCİ'
Maddi hasarı karşılamak istediklerimi söyleyen sanık Hüseyin Sel, “Babamdan, dedemden gelen işletmeyi sürdürüyoruz. Yanımızda 150 kişi çalışıyor. Biz mahkemede müştekilerden, kamuoyundan, kendi ailemizden özür diliyorum. Bu bize yakışan bir durum değil. Maddi hasarı neyse karşılamaya hazırız. Manevi olarak özür dilemekten başka elimizden bir şey gelmiyor. Sosyal medyadaki linç girişimi, bize edilen hakaretler ve küfürler çocuklarımızı etkiledi. Olayın boyutu çok büyüdü. Bizim şirkete gelen telefonların, edilen küfürlerin ardı arkası kesilmiyor. Şirket çalışanları telefon santralini kapattı. 4 milyon 750 bin lira gelir vergisi ödedik. Bize verilen en büyük ceza sosyal medyadan yapılan linç oldu. Bankalar bile bize verdikleri kredileri geri çağırıyorlar. Abim silah gözükmesin diye tişörtüyle silahını örttüğünü bile gördüm. Biz edepli insanlarız” ifadelerimi kullandı.
‘CAMA KİN VE NEFRETLE VURDULAR'
Sanıklardan herhangi özür dileyen mimik veya söz duymadıklarını söyleyen müşteki Ayfer Bahçıvan, “Daha önce hamileliğimde yaşadığım çocuk kayıplarından ötürü bu hamileliğimde çok dikkat ediyordum. Ben panik yaşayıp ağlayınca yolumuza devam ettik. Daha sonra araçla bizim önümüzü kesti. Eşimin araca çarpması mecburiyetten kaynaklandı. Sürücü eşimin yanına geldi. Eşim hamile olduğumu söyledi. Cama kin ve nefretle vurdular. Camın kırılacağını ve bize kötülük yapacaklarını düşündüm. Sanıkların iyi niyetli olduğunu düşünmüyorum. Allah katında da hiçbir şekilde hak helal etmiyorum. Doğmamış çocuğumun da hakkını helal etmiyorum” diyerek şikayetçi olduğunu söyledi.
DURUŞMADA AĞLAMAYA BAŞLADI
Gözyaşları içinde konuşan Ayfer Bahçıvan korkularının devam ettiğini söyleyerek, “Bir çocuk dünyaya çok zor geliyor. Bunu en iyi büyüklerimizin bilmesi gerekiyor. Yaşadığım şeye hala anlam veremiyorum” dedi.
‘SADECE BİR ŞERİT İÇİN BUNU YAŞATMAYA HAKLARI YOK'
Trafiğin dur kalk şeklinde olduğunu anlatan müşteki Yunus Emre Bahçıvan, “Eşim hamile olduğu için seri dur kalklardan etkileniyordu. Kesintisiz bir şekilde seyre devam etmek adına yola devam ettik. Sanıkların ‘bize yol vermedi' iddiası doğru değildir. Kibarca yol istense, sinyal verilse yol verirdim. Önceden bizim şeride girememesi onları çok öfkelendirmiş. Eşim ‘durma devam et' dedi. Kapıları ve camları kilitledim. Telefonumu çıkardım, kayda başladım. Önümüzü kestiler, ben çarpmadan durup araç kapılarını açıp indikler. O sırada çarptım. Amaçları kapıyı açıp bana ulaşmaktı. Kapıyı açamadılar, camı yumruklamaya başladılar. Camı aralayıp eşimin hamile olduğunu söyledim. Ama hiç merhamet etmediler. Yolcu kısmında oturan şahsın bana bakışını ömrüm boyunca unutmayacağım. Samimi olarak özür dilediklerine inanmıyorum. Sadece bir şerit alamadıkları için bize bunu yaşatmaya hakları yok” diyerek şikayetçi olduklarını söyledi.
İKİ KARDEŞE TAHLİYE KARARI VERİLDİ
Mahkeme, müştekilerin olaya ilişkin cep telefonu ile çektikleri görüntüyü adli mercilere teslim ederek güvence altına aldıklarını, bu nedenle sanıkların delil karartma ve kaçma şüphesi bulunmadığını gerekçe göstererek tahliyelerine karar verdi. Öte yandan her iki sanık hakkında yurt dışına çıkış yasağı konuldu.
JET HIZIYLA İDDİANAME HAZIRLANMIŞTI
Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından şüpheliler tutuklandıktan 1 gün sonra hazırlanan iddianamede, Hasan Sel ve Hüseyin Sel'in “kara ulaşım araçlarını kaçırma veya alıkoyma”, “mala zarar verme” ve cebir, tehdit veya hile kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun kılma” suçlarından ayrı ayrı 5 yıl 4 aydan 20 yıla kadar hapisle cezalandırılmalarını istenmişti. Anadolu 59. Asliye Ceza Mahkemesi ise, jet hızıyla hazırlanan iddianameyi 3 gün sonra kabul etmişti.
MAHKEME SONRASI AÇIKLAMA
Müştekilerin avukatı Adem Yavuzarslan duruşma sonrası yaptığı açıklamada, “Mahkeme tahliyelerine karar verdi. Bu beraat ettiklerine anlamına gelmiyor. Dava halen sürüyor. Olay aslında sadece trafikte bir saldırı bir kavga gibi gözüküyor ama o kadar basit değil. Olayın sadece hukuki boyutu yok, ahlaki boyutu da var. Araç içerisinde hamile bir bayan var. Ahlaken tepki çeken boyutları var. Toplum bu olaydan dolayı hassasiyet gösterdi ve sahiplendi. Bir de ‘kasten yaralamaya teşebbüs' suçu var. Eğer camı kırıp kapıyı açabilseydi zarar verecekti. Biz bunlarla ilgili taleplerimiz mahkemeye ilettik. Hakkımızı sonuna kadar arayacağız” ifadelerini kullandı.
BASINA TEŞEKKÜR ETTİ
Basına desteklerinden dolayı teşekkür eden Yunus Emre Bahçıvan ise, “Hiçbir şey sonlanmadı, doğumdan sonraya ertelenen bir duruşmamız var. Tamamen toplum baskısından ötürü özür dilemeleri söz konusuydu. Bunu zaten hakime de söyledim. Kesinlikle pişmanlık duygusu yok. Yaşadıklarımızı bir biz biliyoruz bir de Allah biliyor. Hakkımızı helal etmiyoruz. Gereken cezayı almalarını istiyoruz” dedi. 7 aylık hamile Ayfer Bahçıvan ise, “Eşimin söylediği her şeye katılıyorum. Basına ve halkımıza teşekkür ediyorum. Olayı unutmaya çalışıyoruz. Biz etkilendik tabi ki bebeğimiz de etkilendi.
NE OLMUŞTU?
İstanbul Pendik’te, 6 Temmuz günü 7 aylık hamile Ayfer Bahçıvan’ın da içinde bulunduğu ve eşi Yunus Emre Bahçıvan’ın kullandığı aracın önünü keserek, dikiz aynasını kıran, tekmeleyen ve camlarını kırmaya çalışan Seydioğlu baklava zincirlerinin sahipleri Hasan Sel ve Hüseyin Sel, emniyetteki ifadelerinin ardından Kartal’daki Anadolu Adliyesine getirilmişti.