Anayasa Mahkemesi’nin, FETÖ suçlamasıyla tutuklu yargılanan gazeteciler Şahin Alpay ve Mehmet Altan için verdiği ‘hak ihlali’ kararı, ardından yerel mahkemenin tahliyeye karşı çıkması hem siyaset hem hukuk dünyasında tartışma yarattı. Başbakan Yardımcısı Bozdağ AYM’nin sınırı aştığını savunurken CHP’den “AYM de AİHM’ye başvursun” yorumu geldi. Öte yandan 13. Ağır Ceza Mahkemesi, dün ikinci kez yapılan tahliye başvurusunu da reddetti. Gerekçede 'AYM kararı görev gaspıdır' yorumunda bulundu.
KÖTÜ VE YANLIŞ BİR TEKRAR
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ: Anayasa ve yasada
belirtilen konularla sınırlı bireysel başvuruları incelemek ve
karara bağlamak, Anayasa Mahkemesi’nin yetkisi ve görevi
dahilindedir. Bireysel başvuru, Anayasa Mahkemesi’ni güçlendirdiği
gibi kişisel hak ve özgürlükler bakımından da önemli bir yargısal
güvencedir. Bireysel başvuruları karara bağlarken Anayasa
Mahkemesi, anayasa ve yasaların kurallarıyla bağlıdır; anayasa ve
yasaların belirlediği sınırları aşamaz; ilk derece veya istinaf ya
da temyiz mahkemesi gibi hareket edemez; hiçbir kurala bağlı
değilmiş gibi karar veremez. Alpay ve Altan kararıyla (yayınlanan
mahkeme açıklamasına göre) Anayasa Mahkemesi; anayasa ve yasaların
çizdiği sınırı aşmış, kendini ilk derece mahkemesi yerine koyarak
vaka ve delil değerlendirmesi yapmış; suçun oluşumunu ve delil
durumunu değerlendirmiştir. Bireysel başvuruları inceleyip karara
bağlarken Anayasa Mahkemesi, ilk derece mahkemesi veya istinaf
mahkemesi ya da temyiz mahkemesi veyahut da süper temyiz mahkemesi
gibi davranamaz ve bu mahkemeler gibi karar veremez. Anayasa
Mahkemesi’nin Alpay ve Altan kararları, Can Dündar kararının kötü
ve yanlış bir tekrarından ibarettir. Anayasa Mahkemesi, algıları
değil anayasa ve yasaları gözetmek ve gereğini yapmakla
yükümlüdür.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı: Bir hukuk
devletinde mahkemeler arasında tartışmalara yol açacak işlemlerin
yapılıyor olması üzücü. AYM’nin “Hak ihlali var” demesini esas
yargılamayı yapan mahkemenin buyruk olarak dikkate alıp almayacağı
da elbette tartışılır. Daha özenli olunması gerekir.
ERDOĞAN’A UYDU
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Bülent Tezcan: Hak
ihlali kararı çok doğru, evrensel hukuka ve Yüksek Mahkeme’nin
kendi yerleşmiş içtihatlarına uygun bir karardır. Mahkeme hukuka
uymak yerine AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın daha
önce söylediği ‘Anayasa Mahkemesi kararına uymuyorum, saygı da
duymuyorum’ sözüne uymuştur. Bu ise hukuk düzenine değil, darbe
düzenine uygun bir tutumdur. Bozdağ demokratik hukuk devletinin
bakanı olarak değil 20 Temmuz darbesinin bakanı olarak
konuşmuştur.
CHP Bursa Milletvekili Ceyhun İrgil: Alt mahkeme, üst mahkemeye
resmen “Sen kimsin” dedi. İktidar da hoşlanmadığı kararlar
çıktığında aynısını söylüyor. AYM hiç böyle hakarete uğramamıştı. O
yüzden nacizane tavsiyem, bence AYM ya kapısına kilit vursun ya da
hak mağduriyeti nedeniyle AİHM’ye başvursun.
Eski Anayasa Mahkemesi Raportörü ve eski AK Parti Milletvekili
Osman Can: Oy çokluğuyla da olsa Anayasa Mahkemesi’nin tutuklu
gazeteciler hakkında verdiği karar çok önemli ve değerli.
Gerekçelerini merakla bekliyoruz.
DOSYANIN İÇERİĞİNİ BİZ DE BİLMİYORUZ
Başbakan Binali Yıldırım, AYM’nin Şahin
Alpay ve Mehmet Altan hakkında verdiği ‘hak ihlali’
kararıyla ilgili “Dosyanın içeriğini biz de bilmiyoruz, AYM de
bilmiyor. Doğru kararı verecek olan birinci derece mahkemesidir”
dedi. Yıldırım, Pursaklar Merkez Camisi’nde kıldığı cuma namazı
sonrasında özetle şunları söyledi: “AYM kararını beğeniriz
beğenmeyiz ancak takdir edersiniz ki, ilk derece mahkemesi dosyaya
hâkimdir. Dosyanın içeriğini biz de bilmiyoruz, AYM de bilmiyor.
Doğru kararı verecek olan birinci derece mahkemesidir. AYM de
değerlendirmesinde birkaç husustaki iddiayı, dayanaktan yoksun
bulmuş reddetmiştir. Nöbetçi mahkemenin kararı yeterli değildir.
AYM’nin gerekçeli kararının beklenmesi istenmiştir. Buradaki
verilen karar iddianame sürecine kadar olan işlemlerle ilgilidir.
İddianame ve sonrası konularda mahkemenin yargılama hakkı
saklıdır. Yerel mahkeme, içeriği ve AYM’nin kararlarını
dikkate alarak en uygun kararı, hukuka uygun kararı verecektir.
Bizim yürütme olarak beklentimiz, FETÖ terör örgütü ile mücadelenin
zaafa uğramasına sebep olacak, böyle anlaşılacak kararları
almamalarıdır. Bu konuda çok dikkatli davranmak hem mahkemenin hem
idarenin görevidir.
(AYM yapısında bir değişiklik olur mu?) Mahkemeleri verdikleri
kararları tartıştırmak hukuk devletinin ilkelerine aykırıdır. Her
olaydan sonra düzenleme yapmak hukuk devletine uygun düşmez.”
/ Gizem KARAKIŞ - (Hürriyet)
AYM KARARININ PERDE ARKASI: ÇİFTE RAPORTÖR
GÖREVLENDİRİLDİ
Anayasa Mahkemesi (AYM) Genel Kurulu’nun önceki gün ikisi
tutuklu üç gazeteci ile ilgili hak ihlali kararının ardından gözler
perde arkasına çevrildi. AYM’nin, dosyalar konusunda çift raportör
görevlendirdiği, “İhlal var” ve “İhlal yok” olarak iki rapor
hazırlattığı öğrenildi.
NEDEN İHLAL, NEDEN TUTUKLULUĞA DEVAM?
Hak ihlali başvurusu, hukuki prosedür gereği AYM Genel
Kurulu’nda ele alındı. Diğer tutuklu gazeteci dosyalarına örnek
olacak bu üç bireysel başvuruyla ilgili farklı bir yol izlenerek
incelemek üzere iki raportör görevlendirildi. Raportörlerden biri
“Gazeteciler yönünden neden ihlal kararı verilip tahliye edilmeleri
gerektiğinin”, diğeri ise “Yerel mahkemenin neden tutuklama kararı
vermesi gerektiğinin” hukuki gerekçelerini değerlendirdi. AYM
Başkanı Zühtü Arslan’ın başkanlığındaki 17 kişilik Genel Kurul’da,
bu iki rapor ayrı ayrı görüşülerek üç ayrı ihlal kararı
verildi.
AYM TAHLİYE KARARI VERİYOR MU?
AYM kanun ve içtüzüğüne göre ‘ihlal’ kararı verirken tahliyeye
hükmetmiyor. Böyle bir yetkisi de görevi de bulunmuyor. Üç tutuklu
gazeteci kararında ve daha önce verilen yüzlerce hak ihlali
kararında olduğu gibi AYM hak ihlali tespiti yaparsa; kararını, bu
ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde hüküm kurulması
veya yeniden yargılama için ilgili mahkemeye gönderiyor. Bugüne
kadar da AYM’nin internet sitesinden verilen ihlal kararlarının
ardından yerel mahkemeler Resmi Gazete’de yayım ya da tebliğ
beklemeden çok sayıda tahliye kararı verdi.
MAHKEMEDE KİMLER NE OY KULLANDI?
AYM Başkanı Zühtü Arslan’ın da bulunduğu 11 üye FETÖ sanığı gazeteciler Mehmet Altan ve Şahin Alpay’ın, “kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı” ve “ifade ve basın özgürlüklerinin” ihlal edildiğine karar verdi. Altan kararına, Başkanvekili Burhan Üstün, üyeler Serdar Özgüldür, Osman Paksüt, Kadir Özkaya, Rıdvan Güleç ve Recai Akyel karşı oy kullandı. Alpay kararına ise üyeler Serdar Özgüldür, Osman Paksüt, Hicabi Dursun, Kadir Özkaya, Rıdvan Güleç ve Recai Akyel karşı oy verdiler. Turhan Günay için hak ihlali kararı ise oy birliğiyle verildi.
HUKUKÇULAR: İHLALİN DEVAMI
Ankara Barosu Başkanı Hakan Canduran: AYM’nin tahliye
kararı verme hakkı ve yetkisi yok. Burada hak ihlalini tespit eder,
mahkemenin de hemen tahliye kararı vermesi gerekir. Nitekim Ağır
Ceza Mahkemesi’ndeki üyelerden biri de bu gerekçeyle anında tahliye
yönünde oy kullanmıştır. AYM kesinlikle yetkisini aşmamıştır. Hukuk
devletini yerle bir ettiler.
İstanbul Barosu Başkanı Mehmet Durakoğlu: Mahkemeler AYM’nin
ihlal kararlarına uymakla mükelleftir. Mahkemenin ‘tahliye
etmiyorum’ deme hakkı yoktur; AYM’nin de tahliye kararı verme hak
ve yetkisi yoktur. Yapılan, ihlalin devamı anlamına gelir.
Prof. Dr. Devrim Güngör: Anayasa Mahkemesi’nin yetki ve
sorumluluk alanını belirleyen kurallara ilişkin yapmış olduğu
yorumlar bağlayıcı olduğundan AYM’nin yetkisini aştığı
değerlendirmeleri sağlıksızdır.
Doç. Dr. Kerem Altıparmak: Anayasa Mahkemesi’nin OHAL
KHK’larıyla ilgili kararı sonrasında ‘Bir KHK ile Anayasa Mahkemesi
bile kapatılabilir’ derken eksik söylemişiz. ‘Bir ağır ceza
mahkemesi kararıyla da Anayasa Mahkemesi kapatılabilir’ diye
eklemek gerekiyormuş. AYM’nin yayımladığı kararla bizim
yazdıklarımız arasında bir fark yok. İkisi de mahkemeleri
bağlamıyor.
2. BAŞVURUYA ACM YANITI: AYM KARARI GÖREV GASPIDIR
AYM’nin önceki gün ihlal kararını verdiği Şahin Alpay’ın avukatları, tahliye talebini “gerekçe yok, karar ulaşmadı” diye reddeden 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne, AYM’nin açıklamasının ardından dün ikinci kez başvurdu. 13. Ağır Ceza, bu kez de, “Anayasa Mahkemesinin dosyamızın esasına girerek karar vermesi ‘görev gaspı’ niteliğindedir” yorumuyla başvuruyu reddetti. Mahkemenin gerekçeleri şöyle: “AYM’nin, bireysel başvuru üzerine hak ihlali olup olmadığı noktasındaki değerlendirmesi sınırsız değildir. Anayasa Mahkemesi hangi nedenle olursa olsun, yerel mahkemelerin yerine geçerek ‘delil değerlendirmesi’ ve ‘yerindelik incelemesi’ yapamaz. Ceza muhakemelerinin ‘mahkûmiyet ya da beraat’ yönündeki kararlarının yanlış olduğunu söyleyemeyeceği gibi, ‘delil durumu yetersizdir, o nedenle başvurucunun hakkı ihlal edilmiştir’ kararı vermesi de mümkün değildir. AYM’nin bağlayıcı niteliğindeki kararları anayasa ve kuruluş kanununa uygun olarak verdiği kararlar içindir. Bunun haricinde kararların ‘kesin ve bağlayıcı’ olduğundan söz edilemez.” / Fırat ALKAÇ (Hürriyet)