Aşık bir insana aşık olduğu kişinin fotoğrafı gösterildiğinde beyin görüntüleme cihazları sayesinde beyindeki değişiklikleri görebiliriz.
Korteksin bazı bölgeleri ve hipokampüsün faaliyetleri artar. bu bölgeler istemli davranış ve bellekten sorumludur. düşünün, aşık olduğunuz kişiyle en alakasız saçma sapan şeyleri bile ilişkilendirir, sürekli aşık olduğunuz kişiyi düşünürsünüz. Bunlar beynin bu bölgelerinin aktivitesini açıklar.
Akkumbens çekirdeği ve ödül yolu bölgeleri. Bu bölgelerdeki faaliyet de aşık bireyde artar. Bunun anlamı şu, aşık olma durumu aynı yiyecek, cinsellik, uyuşturucu gibi bir tür ödül oluyor. Uzun uzun yatakta uzanıp sevdiğiniz insanı düşündüğünüz olmuştur, işte sizin bu sırada mutlu olmanızın sebebi beyninizin adeta bir yemek, bir maddeye kavuşmuş gibi sizin ödül duygunuzu harekete geçirmesi.
Hipotalamusun faaliyeti de artar. Bu bölge daha çok istemdışı davranışlardan sorumludur. Aşık olduğunuz kişiye karşı duyduğunuz cinsel çekim ve arzu bu bölgeyi harekete geçirir.
Aşkın kimyasal ekipmanı yani aşık olduğunuzda salgılanan hormonlara bakalım.
Dopamin, ödüllendirilme merkezinin kimyasalıdır. Ödül merkezini uyaran her şey gibi aşk da dopamin salgısını arttırır. Aynı madde bağımlılığında olduğu gibi zamanla aşık olunan kişiye güçlü bir bağımlılık geliştirilir (dikkat!).
Serotonin hormonu (iyi ruh halinden sorumlu hormon) aşkın ilk safhalarında azalır. O kişinin de sizi isteyip istemediğini bilmediğiniz, reddedilme ihtimallerini düşündüğünüz o karanlık dönemleri hatırlayın. Sonraki dönemlerde aşkın karşılık bulması ve pratikte yaşanmaya başlamasından sonra serotonin düzeyi artar. Tabi mutluluk düzeyi de.
Ngf hormonu insanlarda sinir gelişimini sağlayan bir hormondur ve ilginç bir şekilde aşık bireylerde arttığı gözlemlenmiştir. "Sen bana iyi geliyorsun" tadında romantik cümlelerin nörobiyolojik temelleri de var gibi görünüyor.
Oksitosin bağlılık namı diğer aşk hormonu da doğal olarak aşık bireylerde artar. en önemli işlevi çiftleri birbirine bağlamak ve mutlu hissettirmektir. Özellikle sarılma, el ele tutuşma gibi temas anlarında oksitosin uçuşa geçer.
Vazopressin normalde idrarla atılacak su miktarını düzenleyen hormon. aşkla ilgisi ise özellikle erkeklerde saldırganlık ortaya çıkararak "aşkı için her şeyi göze alma, dünyaya meydan okuma" gibi pervasız davranışları tetikliyor. Millet boşuna gözünü karartmıyor demek ki.
Peki aşık olunca beynin hangi işlevlerinde bir kayıp var?
Aşkın gözü gerçekten de kördür! Aşık bireylerde yapılan beyin görüntülemelerde beynin akıl yürütme, planlama, muhakeme etme, mantıklı karar vermeden sorumlu frontal lob ciddi oranda baskılanıyor. Yani aşık insanda akıl makıl kalmıyor. muhakkak demişsinizdir, "yahu adam alemi parmağında oynattı, gitti bir kız için kendini ne hale soktu." vs.
Aşık olduğunuz insanı görünce eliniz ayağınız birbirine dolanmıştır muhakkak. Bunun sebebi frontal lobu o kadar baskılıyoruz ki, hareket koordinasyonunu bile yapamıyoruz. Yani sevdiğiniz kişiyi görünce türlü sakarlıklar, orayı burayı devirme gibi rezilliklerinizden de beyniniz sorumlu.
Aşık beyinde korku, öfke gibi şiddetli duygulardan sorumlu amigdala bölgesi de baskılanıyor. özellikle korku duygusunun aşıklarda devre dışı kalmasının sebebi bu bölgenin baskılanması. "Ben onun için bütün dünyayı yakarım, alayına karşı gelirim heyt be ." tarzı cümleleri duyunca anlayın ki amigdala iş göremez durumda. Gülmeyin, yazık.
Gelelim zurnanın zırt dediği yere, aşk ölür mü?
Ölür sevgili insanlar. uzun süre birlikte olan çiftlerde yukarıdaki çoğu bulguyu göremiyoruz. Artık o ateşli ve heyecanlı süreç kalmıyor. Peki ne oluyor? aslında aşk dönüşüyor. Bu çiftlere baktığımızda görüyoruz ki birbirleri olmadan yaşamayı düşünmüyorlar. Yani çok güçlü bir bağlılık oluşuyor.