42 yıldır medya dünyasında olan 8 yıl Nokta dergisinin Genel Yayın Yönetmenliği'ni yapan, son olarak Takvim gazetesinde yazan Arda Uskan, 28 Ağustos'ta yaşamını yitirdi. Uskan'ın ölümü yakın çevresini ve medya dünyasını yasa boğdu.
Duayen gazetecinin eşi Selda Tosun, Uskan'a zor günlerinde destek olan dostlarına, ''Arda Uskan'dan teşekkür...'' başlığıyla kaleme aldığı yazısıyla teşekkür etti.
İşte, Selda Tosun'un kaleme aldığı o yazı:
Arda Uskan'dan teşekkür...
Hayat ne garip... 'Büyük ailem' Türkiye, 28 Ağustos'ta yeni
Başkan'ını selamlıyor, aynı tarihte ve o saatlerde küçük ailem
babasına veda ediyor.
Veda'nın arkası 'teşekkür' listesidir...
Bu vesileyle; Başta Sn. Serhat Albayrak olmak üzere Turkuvaz
Medya Gurubu ve Turkuvaz Dergi Gurubu'na... Sevgili Adem
Gürses'e... Son gazetem Takvim'in yayın yönetmeni Ergün Diler, köşe
yazarı arkadaşlarım ve Ercan, Emre, Rabun, Tuba ve cici
sekreterimiz Nihal'e... Ve elbette Mevlüt Yüksel'e! Neydi oğlum o
koşuşturman? Sabah binasının önünde törenler düzenlemeler, bir ara
tabuta omuz vermeler... Sağol dostum, beni hastaneye de ilk sen
yetiştirmiştin, gerçekten sağol.
Ve taziyelerini bildiren; ÇYDD, Genel Kurmay Başkanlığı, Sn. Kadir
Topbaş, Sevgili Mustafa Sarıgül, Sn. Hayri İnönü ve başta can kız
Pelin olmak üzere tüm Şişli Belediyesi Çalışanlarına, Zincirlikuyu
safahatım sırasında tüm organizeyi yapan İmam Mustafa Ekmekçi
beyefendiye...
Ve bakkalımız Serkan, apartman görevlimiz Erdal ve arkamdan en çok
göz yaşı döken eşine... mahalle ve kapı komşularıma, Güzel
Rengin'e... Sibel Eczanesi, Sevgili Sibel ve Şahin'e ve alt
katımızdaki Kahvecioğlu Eczanesi personeline, Avrupa
Taksi'nin yakışıklı kaptanları, ev sahibim İlhan Beye (müdürüm
benden duymuş olmayın ama bizimkiler evi boşaltacaklarmış bu ay,
iyi bir tadilatçıyla anlaş istersen:) ) Ve elbette "Mahalle
sakinlerimizden..." diyerek sala veren ve 7 mevlidimi okuyan Fulya
camiinin güzel sesli hocası Hasan efendiye...
Ve İstanbul İhtisas ve Araştırma Hastanesi'ndeki tüm doktorlarıma, özellikle son romanını okuyamayacağım Dr. Mehmet Emin Güneş, 'kanser değilsin abi' diyerek karnıma o boruları takan Özgür Kılıçkesmez, hastabakıcılar, hemşireler ve elbette Baş Hekim Özgür Bey ve halkla ilişkilerin best boyu Hüseyin Bayoğlu'na .... Şişli Etfal'de bana tekerlekli sandalye tahsis eden Baş Hekim yardımcısı Serkan Bey ve Sevgili Dilek'e... Burada bir parantez açmak istiyorum, ülkede kanser tırmanıyor ama morfin verecek tek birim olan ağrı merkezleri birer birer kapanıyor! Bu yüzden kanserden ölen anneciğinin ağrı bantlarını bana yollayan Dr. Galip'e ...
Ve elbette, Hıncal Uluç, Sevgili Yasemin, Haşmet Babaoğlu, Salih-Nursuna Memecan, Mehmet Y. Yılmaz ve Bianca'ya ve Burda ekibinden tüm arkadaşlara, babam Adnan Benk'in kadim dostu Hakkı Devrim ağabeye ve Serdar Devrim'e, Tunca Bengin'in şahsında tüm Milliyet çalışanlarına, Haluk Şahin, Deniz İnsel, Ayşenur Aslan, Aydın Demirer, Neshun Bayral, Şaziye Karlıklı, Ali Kırca, Feyman Gülgun, Levent Tayla, Nurcan Akad, Ali Boratav, Tolga Akyıldız, Nur Toprakoğlu, Ahmet Kılıç, Billur Güneşdoğan, canım avukatımız Lalehan , Viki İzrail, Mete Çubukçu, Adil Özkol, Namık Koçak , Mustafa Özyürek ağabeylerime, 2. Sayfa kızlarım Müge Dağıstanlı ve Gülşen Yüksel'e ve Müge Anlı'ya...
Ve elbette beni yalnız bırakmayan; Sezen Aksu, Erol Evgin, Mehtap ve Müjde Ar (kızlar selam götürüyorum Aysel'e) Arif Keskiner, Menderes Samancılar, Süleyman Turan, Ümit Efekan, Seyyal Taner, Halil Ergün, Okan Bayülgen, Hülya Avşar, Mehmet Ali Erbil, Tamer Karadağlı, Gül Oğuz, Kadır İnanır, Sinan Çetin, Ali -Aysun Kocatepe, Baha Boduroğlu, Cahit Berkay, Temel Gürsu, Ayşegül Ünsal, Süha Yıldız, yeri bende müstesna kalacak Müjdat Gezen ve Sumru Dinçel, torpille bana krallar gibi askerlik yaptıran Ünal Uzun, Ahmet Yurdakul, Haluk Özkan, geleceğin bir numaralı aktörü olacağına inandığım ama hiç tanışmadığım Ali Aksöz ve başta Şükran'cığım olmak üzere Ay Yapım ailesine...
Ve elbette Neşet Ruacan, Sevgi Karasapan, Mustafa Denizli, Ticace Sayılgan, Esin Yağmurdereli, Bülent Kılıçtepe, Mine, Gül, Ziraat Bankası Md. Ülkü Paçalı, Okan Dere ve "O zaten 8 yaşındayken de iyi bir çocuktu' diyen ve Teşvikiye Camiinde beni uğurlamaya gelen ilk okul öğretmenime...
Ve bizim ebedi çete elemanları Ayda Özlü-Levent Çevik, Korhan Atay, Kubilay- Selçuk ve Mahmut Övür'e...
Ve başta Cem Salman olmak üzere bilumum akrabalarıma ve vefalı
kızlarına... Karımın tayfasına ve karımla oğluma...
***
Kim bilir daha kimler geldi ama benim hanımın gözü iyi
seçmediğinden ve o gün kafa biraz da gidik olduğundan eksik liste
çıkarmış olabilir. O yüzden burada adını anamadığım tüm dostlara
gönül dolusu sevgimi ve teşekkürlerimi yolluyorum.
Galiba en çok da Ümit Zileli'ye, Ekrem Çatay ve ailesine, İzzet
Çapa'ya ve elbette Dicle Teyzeme...
Hadi gelin son defa hüznün belini kıralım, beni bir şarkıyla
uğurlayın...
"Sigaramın dumanına sarsam saklasam seni
Gitme gitme gittiğin yollardan dönülmez geri
Yokluğuna ah yol yol olsa uzasa unutmam seni
Gitme gitme el olursun sevgilim incitir beni
Gitme gitme gittğin yollardan dönülmez geri..."