Kuzey Irak'ta ABD ordusunun saldırılarına hedef olan IŞİD, yaklaşık iki sene önce Suriye'de kaçırılan Amerikalı gazeteci James Wright Foley'in kafasının kesilme görüntülerini sosyal medya sitelerine yükledi. Sosyal paylaşım siteleri bu görüntülerle sarsıldı.
Hem yabancı hem de Türkiye'den bazı gazeteciler, görüntülerin izlenmemesi için uyarılarda bulunurken, sosyal medyadan da mesaj paylaştılar. Ancak görüntüleri izleyenlerin sayısı da azımsanmayacak kadar çoktu.
Foley'in, IŞİD'in elinde vahşete alet olmuş bir şekilde görünmesini istemeyenler, gazetecinin daha önce iş başında çekilmiş görüntülerini yayınlayarak, kendisinin bu şekilde hatırlanmasını tercih etti. Fakat bu görüntülerin yayınlanmasının IŞİD tehlikesine dikkat çekmek açısından önemli olduğunu düşünen bazı medya organları da edit edilmiş ya da edilmemiş haliyle görüntülere yer verdi.
Peki hangisi doğru? Medyatava, Türkiye'nin önde gelen gazetecilerine sordu. İşte, cevaplar:
Fatih Altaylı - Habertürk Baş Yazarı
Bence uygundur. Uygulanan vahşetin ne olduğunun görülmesi açısından doğru buluyorum.Yapılan vahşetin herkes tarafından görülmesi ve ne ile karşı karşıya olduğumuzun bilinmesi lazım.
Balçiçek İlter - Habertürk TV Program Sunucusu
Bunun gazetecilik olduğunu düşünmüyorum. Öncelikle insanın vicdanı gelmeli. O görüntüleri yayan IŞİD örgütünün işlediği suça ortak olmaktır bu. Dolayısıyla sansürlenmiş bile olsa, hem yayınlayan hem de izleyen suça ortak olmuş sayılır.
Levent Ertem - Hürriyet Web Koordinatörü
Haber olarak yayınlanması doğrudur. Fakat vahşet görüntülerinin verilmesinde bir kamu yararı yoktur. Dolayısıyla biz o görüntüleri gırtlak kesme görüntüsünü keserek sadece haber olarak verdik. Hatta ben bile şahsi olarak o görüntüleri izlemedim.
Erhan Çelik - Habertürk TV Genel Yayın Yönetmeni
Bir gazetecinin bu şekilde vahşice öldürülme görüntüsünün yayınlanması onu izleyen kitlede nasıl bir etki yaratır öncelikle bu düşünülmeli. Elbette olayın haber değeri var ama bence o değer bilgiyi paylaşmakla sınırlı olmalı, görüntüyü değil. Zaten bu görüntüyü servis edenlerin amacı korku yaratmak ve siz de bu görüntüyü yayınlayarak onların ekmeğine yağ sürüyorsunuz.
IŞİD'in bu tarz vahşet görüntüleri yayınlamasındaki en çarpıcı durum korku yaratması. Bu sayede yerleşim bölgelerine ulaşıyorlar, ulaştıkça da ilerlemeye devam ediyorlar. Kendilerine düşman olan birliklerin motivasyonlarını ve mukavemet güçlerini kırdılar. Dolayısıyla bu videonun yayınlanması IŞİD'in gücüne güç kattı.
Mete Çubukçu - Gazeteci / TV Yorumcusu
Ülkelerin uyguladığı politikalardan dolayı gazeteciler sorumlu tutulamaz. Bu tür örgütler son yıllarda ülke politikalarından gazetecileri sorumlu tutup katliamlar yapıyorlar. Bu anlamda hem gözdağı verip hem de korku yaratarak gazetecileri sindirmek istiyorlar. Bu tür görüntüleri de bir propaganda aracı olarak kullanıyorlar. Medyanın bu görüntüleri çok dikkatli eleyerek göstermesi ve bu tür katliamları bütün açıklığıyla yayınlamaması gerekir. Bütün açıklığıyla yayınlandığı takdirde, o korku propagandasına aracılık edilmiş olunur. Vahşet görüntüleri kesinlikle gösterilmemelidir.
Haluk Şahin - Yurt Gazetesi Köşe Yazarı
Geleneksel medya düzeni sürerken 'nizamiye bekçisi' işlevini gören medya profesyonelleri vardı. Hangi haberin ya da fotoğrafın yayınlanacağına onlar meslek ilkeleri ışığında karar verirlerdi. Ancak o düzen yeni medya teknolojileri nedeniyle yıkılmakta. Ortaya çıkan yeni medya türleri örneğin; bloglar, portallar ve sosyal medya araçları kendisini bu ilkelere bağlı saymıyor. Yani etik ilkelere uyan medya profesyonellerinin asla yayınlamayacağı görüntüler yayınlanıyor. Bu Saddam Hüseyin'in idamında da böyle olmuştu. Aslında tüm mesleki değerlerin çöktüğü ama yerlerine yenilerinin konmadığı bir kaos döneminden geçiyoruz. Ben bir medya yöneticisi olarak o görüntüleri kullanmazdım. Ancak bunun reel dünyada benim ahlak sahibi bir editör olduğumu göstermekten başka bir yararı olur muydu emin değilim...
Derya Sazak - Yurt Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni
O görüntülerin o haliyle verilmesi hem insani hem de mesleki değil. Sonuçta onlar katliam görüntüleri ve haliyle yayınlanmasının yaratacağı olumlu bir sonuçta yok. Bu nedenle o gazeteci artık aramızda olmadığına göre, onu anmanın yolu, iyi haliyle çekilmiş bir fotoğrafını vermek ve katliamı kınamaktır. Ben o görüntüleri onaylamıyorum. Kendi meslektaşımızın başına gelenleri reyting aracı olarak yayınlamak etik değil.
Fatih Portakal - FOX TV Ana Haber Sunucusu
Çok doğru bir karar değil. Neticede barbar bir terör örgütünden bahsediyoruz. Açıkçası bu videonun yayınlanmasının, örgütün korku salmak üzere yaptığı bu vahşetin propagandası olduğunu düşünüyorum. O görüntüler kendilerinin ne kadar acımasız ve barbarca davrandıklarının reklamı ve propagandasıdır. Medyaya servis edilen bu görüntülerin yayınlanması onların ekmeğine yağ sürüyor. Fakat yayınlanmaması demek de bu vahşetin konuşulmaması anlamına gelmiyor.
Dolayısıyla Türkmenlere ve Yezidilere zulüm yapan ve vahşice katleden bu IŞİD belasıyla ortak bir mücadele etmemiz gerekiyor.
Fehim Taştekin - Radikal Köşe Yazarı
Dünyanın birçok yerinde bütün gazetelerde bu konu tartışılmaktadır. Bu tür dehşet veren görüntülerin yayınlanıp yayınlanmayacağı tartışılır. Biz Radikal'de yıllarca eğer çok kanlı görüntülerse sansürleyerek yayınlamayı tercih ettik. Şimdi şöyle bir soru var; Yaptığımız bu sansürle, gerçeği gizliyor muyuz yoksa gizlemiyor muyuz, önemini azaltıyor muyuz ya da azaltmıyor muyuz. Bu sorular son derece zor. Olayın yarattığı etkiye göre, kişisel ve gazete yönetimi bazında olay merkezli kararlar almayı tercih ediyorduk. Kişisel olarak okuyucunun olayın boyutunu bilme hakkı olduğunu düşünüyorum. Eğer görüntü çok feci ise yazıdaki vurgularla bunu telafi etmeye çalışıyorduk. İnsani duyguları yok eden görüntülerin yarattığı etkiyle haberin doğru aktarılması yani denge çok önemli. Biz habercilik yapıyoruz. Dolayısıyla bu tür olayları gizlediğimiz takdirde olayın gerçek boyutunu okuyucudan saklamış oluyoruz.
Canan Kaya / Medyatava
twitter.com/kayacnan