Alper Kul: Otelde beni Hasan Şaş sanarak ağırladılar

Emre Saygı’nın hazırlayıp sunduğu "Hadi Be”nin konuğu, başarılı oyuncu Alper Kul oldu.

Google Haberlere Abone ol
Alper Kul: Otelde beni Hasan Şaş sanarak ağırladılar

 Emre Saygı’nın hazırlayıp sunduğu, Türkiye’nin ilk interaktif talk show programı “Hadi Be”nin konuğu, ‘Ölümlü Dünya’ sinema filmiyle seyirciyle buluşan başarılı oyuncu Alper Kul oldu. Hayli keyifli anların yaşandığı “Hadi Be” canlı yayınında Emre Saygı ve sosyal medya kullanıcılarının sorularını yanıtlayan Alper Kul, samimi ve bir o kadar da dikkat çekici açıklamalarda bulundu.



Otelde beni Hasan Şaş sanarak ağırladılar



Kelliği nedeniyle Altay ve Hasan Şaş’a benzetildiğini anlatan Alper Kul, ilginç bir anısını da paylaştı: “Beni Hasan Şaş ve Altay ile çok benzetiyorlar. Hatta beni Bozcaada’daki bir otelde Hasan Şaş diye ağırladılar. Kapıda karşılandım filan. Şaşırdım ben de. Aldılar içeri, izzet-i ikramda bulundular. ‘Hasan Bey’ diyorlar, anlamıyorum. En son ‘Ben Hasan Bey değilim, Alper’im’ deyince bozuldular. Ama yedim her şeyi.”



Alper Kul: Otelde beni Hasan Şaş sanarak ağırladılar



Kendimi izlemeye tahammülüm yok



Alper Kul, “Kendine karşı en bonkör olduğun konu nedir?” sorusuna ilginç bir yanıt verdi: “Eleştiridir herhalde. Çok fazla eleştiririm kendimi. En bonkör olduğum konu bu. Kendimi izlemeye gerçekten tahammülüm yok. ‘Ölümlü Dünya'da çok iyi film ama kendimi izlerken utanıyorum. ‘Güldür Güldür’deki tipleri de izleyemiyorum. ‘Sümela’yı da izleyemiyordum. Kendimi çok beğenmiyorum açıkçası. İzlediğimde de sinirlerim bozuluyor. Ama işimi yapıp kenara çekiliyorum. Mesleki alışkanlık, sadece benim rahatsızlığımla ilgili değilmiş bu. O yüzden rahatım, yapmaya devam ediyorum.”



Pantolanlarıma yama yaptırıp tekrar giyiyorum



Alper Kul, pantolonunun ağ kısmındaki yırtığı göstererek alışveriş yapmaktan nefret ettiğini söyledi: “Üzerimdeki pantolon yırtık şu anda. Eriyor buralar yürüdükçe, diktiriyorum artık. Çünkü nefret ediyorum alışverişten. İçine çok güzel yama koyuyor, dikiyorlar, 1 ay daha giyebiliyorsun. Alışveriş konusunda beceriksizim bir de. O yüzden Başak Dizer sağ olsun yardımcı oluyor. 3-4 yıldır kışa yaklaşırken bir gününü ayırıyor bana. Gidiyoruz, 1-2 saat içinde seçiyor her şeyi. Sonra fotoğraf çekiyor, ‘Bununla bunu giy’ diyor. Onun yaptığı kombin çok güzel oluyor, aynı kıyafetleri ben kombinleyince rençper gibi duruyorum.”



Doğuma giremedim, girsem bayılırdım



“Hamileyim!” adlı yeni tiyatro oyunuyla seyirci karşısına çıkan ünlü oyuncuya yayında “Elinde olsaydı eşin Aylin’in (Kontente) yerine hamileliği sen yaşamak ister miydin?” sorusuna Alper Kul, “Karnımdan nasıl çocuk çıkarayım ben? Net yanıtımı söylüyorum; tabii ki istemem. Çok zor bir iş. Çok kutsal bir şey annelik. Ona mümkün olduğunca sadece yardım edebiliyorsun. Ben doğuma giremedim. Girseydim çok mutlu olacaktı Aylin. Ama bayılırdım, rol çalardım, bütün ilgi bana kayardı. Aylin’i bırakıp beni ayıltmaya çalışırlardı. O kadarını yapamam. Kapıda bekleme işi de sıkıntılıydı. Hayatta en sevdiğin varlık içeride, karnının içinden çocuk çıkarıyor, enteresan değil mi? İnsanın karnının içinden çocuk çıkar mı?”



Lohusalıkta bunları sakın söylemeyin



Alper Kul, “Hamileyim!” oyununda baba adaylarına tavsiyelerde bulunduğunu söyledi: “Hamilelikte çok bir sıkıntı yok da lohusalık enteresan. O 9 ayda yavaş yavaş değişen hormonlar, 40 günlük lohusalık döneminde birden normale dönmeye çalışıyor. Çocuk, dünyanın en güzel şeyi. Allah isteyen herkese nasip etsin. Muazzam bir şey, ilk defa bir şeye yaradığını hissediyorsun. Ben, bu durumla ilgili ne yapılması gerektiğini söyleyemem ama neler yapılmaması gerektiğine çok vakıfım. Oyunda da erkeklere ‘şunu şunu yapma’ diyorum. Bir ömür boyu hatırlanacak olan bir süreçten bahsediyoruz çünkü. Mesela hamilelikten sonra lohusalık döneminde ‘Sütün yeterli mi aşkım, sanki çocuk biraz aç’ gibi cümleleri kullanmayın. Ya da ‘İkinciyi ne zaman yapalım’ filan. Onlara sakın girmeyin.”



Hasta oldu, anneme götürdüm, kötü yapmışım



Oyuncu, eşi Aylin Kontente’nin lohusalık döneminde kendisinin yaptığı hataları da anlattı: “Karnın hiç inmemiş dedim. Ama iniyormuş, ben biraz aceleci davranmışım. Ben sadece gördüğümü söylemek istedim, yardım etmek istedim. Bir keresinde de ‘Salma kendini bu kadar, Melahat teyzeme benzedin, biraz toparlan’ filan dedim. O çok kötüydü. Sonra hasta oldu bir kere, anneme götürdüm bıraktım, o da kötüymüş. Onu da hâlâ söylüyor. Öyle şeyler yapmamak lazım.”



Düzen takıntım vardı, eşim sayesinde yendim



Alper Kul, düzen takıntısı olduğunu söyledi: “Çok düzenliyimdir, çok tertipliyimdir. Her şeyi yerine koyarım. Bekar evimde poşet çayları tepelerindeki renklere göre ayırdığım kutularım vardı. Evimde sadece üç renk vardı, farklı renk girmesin isterdim. Onları yendim eşimle beraber. Şimdi de çocuk oyun oynarken ortalığı dağıtıyor, ben çaktırmadan toparlıyorum. Kötü bir şey takıntılı olmak.”


Sıradaki Haber İçin Sürükleyin