Sol Parti Milletvekili Dr. Alexander Neu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, bazı medya kuruluşlarının objektif olma yönünde hiç çaba göstermediğini söyledi.
Bild ve Die Welt gibi gazeteleri bünyesinde barındıran Axel Springer grubunu eleştiren Neu, özellikle de Axel Springer grubunda İsrail devletini koruma ve çok güçlü bir transatlantik yönelimin olduğunu gördüğünü ifade etti.
"Axel Springer, İsrail devletinin işlediği suçları, savaş suçlarını görmezden geliyor" diyen Neu, bunların görmezden gelinmesinin İsrail halkının, toplumunun da yararına olmadığını bildirdi.
Alman medyasında, son haftalarda antisemitizm tehlikesinin gündeme getirildiğini, İsrail hükümetine yönelik meşru eleştirilerin de Yahudi karşıtlığı gibi gösterilmeye çalışıldığını belirten Neu, “Ne zaman İsrail, Gazze’de ya da Lübnan’da savaşa girse, İsrail’in dış politikası ve güvenlik politikasına yönelik eleştirilerin antisemitizm olarak suçlandığı tartışmalar büyüyor. Buna kesinlikle katılmıyorum” diye konuştu.
Dr. Neu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Tabii ki İsrail’in ve İsrail halkının kendisini koruma hakkı var. Hiç şüphesiz İsrail devletinin ve toplumunun var olma hakkı var. Ama bu İsrail’in ahlaki kurallara, uluslararası hukuk kurallarına, insan haklarına uymak zorunda olmadığı anlamına gelmez. Gazze’de çoğunluğu çocuk, kadın ve yaşlı binlerce sivilin ölmesiyle İsrail bu ilkeleri ihlal etmiştir. Bu, daha baştan antisemitizm suçlamasıyla damgalanmadan eleştirilebilmelidir.”
"Okuyucunun, doğru medyayı bulması gerekiyor"
Siyaset bilimci Thorsten G. Schneiders de Almanya’da bazı basın organlarının baştan taraflı yayın yaptıklarını belirtti.
Bazı yayın organlarını İsrail yanlısı yayın yaptıkları için güçlü bir şekilde eleştirenlerin olduğunu dile getiren Schneiders, şöyle konuştu:
"Diğer yandan bazı yayın organları da Filistin’e destek verdikleri için güçlü şekilde eleştiriliyor. Sonuçta iki tarafın da görüşlerini aktaran yayınlar var, iki tarafın da görüşlerini okuyabilmek mümkün oluyor ama tabii okuyucunun medya okur yazarlığına sahip olması, doğru medyayı bulması gerekiyor.”
Özgür basın ortamında medya kuruluşlarının farklı siyasi çizgileri takip ettiğini, bunun da yayınlar üzerinde etkisi olduğunu belirten Dr. Schneiders, şunları kaydetti:
“Bu da gözlemciler tarafından biliniyor. Dolayısıyla birçokları da medya kuruluşlarının hangi medya organını nerede durduğunu biliyor. Bild söz konusu olduğunda, zaten bu gazetenin İsrail’in geleceği konusunda özel bir ilgiye sahip olduğu biliniyor ama diğer yandan biliyorsunuz Bild aynı zamanda, örneğin Türkiye’de Doğan grubuyla da iyi ilişkilere sahip.”
İslam karşıtlığıyla mücadele
Almanya medyasındaki antisemitizm tartışmasına da değinen Dr. Schneiders, Yahudi karşıtlığı konusunda gösterilen hassasiyetinin, İslam karşıtı hareketlere karşı da gösterilmesini gerektiğini vurguladı.
Bild am Sonntag’ta bir süre önce yayımlanan ve büyük tepki çeken İslam karşıtı yorumu eleştiren Dr. Schneiders, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Almanya’da büyük medya gruplarının bilinçli olarak antisemitizmi desteklemeleri düşünülemez ama tabii ki bazı medya organlarının İsrail’e karşı taraflı yayınları antisemitist düşünceleri teşvik edebilir. Bu da taraflı, önyargılı haber yapmamanın önemini gösteriyor ama tabii bu tüm konular için İslamofobi için de geçerli. Bild am Sonntag Genel Yayın Yönetmeni Yardımcısı Nicolaus Fest’in birkaç hafta önce yazdığı yazıyı hatırlıyorum. Bild am Sonntag’taki İslamofobik yorum skandala yol açtı. Almanya’da benzer bir yorum, benzer kapsamda, benzer ifadelerle kesinlikle Yahudilik ya da Yahudiler hakkında söz konusu olamazdı. Tabii Bild Genel Yayın Yönetmeni Kai Diekmann açıkça kendisi ve medya grubu adına bu yorumla arasına mesafe koydu, bunu yanlış bulduğunu vurguladı ve karşı görüşleri içeren bir konuk yazarın makalesine yer verdi.”
"Bu açık ve demokratik bir toplumun gereğidir”
İsrail’e yönelik her eleştirinin antisemitizm olarak görülmemesi gerektiğini vurgulayan Dr. Schneiders, “Bir ülkenin hükümetini eleştirmek her zaman meşrudur. Bu açık ve demokratik bir toplumun gereğidir” dedi.
Son dönemde yaşanan gelişmeler nedeniyle birçok Yahudi'nin İsrail’e yönelik eleştiriler konusunda daha hassas olduğunu gözlemlediğini belirten Dr. Schneiders, şunları belirtti:
“Diğer yandan tabii birçok Yahudi açısından özellikle son zamanlarda artan antisemitizm ile birlikte İsrail dünyada sığınabilecekleri tek liman gibi görülmeye başladı. Bu da anlaşılır nedenlerle birçok Yahudi'nin, özellikle çok ağır eleştiriler içeriyorsa, İsrail hakkındaki bu eleştirileri kabullenmekte zorlanmalarını beraberinde getiriyor. Öte yandan bazı antisemitistlerin, İsrail’e yönelik meşru eleştirileri kullanmaya çalışıp, kendi propagandalarını yayma çabaları da sorun oluşturuyor. Bu çok karmaşık bir problem.”
"Ağır eleştiriler, polemikler ve mübalağa her zaman daha fazla satıyor"
Dr. Schneiders, Alman medyasının Müslümanlar ve İslam karşıtlığı konularındaki haberlerinde daha hassas davranması gerektiğine işaret ederek, sözlerini şöyle tamamladı:
“Aynı şekilde İslamofobi konusunda da benzer gözlemleri yapmak mümkün. İslam karşıtları, küçük bazı Müslüman grupların eylemlerini tüm Müslümanlara mal etmeye çalışıyor, bu yolla kendi İslam karşıtı propagandalarını yaymaya çaba gösteriyor. Bugün de Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) destekçilerinin eylemlerini kullanarak bu propagandalarını yapıyorlar. Dolayısıyla genelleme yapmamak, ayırt edebilmek önem taşıyor ama tabii daha fazla provokasyon arayanlar için bu çok sıkıcı geliyor. Ağır eleştiriler, polemikler ve mübalağa her zaman daha fazla satıyor.” (AA)