TANSU’YA MEKTUPLAR ERTUĞRUL ÖZKÖK
SON GÜNLERDE EN SADIK KADINLAR NİYE BAŞKA ERKEKLERE GİDİYOR?
İlk haber Upper Cihangir’den değil, önceki hafta Yeni Zelanda Kraliyet Cemiyeti’nden geldi.
15.500 çift üzerinde yapılan bir araştırma şunu ortaya koymuş:
Dünyanın en monogam ve sadık canlıları olarak bilinen albatros kuşlarında boşanmalar hızla artmaya başlamış.
***
Albatros kanat açıklığı 3 metreyi bulan bir kuş.
Aylarca yere inmeden süzülerek uçabiliyor.
Eşler yılın çok büyük kısmı birbirlerinden ayrı uçuyor, ama birbirlerine çok sadıklar.
Çiftleşme mevsiminde önce erkekler karaya iniyor. Yuvayı hazırlıyor.
Sonra her yıl aynı eşleri geliyor ve yavruları birlikte yetiştiriyorlar.
Ancak son yıllarda bu çiftlerin yüzde 7.7’si başka albatroslarla çiftleşmeye başlamış.
Bunun nedeninin küresel ısınma olduğu belirtiliyor.
Küresel ısınma yüzünden çiftleşme mevsimi değişiyor ve kısalıyormuş.
Bu da özellikle dişi albatroslarda strese yol açıyormuş.
Çiftleşme mevsimini kaçırma stresine giren dişi albatros önüne gelen ilk erkekle çiftleşiyormuş.
***
Ancak bunun bir başka ilginç sonucu daha var.
Dişileri gelmeyen erkekler bu defa başka bir erkekle çift gezmeye başlıyormuş.
Yani erkek albatroslar arasında “Gay” ilişkiler son yıllarda anormal derecede artmış.
Erkek albatros nüfusu içindeki gay oranı yüzde 2’den yüzde 5’e çıkmış.
***
Tabii bunu okuyunca, insanın aklına şu hınzır soru gelmiyor değil…
Acaba küresel ısınma insanlar arasında da benzer bir gelişmeye yol açıyor mu? Türkiye’de LGBT sayısında artış var mı bilmiyorum ama boşanma istatistikleri çok açık.
Evet Türkiye’de de boşanmalar hızla artıyor.
Rakamlar Albatros boşanmalarına yakın sayıda…
***
O yüzden çevremde özellikle monogamlığı ile iftihar eden çiftlere artık daha dikkatle bakıyorum…
Merakım şundan
Monogam albatroslarda önce dişiler gidiyor.
Küresel ısınma Türk kadını ve erkeğini bakalım nasıl etkileyecek…
Önce monogam erkek mi yoksa kadın mı karaya inecek…
İKİNCİ YAZI
İKİ FAKİR YASAK ARMUTA DOKUNUNCA BAŞINA NE GELDİ
Geçen akşam Güldür Güldür Show’da bir parodi seyrettim.
“Yasak Elma” dizisi ile dalga geçiyor.
Adı “Yasak Armut…”
Yasak Elma” dizisinin erkek ve kadınlarının yaşadığı büyük villanın kenarındaki duvar yıkılıyor..
Meğer o duvarın arkasında gelir düzeyi düşük insanların oturduğu bir site varmış.
Sitenin yöneticisi, ‘Duvarı yaptırın” demek için bir görevlisi ile villaya geliyor.
Yasak Elma’nın zengin kadın kahramanının onu görünce ilk tepkisi şu oluyor:
“A…fakirler gelmiş…”
Yani ilk defa fakir görmüş gibi şaşırıyor..
Bu arada, yanındaki teknik görevliye de, “Ay sen sus. Mavi yakalı” falan gibi laflar ediyor…Anlayacağınız bir zamanların orta sınıfı da ekonomik olarak bir alt kata iniyor.
***
Seyrederken çok güldüm…
Sonra da içime dert düştü, kendi kendime “Yahu millet bu kadar hayat sıkıntısı çekerken , çarşıdan pazardan mahalleden bunca feryat gelirken “A fakirler gelmiş” diye espri yapılır mı…
Sonra oturup kendi kendime bir etik muhasebe yaptım. Vardığım sonuç şöyle…
***
Madem konu makaraya alma, gelin önce o makarayı biraz geriye saralım..
Gülse Birsel’in şahane dizilerinde sonradan görme Anadolulu zenginlerle, karakterleri snoplaştırılmış İzmir’li varlıklı ailelerle, monşerleştirilmiş Nişantaşı ve Upper Cihangir entelektüelleriyle bol bol dalga geçiliyor…
Hiç birimiz itiraz ediyor muyuz?
Hayır…
Tam aksine kahkahayı basıyoruz.
Öyleyse konu “Fakirlere” gelince niye bu hassasiyet ve bu kompleks?
***
Yapılır arkadaş…Fakirle de gır gır geçilir. Zaten yapılıyordu da…
Sarın Yeşilçam’ın bütün makaralarını geriye…
Bizi yerlere yatıran İnek Şaban, Yeniköy’de yalıda oturan bir milyarder miydi…
Ya Recep İvedik… Ali Ağağoğlu’nun avatarı mıydı yani…
Züğürt Ağa dersen, tebdili kıyafet gezen maskeli Halis Ağa değildi… Turist Ömer de , megayatıyla Gökova’ya gelen Bill Gates’in Bodrum Pazarı’ndaki repkilası değildi…
Hepsi Türk sinemasında en çok güldüğümüz tipler… Yani yıllardır elde patlamış mısır, fukarayı, seyredip basıyoruz kahkahayı.
***
Bugüne gelirsek…
Mizah komada…Siyasetçi ile dalga geçilemiyor…
Çünkü tehlikeli…
Normal hayat çoğumuza zehir olmuş halde…
Savaşlar, göç trajedileri, küresel ısınma, işsizlik, insan hakları ihlalleri, eşitsizlik, kadın cinayetleri, fakirleşme…
Siyasetçi desen yumrukları hep sıkılı bir ciddi adamlar ordusu…
Bari ekranda kendi kendimizle dalga geçelim…
Mavi yakalı fakirleşti. İşçi fakirleşti… Sitede yaşayan orta sınıf bir alt kata indi.. İşçi, köylü zaten bodrum katında…
Durum böyleyse.. Kendi kendimize bakıp, “A fakirler gelmiş” desek…Zenginine “Monşer”, “sonradan görme” diye takılıp gülsek…
Hiç olmazsa seçime kadar kendi kendimizi ti’ye alıp hoş vakit geçirsek…
O güne kadar oturup karalar bağlamaktan daha iyi değil mi…
Haydi öyleyse… Seçime kadar kızıl elmayı siyasetçilere bırakıp, hep birlikte Yasak Armuta…