TMSF'nin yönetimi almasının ardından Akşam'da gazetesinde Genel Yayın Yönetmeni İsmail Küçükkaya ile başlayan 'işte çıkarma' süreci devam ediyor.
Gazetenin 4 kadın yöneticisinin ve 2 kadın yazarın işine son verilmesinin ardından 'çıkarılanlar' kervanına yazar Özlem Akarsu Çelik de eklendi.
Medyatava'nın 'Geçmiş olsun' diyerek aradığı ve temennimize gülerek, 'Hayırlı olsun' sözleriyle karşılık veren Çelik şu açıklamayı yaptı:
"Bu süreçte bana 'Neden istifa etmedin' diye soranlar var. TMSF yönetiminin tavrını merak ettim. Zaten beklediğim bir şeydi. Hiç şaşırmadım. Onlar istemiyor, işte çıkardılar diye gazetecilik yapmayacak değilim. Önümüzdeki süreçte kim daha iyi gazeteci göreceğiz."
İŞTE ÇELİK'İN YAYINLANMAYAN SON YAZISI:
MUHAFAZAKÂR DEMOKRAT VİCDAN!
En çok da Ali'nin katledilişi dokundu kanıma!
19 yaşındaki üniversite öğrencisi Ali İsmail Korkmaz...
2 Haziran günü Eskişehir'de, gazdan kaçarken, ara sokakta pusu
kurmuş eli sopalı sivil giyimli canilerce dakikalarca dövüldü Ali.
Öldürmek için vurmuştu alçaklar.
Gezi eylemleriyle tanıştığımız eli sopalı sivil polisler miydi
yoksa Ali'nin canına kıyanlar?
Eskişehir Valisi Güngör Azim Tuna bu iddiayı, akla hayale
sığmayacak bir başka iddiayla çürütmeye çalışırken düştüğü durumun
farkında değildi. "Arkadaşları dövüp suçu polise atıyorlar"
diyordu(!)
Buna çocuklar bile inanmaz Sayın Vali. Çocukların neler
konuştuğundan haberiniz yok belli ki!
Ethem Sarısülük'ün cenazesinin olduğu gün arayan bir dostum şöyle
diyordu telefonda, "Arkadaşımın 7 yaşındaki kızı, 'Anne Ethem
Ağabey'i insan kılığına girmiş bir polis öldürmüş'
dedi..."
Çocuklar bunları konuşuyor Sayın Vali. Nasıl
konuşmasınlar?
Polis, silahını çekip vuruyor Ethem'i. 26 yaşındaki işçi Ethem yere
düşüyor. MOBESE kamerası bir anda ağaçlara dönüyor. Çünkü o
kameranın görevi yurttaşını korumak değil, "devlete karşı işlenen
suçları tespit etmek!" Bu eski geleneğin dimdik ayakta olduğunun
testiydi Gezi.
Ali hakkında bilgilere ulaşmaya çalışırken gördüm ki bazı odaklar
O'nun katledilişinin izlerini de silmeye çalışıyorlar. Tıpkı
Ethem'in katilini korumaya çalışan MOBESE görevlileri gibi.
Onlardan olmayanın katli vacipmiş gibi davranıyorlar. Vicdanlarını
gömmüşler sanki.
Eskiden birileri "ölü ele geçirilirdi", şimdilerde kendiliğinden
ölüveriyorlar!
Haberler , "Ali İsmail Korkmaz öldü" diyor.
Ölmedi ya hu! Öldürüldü!!!
Tıpkı 21 yaşındaki işçi Mehmet Ayvalıtaş gibi. O, 2
Haziran'da İstanbul -Ümraniye'de eylemcilerin arasına
dalan bir otomobil tarafından ezildi.
Tıpkı 22 yaşındaki Abdullah Cömert gibi. O, 3 Haziran'da
Hatay-Antakya'da, başına aldığı darbelerle öldürüldü.
Tıpkı işçi Ethem Sarısülük gibi. O,1
Haziran'da Ankara 'da, polis tarafından başından
vurularak öldürüldü.
Tıpkı 18'indeki Medeni Yıldırım gibi. O, 29 Haziran'da,
Diyarbakır-Lice'de karakol yapımını protesto ederken kalbini
parçalayan kurşunla öldürüldü.
1994'te polis yeleği giymiş kişilerce kaçırılıp Savaş Buldan ve
Hacı Karay ile birlikte katledilen işadamı Adnan Yıldırım'ın
yeğeniymiş meğer Medeni. Ailesinin devlet tarafından katledilen son
ferdi yani.
Ve diğerleri...
16 Haziran'da İstanbul’da ekmek almaya giderken başından gaz
kapsülü ile vurulan 16 yaşındaki Berkin Elvan ile 8 haziran’da
Taksim’deki eylemlerde gaz kapsülü ile başından vurulan 16
yaşındaki Mustafa Ali Tombul’un yaşam savaşı sürüyor.
Türk Tabipleri Birliği'nin 31 Mayıs-10 Temmuz verilerine göre, 61'i
ağır, 10 bine yakın yaralı. 104 kafa travması. Gözünü kaybeden 11
kişi. Dalağı alınan 1 kişi ve daha fazlası...
MOBESE'ler görmese de milyonlar biliyor katillerin kimler olduğunu.
Birileri "öldürüldü" yalanına sarılsa da, Adana'da göstericileri
kovalarken köprüden düşerek yaşamını yitiren komiser Mustafa
Sarı'nın Gezi Park'taki sembolik mezarlıkta unutulmayışı da bu
yüzden. Şu saatten sonra merhum komiserin doğacak çocuğunun
katillerin cezalandırıldığını görmesinden başka ne dileyebiliriz
ki? Ve daha fazla ölüm olmamasından başka...