Korkusuz gazetesi yazarı Ahmet Takan'ın yazısı
“Tercihli oy” ile mebus seçmek ister misiniz?..
TBMM tatili bitirdi, parti grupları yeniden toplanmaya başlandı derken siyaset kulislerine daha da renk geldi… Yani, daha neşelendi de diyebiliriz…
Neşeli konular hakkında merakınızı gidermeye çalışacağım bugünkü yazıda;
(Kafamda bir önem sıralaması yapamadım o yüzden o işi size bırakıyorum)
Malumunuz, bir süredir Cumhur İttifakı ortakları (AKP-MHP) arasında anayasa değişiklikleri ve seçim kanunu değişikliği konusunda çalışmalar yapılıyor. Bazı haberlere kulağınız alışmıştır. Ancak, bugün kaleme alacağım kulis bilgilerinin çok ilginizi çekeceğinden eminim. En baştan söyleyeyim; gerek anayasa gerek seçim kanunu değişiklikleri hakkında AKP ile MHP arasında görüşmeler devam ediyor ama belirgin uzlaşı yok. O yüzden siz, liderlerin kürsü konuşmalarında birbirlerini yağlayıp yıkamalarına pek de kulak asmayın!..
★★★
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Anayasa Mahkemesi’nin kapatılmasını istemişti. Bu talebini defalarca açıktan dile getirdi. AKP ile MHP arasında yapılan pazarlıklarda bu konuda yeni bir aşamaya gelindiğini duydum. Siyasi kulislerdeki iddiaya göre, MHP, siyasi partilerin kapatılma davalarında yetkinin Anayasa Mahkemesi’nden alınıp Yargıtay’a verilmesini istiyor. MHP’nin gerekçesi; “Madem partiler hakkında kapatılma davalarını Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı açıyor. O zaman kapatma davalarına bakma ve karara bağlama yetkisi de Yargıtay’a verilsin“ diye özetleniyor. AKP, MHP’nin ısrarlı teklifini düşünüyormuş…
★★★
MHP’nin diğer bir isteği de partili cumhurbaşkanı konusunda anayasa değişikliği. Bu konunun anayasa da net olarak belirtilip, cumhurbaşkanın parti genel başkanı olamayacağı ve sadece üye olarak kalabileceği yönündeki açık hükmün anayasada yer almasını istiyormuş. AKP, MHP’nin teklifini ciddi ciddi düşünüyormuş…
★★★
Siyasi kulislerde AKP ve MHP’nin üzerinde çalıştığı seçim kanunu değişikliği konusunda pek çok iddia dolaşıyor. Teyitli iddialardan bir yüzde 7 seçim barajında anlaşmanın dışında henüz bir ilerlemenin olmadığı… Kulağıma gelen en yeni ve taraflardan da “üzerinde konuşulduğunu” teyit aldığım iddia ise çok çarpıcı. Hatırlarsınız; Türkiye’de 1991’de tercihli oy sistemi ile milletvekili seçimi yapılmıştı. AKP ve MHP “bunu yeniden getirebilir miyiz”in üzerinde çalışıyormuş. O –bana göre- çok şaibeli olan sistemi bir kez daha hatırlayalım:
-1991 seçim öncesinde gerçekleştirilen bir önemli değişiklikle tercihli oylarla seçilen kontenjan milletvekilliği uygulaması getirildi. Bir partinin tercihli (kontenjan) milletvekilliği çıkarabilmesi için ise, önce seçim çevresi barajını aşması, sonra da diğer barajı aşan partilerden bir tek oy fazlası alması gerekiyordu.
Yasaya göre siyasi partiler, iki milletvekili çıkaracak seçim çevresinde dört, üç milletvekili çıkaracak seçim çevresinde altı aday göstermek zorundaydılar. Ayrıca kontenjan milletvekili bulunan seçim çevrelerinde ise, bu aday düşüldükten sonra kalan milletvekili sayısının iki katı kadar aday gösterebildiler. Seçmenler, önce oy verecekleri partiyi işaretledikten sonra, isterlerse oy verdikleri partinin listesindeki adaylar arasından sadece bir tanesini işaretleyebildi. Eğer seçmen bir tercihte bulunmamışsa ya da birden fazla adayı tercih etmişse partinin yaptığı sıralamayı kabul etmiş sayıldı.
Birden fazla kontenjan milletvekili çıkarılan çevrelerde, seçim çevresini tek parti aşmışsa, tüm kontenjan milletvekillerini o parti kazandı. Birden fazla parti aşmışsa, oyların bölünmesi suretiyle milletvekillikleri paylaşıldı. Tercihli oy sistemine göre, bir seçim çevresinde partiye verilmiş olan geçerli oyların en az yüzde 15’i kadar tercih oyu alan aday veya adaylar, oy miktarına göre parti sıralamasında öne geçtiler. Adaylardan hiçbirinin aldığı tercihli oy miktarının yüzde 15’i bulamaması hâlinde, partinin hazırladığı ve birleşik oy pusulasında yazılı olan listedeki sıra aynen geçerli oldu. Seçimlerde değişik partilerden 52 aday tercihlerle ön sıralara çıkarak milletvekili olma hakkını kazandılar.
★★★
Tercihli oy sistemine AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’ın pek de razı geleceğine inanmıyorum. Neden?.. Çünkü 1991 seçimlerinde Tayyip Erdoğan’ın çok acı bir tecrübesi var. O yüzden –detaylarına fazla girmeyeceğim- Erdoğan, Refah Partisi İstanbul Milletvekilliğini Mustafa Baş’a kaptırmış ve sonrada partide büyük kriz yaşanmıştı. Mustafa Baş, ortalığın sakinleşmesi için bir süre yurt dışına gönderilmişti!..
★★★
İYİ Parti lideri Meral Akşener, “Başbakanlığa talibim” deyince çarşı-pazar karıştı… Saray koridorlarında dolaşan kulislere göre, “AKP’de güçlendirilmiş parlamenter sisteme dönüş değil ama Meclis’i güçlendirecek formüller üzerinde çalışmalar yapılıyor.” Anlatılanları özetlemek gerekirse, Bakanların parlamentodan seçilmesi, gensoru vb. gibi çalışmalar. Eğer bu çalışmalar somutlaşırsa teklifin önce İYİ Parti’ye götürülmesi düşünülüyormuş…
★★★
Son bir kulis notu da AKP koridorlarından verelim:
İktidar mebusları iki büyük korkuyu birlikte yaşıyor… İlkini biliyorsunuz zaten; AKP’nin seçim kaybedeceği… İkincisi ise liste kabusu… AKP mebusları arasında konuşulanlara göre; “Tayyip Erdoğan önümüzdeki seçimde AKP milletvekillerinin yüzde 70’ini tırpanlayacak ve yeniden aday göstermeyecek”…
★★★
Ulu Tanrı, tüm şehitlerimizle birlikte Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal ATATÜRK ve onun kahraman silah arkadaşlarına rahmet etsin. Nur içinde yatsınlar. Mekanları cennet olsun.