Şarkıcı Sıla Gençoğlu’nun şiddet gördüğünü açıkladığı ve hakkında soruşturma başlatılan eski sevgilisi oyuncu Ahmet Kural, yaşananlarla ilgili eski kız arkadaşını suçladı. Kural, “Vicdanım rahat bir şekilde şunu söyleyebilirim; benim tedaviye ihtiyacımın olmadığı kesin. Ve evet, onunki gerçekten aşk değilmiş” dedi.
İşte Ahmet Kural’ın Günaydın’dan Ömer Karahan’a verdiği o
çok özel röportaj;
Ahmet Kural, yaşadığı şoku anlattı: Bana deli gibi aşık olduğunu
söyleyen kadının ayrılır ayrılmaz başka ilişkiye başladığını
öğrendim. O öfke diye anlatılan şey, hayatımın en büyük acılarından
biriydi. Aşık olduğum kişinin beni sevmediğini anladığım andı.
Geçtiğimiz Kasım ayında Sıla Gençoğlu'nun, sevgilisi Ahmet
Kural'ın kendisini darp ettiği iddiasıyla savcılığa başvurmasının
ardından sular durulmadı. İki ünlü ismin ifadelerinin
ardından magazin kulislerinde 'Kim haklı, kim haksız?'
tartışmaları bitmek bilmedi. Olay sonrası konuşmaktan kaçınan Ahmet
Kural, artık bazı durumların bilinçli bir şekilde kişisel
hesaplaşmaya döndüğünü, tüm gerçekleri anlatmak için sessizliğini
bozma kararı aldığını söyledi.
- Kendinizi nasıl hissediyorsunuz?
Şu an iyiyim, daha iyi hissediyorum.
- Bugüne kadar konuşmadınız. Şimdi bir anda neden kararınızı
değiştirdiniz?
Şimdiye kadar hep aynı şeyi söyledim, "Konuşmayacağım" dedim ama
bazı şeylerin bilinçli bir şekilde kişisel hesaplaşmaya döndüğünü
görünce, sessizliğimin yanlış anlaşılacağını fark ettim. Şimdiye
kadar çelişkiler dolu saldırgan bir tavır var. Yaşanan bu olaydaki
tüm gerçekleri anlatmak istedim.
- Sıla Gençoğlu ile birbirinize aşık olma hikayenizden başlayalım o
halde... Sizin, Gençoğlu'na baktığınız fotoğraf çok konuşulmuştu. O
fotoğraflarda göründüğünüz kadar aşık mıydınız?
Aşıktım tabii ki... Ben, içi dışı bir insanım. Ve aşka
gerçekten inanıyorum. Bir insanla yakınlaşıyorsunuz ve zamanla her
şey duruyor. Hiçbir şeyi gözünüz görmüyor. Karşınızdaki insanla
mutlu olmak ve onu mutlu etmek istiyorsunuz. Zaman geçtikçe
birlikte yaşamayı, yaşlanmayı istiyorsunuz ve aile kurma hayalleri
kuruyorsunuz. Benim aşkım da o anlamda çok büyüktü. Ama önemli
olan, insanın kimliğine ve kişiliğine saygıdır. Onlar aşkı
sürdürülebilir kılıyor. Ve olmayınca da o aşk devam etmiyor ne
yazık ki. Önce içten bakmanızın karşı taraf için anlamı gidiyor,
sonra da başka şeyler olduğunu anlıyorsunuz.
BİZE AŞK YETMEDİ
- Peki neler değişti?
Aşk yetmedi bize. Birlikte olmak, kendimiz olmak yetemedi. Hayat
görüşüm, arkadaşlarım, inandığım şeylerin bir anda kıymetsiz,
anlamsız görüldüğünün farkına vardım. Aslında çok sevseniz de
kültürel anlamda bir yol ayrımı başlar ya; o anda sizden 'ben'
olmaktan vazgeçmeniz, başka biri olmanız beklenir. İşte yaşanan tam
anlamıyla buydu. Ben de bunları hissetmeye başlayınca her iki taraf
da üzülmeden ilişkiyi bitirmek istedim.
- Ama Gençoğlu ile bir kere daha birlikte olmayı denediniz...
Evet, neyse ki bu süreçte yeniden birlikte olmak isteyenin kim
olduğu anlaşıldı en azından. Şöyle düşünün; tokat atan,
dayak atan ve öfkesini kontrol edemeyen bir adam profili sunulmaya
çalışılıyor bugün. Yeniden birlikte olma sürecinde araya insanların
girdiği, ısrarcı bir şekilde mesajlar atılan, şarkılar yazılan adam
bugün yerden yere vuruluyor. Bu fazlasıyla tutarsız değil mi?
İnsanların bilmediği birçok ayrılığımız oldu bizim. Belki de bu son
şansımızdı. Ben aşıktım ama bir tek soru işareti vardı aklımda.
Yeniden ilişkiye başlamadan önce de açık açık "Benden sonra olan
beni ilgilendirmez ama varsa böyle bir ilişkin, başlamayalım" diye
sordum. "Hayır" cevabını alınca, çok mutlu oldum. Çünkü bana göre
yeniden başlayacak aşk, yalansız ve riyasız olmalıydı. Ben de ciddi
düşünüyordum. Ailemle tanıştırdığım, evlenmek için plan yaptığım
bir insana güvendim. İki zaman aralığında söylediklerine ve
yaptıklarına bakıyorum. Vicdanım rahat bir şekilde şunu
söyleyebilirim; benim tedaviye ihtiyacımın olmadığı kesin. Ve evet,
onunki gerçekten aşk değilmiş.
CANIMI ACITMAK İSTEMİŞ
- Gençoğlu "Olaydan beş dakika önce evlilik ve çocuktan
konuşuyorduk. Nasıl oldu da bir anda bu duruma gelindi anlamadım"
dedi. Olay sonrası Okan Can Yantır'ın adı geçmişti...
Bu cümle benim ifademde var. Detaylıca ve bütün gerçekliği ile
anlattım olanları. Dikkat ederseniz, karşı taraf her şeyi söylüyor,
her şeyi iddia ediyor ama bu tartışmanın neden çıktığını bir türlü
söylemiyor. Sanki ben bir anda hiddetlenmişim, beş dakika önce
güzel güzel konuşurken öfkemi kaybetmişim gibi sunuluyor. O
mutfakta laf lafı açtı ve konu, ayrıldığımız döneme geldi. Evet
güzel güzel konuşuyorduk. Ben aile kurmak istediğimi, hatta biraz
önce de anne-babamın yanından geldiğimizi söyledim. Birkaç kere
sorduğumda farklı cevaplar verdiği için yine sordum, "Ayrıldıktan
sonra bu kişiyle bir ilişkin oldu mu?" diye. Bana "Evet, canını
acıtmak için oldu" dedi. O öfke diye anlatılan şey aslında hayatım
boyunca uğradığım en büyük hayal kırıklıklarından ve acılardan
biriydi. Güvendiğin ve aşık olduğun kişinin seni gerçekten
sevmediğini anladığım andı. Öncesi var mıydı, yok muydu
sorgulamadım bile. Esas konu; bana deliler gibi aşık olduğunu
söyleyen bir insanın, ayrılır ayrılmaz başka bir ilişkiye başlaması
ve yeniden bir araya gelmeye başladığımızda bunu bilerek
saklamasıydı. İnandığım aşkın karşılığının olmadığını anladım.
Sonrasında ondan evden gitmesini istedim. Karşılıklı bir münakaşa
yaşadık. Gerçekten birçok çiftin yaşadığı türden sert bir
tartışma...
- Gerçekten o gece Gençoğlu'nun iddia ettiği gibi mi yaşandı?
Şunu çok büyük açık yüreklilikle ve net olarak söylüyorum ki, ben
kimseyi darp etmedim. Hep aynı şeyi söyledim; karşılıklı bir
münakaşa oldu. Bunu bile öyle bir hale getirdiler ki; 'Evet, darbı
kabul etti, açık açık söyledi, hatta özür bile diledi' diye. Benim
her zaman doğruyu söyleyecek cesaretim vardır. Ben, sevgi dolu,
güzel bir ailede büyüdüm. İlişkilerini uluorta konuşmaktan rahatsız
olan biri olarak, bu şekilde anılmaktan çok rahatsız oldum. "Ne
olursa olsun, böyle bir olayın bir tarafı olduğum için, başta Sıla
olmak üzere tüm kadınlardan özür diliyorum" dedim. Böyle bir olayla
anıldığım, böyle bir olayın tarafı olduğum için özür diledim. Bu
çok insani ve normal bir şey. Kadına şiddet gibi bir konu ile
adımın anılmasından üzgün olduğumu belirttim.
- Bu arada savcılığa verdiğiniz, devlet üniversitelerinden alınan
iki tane bilimsel mütalaa vardı; hem darp raporu hem de tanık
beyanatları hakkında...
Avukatlarım bana inandılar. Hakkımdaki iddiaları çürütmek için de,
ayakları yere basan sağlam kanıtlar toplamaya uğraştılar. Bunun en
güzel yolu da bilimin devreye girmesi. Haksızlığa uğrayan bir
insanın hukuki sesi olmak için, kendisinin sözleri yetmez,
gerçeklerin bilimsel olarak gün yüzüne çıkarılması gerekiyor. Bu
mütalaalar, gerçeklerin gün yüzüne çıkmasına yardımcı oldu.
- Olay sonrası "Haksız olmak, haksızlığa uğramaktan daha acıdır"
diye bir açıklama yaptınız. Bu yaşananlar sizin psikolojinizi nasıl
etkiledi?
İnsafsızca ve dinlenmeden, bir tarafın anlattıkları üzerinden
oluşan zor bir dönemden geçtim. İnsan hakkının da geçerli olduğu
bir sistem olmalı. Büyük bir travmaydı benim için. Bir insan için
en zor şey; haklıyken kendini çaresizce anlatamamak. Ben bunun en
büyüğünü yaşadım. Hatta öyle bir noktaya geldi ki, "Bu süreçte
profesyonel destek alacağım" dediğimde, 'Öfkesi için tedavi olacak'
denildi. Bir insanın her gün yaşayabileceği bir olay mı yaşadım
ben? Ve böylesine ağır bir olayı televizyondan öğreniyorsunuz.
Yaşamayan asla bilmez. Hem susmayı tercih edip, hem de bu zor
dönemi geride bırakabilmek için insanın böyle bir şeye ihtiyacı
oluyormuş. Uzun yıllar psikiyatriste gidip destek olanlar var, o
zaman onların hepsinden korkmak mı lazım?
- Gençoğlu ilişkinin başında da şiddet yaşandığını ve öfke
kontrolünüzün olmadığını iddia etti. Tüm Türkiye'yi güldüren Ahmet
Kural bu kadar kötü mü?
Bu nasıl tek taraflı bir referans kaynağıdır anlamıyorum. Onlarca
oyuncu arkadaşımla, set çalışanı ile aylarca birlikte çalışmışım.
Yıllardan beri avukatım kadın, menajerim kadın. Bir kız kardeşle
büyümüşüm. Aşırı alkol alan biri gibi anlatılıyorum.
Evet, içen her insan kadar alkol alıyordum, hatta onu da yok
denecek kadar azalttım. Bugün, "Seni bitireceğim" diyen bir insan
çıkıyor ve "Alkol alınca öfke kontrol problemi yaşıyor" diyor.
Çevremdekilerin ve beni tanıyan insanların ne dediği ve benim için
ne düşündükleri önemli. Karalamanın sebebini anlamak için tüm bu
yaşanan sürece bakmak lazım. Bu ilişkinin bitiş sebebi, neden
bittiği, karşı tarafın insanlara çizmeye çalıştığı profil,
kazanımlar, kayıplar hepsi değerlendirilmiş. 'En çok bağıran, en
haklıdır' anlayışının doğru olduğunu zannediyor olabilirler ama bu
böyle değil. Bu da yavaş yavaş, çok net ortaya çıkıyor.
ORTADA KÖTÜ BİR NİYET VAR
- Bugüne kadar Gençoğlu'nu hiçbir polemiğin içinde görmedik. Bu
iddiaları neden ortaya atmış olsun ki?
Bugüne kadar beni de göz önünde yaşanan bir ilişkinin içinde
görmediniz. İlk ayrıldığımızda bile 'Önce ben ayrıldım ve terk
ettim' algısı oluşturan insan, daha sonra 'Yeniden ben istedim ve
bir araya geldik' algısı yaratıyor. Ve sonunda bunlar yaşanıyor. Bu
benim için bir ilkti belki ama bu süreçte başkalarının yaşadığı o
kadar benzer hikaye dinledim ki... Bu tartışmanın neden çıktığının
hiç konuşulmaması, o gece kendisinin de alkollü olduğunun
söylenmemesi veya ilişki öncesi ve sonrası gelinen durumların
üstünün örtülmeye çalışılması çok ilginç. Kötü bir niyet var
ortada, tek konuşulan Ahmet Kural olsun ve abartılı bir şekilde
olsun. Konu kadına şiddet değil. Yalan burada başladığı için geri
dönemiyor belki de.
- Olumsuz yorum yapanlara karşı bir kırgınlığınız mı var?
Olayın değil ama konunun hassasiyeti ile iyi niyetle fikrini
açıklayan herkese diyecek sözüm yok. Ancak, bilerek, isteyerek,
kişisel bir hesaplaşmayla veya gündemde olmak için açıklama
yapanları, savunma hakkına saygı duymayarak taraf tutanları
vicdanlarıyla baş başa bırakıyorum.
İfademi bile vermeden, yok olmamı istediler. İlk başlardaki durum
ile şu anki arasında büyük fark var. Özellikle medyada yer alan ile
onların verdiği orijinal olduğunu söyledikleri videoların bilirkişi
tarafından aynı olduğunun tespitinden sonra. Olayın ilk sunuluş
şekli yüzünden çekinenler, şu anda arayıp 'geçmiş olsun' diyorlar.
Onlara neden kırılayım ki? Benim durduğum yer net; avukatım
Sibel Aydın'ın dediği gibi 'kadının toplumdaki konumu ve önemi
azaltılmadan, bu hassasiyet ile ilgili sahiplenilen tutumdan taviz
verilmeden, bu olayın kendi içinde farklı gerçekleri olabileceğinin
de göz önünde bulundurulması' gerekiyor.
TOKAT İDDİASI DOĞRU OLSA İLK AYRILIKTA İLİŞKİYİ SILA BİTİRİRDİ
- İlk ayrılığınıza bir tokat atma olayının sebep olduğu gündeme
geldi. Doğru mu bu?
Bugüne kadar o kadar çok iddia atıldı ki ortaya. Öyle olsa, ilk
ayrılıkta bu ilişkiyi bitiren taraf ben olmazdım, ilişkiyi
noktalayan karşı taraf olurdu. İlk ayrılıktan sonra bu tokat olayı
konuşulurken, kendisinin filmimizle ilgili sosyal medya beğenileri
konuşulmuştu hatırlarsınız. Hatta, bu tokat olayı ona sorulduğunda,
kesinlikle böyle bir şeyin olmadığını söylemişti. Bugünlerde ise
her şey bambaşka bir şekilde sunuluyor. Geçmişte yapmadığım şeyler,
şimdi kişisel bir öfke ile ortaya atılıyor. Bazen 'Bu anlatılan ben
miyim?' diyorum. Gerçekten birini şeytanlaştırarak kendinizi melek
yapamazsınız. Tek tesellim; insanlar, bu abartılı saldırgan durumun
farkına varıyor, 'Bu işte bir terslik var' diyor.
ÇOK EMEK VERDİM
- Ayrılık sonrası neden size yöneltilen iddiaların doğru olmadığını
anlatmaya çalışmadınız?
Ben bu röportaja kadar hiçbir ilişkim hakkında konuşmadım. Onca şey
yaşandı, ağzımı açıp bir şey demedim. Çünkü ben ne olursa olsun
karşımdaki insana saygı duyarım. Bu ikimizin özeli diye bakarım.
Belki de şu an bunun bedelini ödüyorum ama konuşmadığım için de hiç
pişman değilim. Benimle ilgili daha önce de birtakım iddialarda
bulunan insanlar oldu. O zaman da, bu iddialarla ilgili yasal işlem
başlatacakken, onları rencide etmek istemedim, sustum.
Polemiklerle, tartışmalarla gündemde yer almak asla istemedim.
Benim gerçekten çok sevdiğim bir işim, hayatım ve sevdiğim insanlar
var. Bu sevgiyi kazanmak için çok emek verdik. Böyle düşünürken bir
insanın başına gelebilecek en büyük ve haksız bir linçle karşı
karşıya kaldım. İlk günden beri aynı şeyi söyledim; "Benden kötü
tek bir söz duymayacaksınız" diye. Ancak iş o kadar çığırından
çıktı ve o kadar kişisel hesaplaşmaya döndü ki, konuşmak zorunda
kaldım. Ama yine de kötü bir söz duyamayacaksınız.
INSTAGRAM'DA 'KİM HAKLI?' DİYE YARIŞMA YAPTILAR
"Beni bir anne büyüttü, ona laf ettiler. Avukatım kadın, bu davaya
bakıyor diye birileri onu yıldırmaya çalıştı. Avukatlık görevini
yapmasını bile anormal bir şey gibi sunmaya çalıştılar. Kadına
şiddete karşı olanlar yaptı bunu. Benim kadına, herhangi bir insana
veya hayvana şiddet fikrini kabul etmem mümkün değil. Susmamın bir
sebebi de, farklı gerçeklerin yaşandığı bu olayla ilgili bir şey
söylersem, bu mücadeleye gönül vermiş insanları kırar mıyım
düşüncesi oldu. İfadem basına yansıyınca ve mahrem konular ortaya
çıkınca, avukatımdan basın yasağı konulması talebinde bulunmasını
istedim. Öte yandan 'Sıla- Ahmet Kuralkavgasında kim haklı?'
diye Instagram'da yarışmabaşlatıp makyaj seti hediye
edenleri de gördüm. Bu insanlar, kadına şiddetin önlenmesinin en
büyük savunucusu gibi davranıp belki de istemeden bu konunun
magazinleşmesi için birçok şey yaptılar. Bizler ünlüyüz; bu olayın
bu kadar ses getirmesinin, benim bu kadar yıpratılmamın sebebi de
bundan. Ben kimsenin yıpratılmasını istemem. Bu ülkede şiddet
yüzünden canından olan kadınların yakınlarının kırılmasını
istemedim. Susmayanlar, benim sessizliğimden daha fazla bu konuya
zarar verdi. Çelişkilerin, kişisel hesapların çok ötesinde önemde
bir konu bu."
MURAT KÖTÜ GÜN DOSTU
- Herkes merak ediyor, Murat Cemcir'le aranız nasıl şu
aralar?
Çok uzun bir yolculuğa çıktık Murat'la... O gerçekten iyi bir
dost... Kötü gün dostu derler ya, o türden. Her şeyi
konuşabildiğim, yol gösteren ve her şeyi paylaştığım, çok iyi bir
dost. Allah herkese böyle bir dost versin.
- Yeni projelere hazırlık yaptığınız doğru mu?
Evet, toplantılarımıza ve görüşmelerimize başladık. Murat'la
işimizi seviyoruz. İnsanlara verdiğimiz mutluluk bizim en büyük
motivasyon kaynağımız. Bu hayattaki varlık sebebimizin bu olduğuna
inanıyoruz. 20 milyon insanın izlediği filmler yaptık. Biliyoruz ki
bu sevgi karşılıklı ve samimiyetten besleniyor. Yeni işlerimiz
olacak, fazlasıyla sabırsızlanıyoruz.
HERKESİN AKLINDA AYNI SORULAR VAR
- Sıla Gençoğlu'nun, iddia ettiği darp olayı sonrası savcılığa bazı
itirazlarınız oldu. 'Neden hemen evimin oradaki karakola gitmedi'
diye...
O durumlar hep muamma... Zaten, herkesin samimi bulmadığı ve
ortalıktaki bulutlar dağılmaya başlayınca gördüğü çelişkiler
bunlar.
- Ayrıca darp raporunun olaydan iki gün sonra özel bir hastaneden
ve evinden uzak bir yerde alınmasını da itiraz ettiniz...
Ortada bir karşılıklı itişme ve sözlü kavga var. İddiaların süreç
içerisinde karşılık bulamamasının sebebi de gerçeğin bu olması.
Sizin sorduğunuz bu soruları, ben dahil herkes soruyor. Onun için
de her gün benim yıpratılmam için inanılmaz bir şekilde asılsız
şeyler yazılıp çiziliyor, iddia ediliyor.
'BU ADAMI TOPYEKÜN NASIL YOK EDERİZ' PLANI YAPILDI!
- Üzerinden aylar geçmiş olmasına rağmen hâlâ 45 dakika sürdüğü
iddia edilen darp olayı konuşuluyor. Hakkınızda böyle bir algı
yaratılmaya çalışılmasının sebebi ne?
Olayın basına yansıdığı günleri hatırlayın. Adliye çıkışı bir anda
magazin muhabirleri, yapılan açıklamalar... Olay, öyle bir şekilde
sunuldu ki, değil bir kadın, bir erkek bile ilk başta 'Ne oluyor?'
dedi çünkü konu hassas; kadına şiddet. Bu, ülkede yaşayan
kadınların gerçekten en büyük problemlerinden biri. Bu şekilde
sunulunca, tabii bana doğal olarak toplumsal linç başladı. Olayın
değil, konunun hassasiyeti; insanların bir anda düşünmeden
öfkelenmelerine sebep oldu. O gün benim aleyhime açıklama yapan
arkadaşlarımdan bazıları bugünlerde beni arıyor ve konunun
hassasiyeti ile tek taraflı açıklama yaptıkları için benden özür
diliyor. Unutmayın; ilk başta 45 dakika hunharca ve acımasızca
şiddetle başlandı, kül tablası ile darp iddiası ile devam edildi,
sırtta vazo kırdığım bile söylendi. Sonra bunların olmadığı ortaya
çıkınca sessizlik oldu. Benim ifademden sonra da bir sessizlik
oldu. Dava açılınca, yeniden en başa sarıldı her şey. Şiddetin adı
bir anda 'dayak' oldu. Bunun tek bir sebebi var; atılan bu büyük
adımdan geri dönememe hali. İntikam alma duygusuyla
topyekun bu adamı nasıl yok ederiz diye yola çıkılmış. İlişkinin,
bilinmesi istenmeyen gerçeklerle bittiğinin üstünü örtme çabası
var. Ben de şimdi düşününce gerçekten daha iyi anlıyorum bazı
şeyleri.
ÖNCELİKLERİM DEĞİŞTİ DİNGİNLİK İSTİYORUM
- "Bazı dersler çıkardım, bunların gereğine odaklanacağım"
demiştiniz. Neler yapıyorsunuz?
Hayatta her yaşananın, her olayın veya her mesleğin size ödettiği
bir bedel var. İyi nasıl kabulse, bunu da kabul ediyorum. Ama bu
dönemde gördüm ki; bundan sonra kendim, sevdiklerim ve insanlar
için yapabileceğim çok şey var. Artık önceliklerim değişti. Daha
dingin ve daha ortak faydaya odaklanmış bir hayat planlıyorum
bundan sonrası için. Kendime bir yol haritası çiziyorum ve bunu da
yaşamaya başladım. Biz, Cem Yılmaz'ın verdiği ilk destekle bu
noktalara geldik. Aynı desteği gençlere vermek, insanlara ve
sevdiklerime daha fazla zaman ayırmak istiyorum.
2019'DAN DÜRÜSTLÜK DİLİYORUM
- Bu röportaj 2019'un ilk günü yayınlanacak. 2019'dan
beklentileriniz nedir?
2018, gerçekten üzüldüğüm, kırıldığım bir yıldı benim için. Ama
aynı zamanda ailemin, dostlarımın, sevdiklerimin ve sevenlerimin
sevgisini de en fazla hissettiğim bir yıl oldu. 2019 benim için
yeni bir başlangıç. Her yıldan beklentim aynıdır;
mutluluk, sağlık ve huzur. 2019'dan ümitliyim.
- Bizi okuyanlara yeni yıl mesajınız var mı?
Herkese aileleriyle ve sevdikleriyle mutlu, sağlıklı, başarılı,
dürüstlüğün hakim olduğu bir yıl diliyorum. Onları çok
seviyorum.
NE ÇOK SEVENİM VARMIŞ
- Aileniz ve yakın çevreniz yaşanan bu olaylar hakkında neler
söylüyor?
İlk başlarda çok üzüldüler, sonra benim yanımda yer aldılar, bana
destek oldular. Beni çok iyi tanıyorlar. Herkesin, herkesle ilgili
bir fikri var. Onun için saklanmaya çalışılan gölgeyi hemen fark
ettiler. Ayrıca bu dönem bana şunu gösterdi, gerçekten ne çok
sevenim varmış; spor salonunda, sokakta, markette... O
insanların sevgisi bu zor dönemi atlatmama yardımcı oldu. Özellikle
ailem ve dostlarım; iyi ki varlar.
Röportajın devamını okumak için TIKLAYIN