Bir partilinin, yazılarında ülkücü camiayı 'siyah elbise ve beyaz çorap giyen, basmakalıp düşünen, entelektüel olmayan' insanlar olarak tanımladığını söylemesi üzerine Ahmet Hakan, zor anlar yaşadı. İlk başta ne cevap vereceğini şaşıran Hakan, bir süre duraksadıktan sonra milliyetçilik konusunun kendisi için çetrefilli olduğunu belirterek, MHP Genel Merkezi'nde olmasının kendisinin düşüncelerini değiştirmeyeceğini söyledi.
Kendisinin milliyetçi birisi olmadığını kaydeden Hakan, milliyetçi duyguları taşıyan insanları aşağılama, küçümseme gibi bir anlayışının olamayacağını ifade ederek, "MHP'lilerle ilgili hiçbir zaman hiçbir yazımda beyaz çorap, siyah elbise yazmadım. Yazdıysam yanlış yapmışımdır ama yazmadım. Çünkü ben de vaktiyle beyaz çorap giydim. Melih Gökçek, benim beyaz çoraplı fotoğraflarımı bulmuş bir yerlerden onu koydu." ifadelerini kullandı. Hakan, bir süre soruyu kendisine yönelten ve iyi bir okuyucusu olduğunu söyleyen partili ile bunun atışmasını yaptı.
Bir partilinin davet olması halinde MHP'de siyaset yapıp yapmayacağı yönündeki bir sorusuna da Hakan, gazetecilerin siyasete mesafeli olması gerektiğini düşündüğünü belirtmekle yetindi. MHP medya ilişkisinin neden kötü olduğuna ise Hakan, bu konuda ise MHP'nin kendisini anlatması gerektiğini söyledi.
TEK SESLİLİK AK PARTİ İKTİDARINDA YIKILDI
Konuşmasına medya-iktidar ilişkisinin tarihi ile başlayan Hakan,
medyanın cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren bir propaganda
görevini yaptığını belirtti. 1960'larda Adnan Menderes'in bu
anlayışı yıkmaya çalıştığını fakat başarısız olduğunu ileri süren
Hakan, medyanın bu tek sesliliği ta ki AK Parti iktidarına kadar
sürdürdüğünü söyledi. Hakan, AK Parti ile birlikte bu anlayışın
yıkıldığını ifade etti.
AK Parti'nin; Menderes, Demirel ve Mesut Yılmaz'ın yapamadığını yaparak, medyadaki tek sesliliği kırdığını vurgulayan Hakan, sözlerine şöyle devam etti: "Türk medya tarihinde en önemli kırılma noktası. AK Parti nasıl hâkim oldu? Eskiden medyaya hâkim olmak isteyen iktidarlar, para vererek bazı medya organlarını kendi propagandasını yapar hale getirmeye çalışıyordu. AK Parti bu yolu denemedi, doğrudan kendisine bağlı hale getirdi."
"KALDI Kİ BİZDE DE DÜNYANIN EN İYİLERİ İŞ BAŞINDA
DEĞİL"
AK Parti'nin neredeyse medyanın yarısından fazlasına sahip olduğunu
iddia eden Hakan, bunun cumhuriyet tarihinde ilk defa olduğunu
ileri sürdü. Hakan, AK Parti'nin geriye kalan kısmını da çeşitli
baskı yöntemi ile teslim aldığını iddia etti. Dünyanın en iyi
insanlarının yönettiği ülkelerde bile o insanların gayri ahlaki
meyillerini artırabileceğini dile getiren Hakan, "Kaldı ki bizde de
dünyanın en iyi insanları iş başında değil. Onu da biliyoruz."
şeklinde konuştu.
"DİĞER HÜKÜMETLERİN MEDYAYA BAKIŞI İLE AK PARTİ'NİN
BAKIŞI ARASINDA FAZLA FARK YOK"
Geçmiş hükümetlerle AK Parti hükümetinin medyaya bakışı ile ilgili
olarak Hakan, başta söylediğinin aksine şu ifadeleri kullandı:
"Aslında çok büyük bir fark yok. Geçmiş hükümetlerde medyayı ele
geçirmeyi istediler. Fakat geçmiş hükümetlerde iki önemli sorun
vardı. Birinci sorun koalisyon dönemlerinde her parti farklı medya
ile ilişki kurdu. Fakat AK Parti tek başına bunu yaptı."
Hakan, bir kişinin 'medyanın MHP'yi neden sevmediğini' sorması üzerine de, "Medya bir zamanlar Tayyip Erdoğan'ı da sevmiyordu. Adam belediye başkanlığından itibaren medya tarafından hırpalandıkça hırpalandı. Hırpalandıkça yükseldi. Çok zeki bir insan olduğu için medyanın bu hırpalama taktiği karşısında o da kendi taktiğini geliştirdi." şeklinde cevap verdi.
"MAMAK CEZAEVİ'NDE ÜLKÜCÜLERİN YAŞADIKLARINI ANLATAN
PROGRAM YAPALIM"
Diyarbakır Cezaevi'nde yapılan işkencelerden dolayı dağa çıkılması
söylentilerine göndermede bulunan bir partilinin Mamak Cezaevi'ni
hatırlatması üzerine de Hakan, onun için dağa çıkmaya gerek
olmadığını ve bu konuda itiraz etmelerini önerdi. Hakan,
partililere bunun hesabını sorun teklifinde de bulunarak,
kendisinin Mamak'ta ülkücülere yapılan işkenceleri anlatan bir
program yapabileceğini aktardı.