Ahmet Hakan, Hürriyet'teki köşesinde bugün tutuklanmaktan kurtulduğunu okurla paylaştı.
Gazeteci Hayko Bağdat'a dayanarak verdiği bilgiye göre Ahmet Hakan, Oda TV iddianamesinde '7 Şubat darbe girişiminin geri püskürtülmesi' sonucu tutuklanmadı.
Hakan'ın köşe yazısı şu şekilde:
"Gitti üst düzey general geldi üst düzey AKP’li
ESKİDEN “Adını açıklamak istemeyen üst düzey askeri yetkili” diye biri vardı.
*
Askeri yetkilinin teki, gazetecinin tekinin kulağına hükümete
karşı bir şeyler fısıldar, ardından da eklerdi:
“Bunları yaz ama sakın benim adımı yazma.”
Gazeteci de “Emredersin komutanım” çeker, ertesi gün haberini şöyle
yazardı:
“Adını açıklamak istemeyen bir üst düzey askeri yetkili şöyle dedi,
böyle dedi.”
*
Eskiden olup bitenlerin aynısının ya da benzerinin yeniden
tekrarlandığı bir dönemde...
Tabii ki sıra “Adını açıklamak istemeyen üst düzey yetkili” türü
haberlere gelecekti. Nitekim geldi de...
Hem de Taraf gazetesinde...
Hem de Hayko Bağdat imzasıyla...
*
“Adını açıklamak istemeyen üst düzey bir AKP’li sorduğum
sorulara cevap verdi” mealinde bir yazı yazmış Hayko Bağdat...
-“Baba, sen niye adını açıklamak istemiyorsun ki?” dememiş.
-“Sen nasıl siyasetçisisin? Kimden korkuyorsun? Neden delikanlı
gibi konuşmuyorsun?” dememiş.
-“Senin arkasında durmaya cesaret edemediğin lafları, ben niye
oturup yazayım ki?” dememiş.
-“Senin gibi korkaklarla benim hiç işim olmaz” dememiş.
Bunların hiçbirini dememiş, oturmuş bir güzel yazmış “iktidar
kanadından bir kaynak” diye nitelendirdiği şahsın
cümlelerini...
Çandar ve Kentel’i yargıdan kurtarmışlar
PEKİ ne diyor “adının açıklanmasını istenmeyen
üst düzey AKP’li?”
Hayko Bağdat’ın yazısından öğreniyoruz ki...
Şunu diyor:
“Cemaatçiler yargıya sızdılar, Ferhat Kentel ile Cengiz Çandar’ı
KCK’dan tutuklayacaklardı, müdahale edildi ve ikisi de
kurtarıldı.”
*
Dikkat! Dikkat!
Müdahale ediliyor ve tutuklanacak olanlar kurtuluyor.
Nasıl müdahale ediliyor, müdahale edilirken hangi araçlar
kullanılıyor, müdahale eden kim, müdahale edilen kim, kurtarma
nasıl sağlanıyor, yargının bağımsızlığı nereye gidiyor, kurtulanlar
kurtuluyor da kurtulamayanlar ne oluyor, böyle bir memlekette
hukuktan, adaletten nasıl söz edilebiliyor...
Her biri ansiklopedi çapında meseledir.
*
Ansiklopedi çapında meseleleri bir tarafa bıraktığımızda
ise...
Geriye “çapı daha küçük” ama can sıkma oranı daha büyük şu türden
meseleler kalıyor:
-Ferhat Kentel’i, Cengiz Çandar’ı kurtarmak için müdahale edildi de
neden mesela Büşra Ersanlı’yı kurtarmak için müdahale edilmedi?
-Ferhat Kentel ile Cengiz Çandır’a yürekler yandı ve derhal
harekete geçildi de, neden sıra mesela Büşra Ersanlı’ya gelince
yürekler buz kesti?
-Hadi binlerce KCK sanığının gözlerinin yaşına bakılmadı, onu
anladık da, Büşra Ersanlı’nın gözünün yaşına neden bakılmadı?
Beni de kurtarmışlar
YİNE Hayko Bağdat’ın yazısından öğreniyoruz ki ben de kurtulmuşum
savcıların, yargıçların elinden...
Nasıl mı olmuş bu?
“Üst düzey yetkili”den okuyalım:
“Ahmet Hakan olayı, polis aşamasını çoktan geçmişti. ODATV’nin
ikinci iddianamesi hazırdı ve Ahmet Hakan’ın tutuklanacağı
söyleniyordu. Kanıtlarımız net diyorlardı. 7 Şubat’tan sonra o
savcıların görev yerini HSYK değiştirdi. Zannediyorum 7 Şubat darbe
girişiminin geri püskürtülmesi Ahmet Hakan’ı şimdilik kurtardı. Ama
dosya bir yerlerde duruyordur.”
*
Yani?
Bana bir kıyak yapılmamış.
Özel yetkili savcılar, MİT Başkanı’na el attıkları için geri
püskürtülmüşler...
Ben de bu nedenle yırtmışım...
Ama öyle kalıcı bir yırtma değilmiş bu...
“Şimdilik” yırtmışım... Dosya orada bir yerlerde duruyormuş..."
Köşe yazısının tamamını okumak için tıklayınız.