Yaklaşık 2 hafta önce babasını kaybeden Hürriyet Köşe yazarı Ahmet Hakan, bugünkü köşesinde babasını anlattı ve yazısına nokta koyarken, kendisini arayanlara teşekkür etti. Babası ölenlerin ne hissettiğini de kaleme alan Hakan'ın yazısı şu şekilde:
Nâzım Hikmet, Mehmet Âkif’i anlattığı şiirinde şöyle der:
“Bilmem ki nasıl anlatsam/Âkif, inanmış adam/Büyük şair”.
*
Babamın şairliği yoktu.
“Büyük” ya da “küçük”... Şair değildi babam.
Ama “inanmış adam”dı.
Hatta babamı bundan daha iyi özetleyecek iki sözcük bulunamaz.
*
Hayatım babamın inanmışlığına ve adanmışlığına tanık olmakla
geçti:
Hatırladığım ilk dönemlerde “Nurcu” idi, Risale-i Nur’lara vurmuştu
kendini.
İlkokuldaydım. “İsmailağa Cemaati”ne intisap etmiş, en hızlı mürit
olmuştu.
Orta mektepteydim. MSP’ye sonuna kadar inanmış, “Erbakancı”
olmuştu.
Tam o sırada İran’da devrimin ayak sesleri işitiliyordu. Babam bir
akşam “devrim marşları” kasetiyle gelmişti eve... İran’ın Şiiliği
meselesine zerre kadar önem vermiyor, devrimi en ateşli şekilde
destekliyordu.
*
Risale-i Nur okuyan, Erbakan’a bağlı, İsmailağa’ya müntesip,
İran Devrimi’ni destekleyen bir adamdı babam.
Ve bu durumu hiç de acayip bulmuyordu.
Oradan oraya sürüklenme değildi ki bu.
Hepsini bir potada eritmeydi."
Köşe yazısının tamamını okumak için tıklayınız.