Ahmet Hakan hapisten çıkan meslektaşıyla buluştu

Hürriyet yazarı bugünkü köşesine Tuncay Özkan'la buluşmasını taşıdı.

Google Haberlere Abone ol
Ahmet Hakan hapisten çıkan meslektaşıyla buluştu

Hürriyet yazarı Ahmet Hakan, bugünkü köşesinde, Ergenekon davası kapsamında 6 sene hapis yatan meslektaşı Tuncay Özkan'la buluşmasını taşıdı.



Tuncay Özkan'la aralarında zaman zaman yaşanan fikir ayrılıklarına da değinen Ahmet Hakan, buluşmada yaşananları şu şekilde anlattı:



HAPİSTEN çıktığı günden beri buluşmak istiyordum Tuncay Özkan’la.

Geçmiş olsun demek için, muhabbet etmek için, nasıl bir ruh halinde olduğunu öğrenmek için, eski günlerden söz etmek için, yeni günlerin onun için neler getireceğini anlamak için... 

Hepsinden önemlisi: 

İnsani bir temas için.

*

Tuncay Özkan’la geçmişte dostluğumuz da oldu, düşmanlığımız da. 

Geçmişte evine gitmişliğim de var, rast gelip gördüğümde kaçıp uzaklaşmışlığım da.

Fikirlerimiz, dünyaya bakışımız, yaşam algımız, üslubumuz... 

Çok az örtüştü, çok fazla karşı karşıya geldi.

*

Ama bir zor zanaat olan hapislik, bir büyük haksızlık olarak devreye girdiği andan itibaren...

Gerilimler, gerginlikler, düşmanlıklar, öfkeler, kırgınlıklar, fikir ayrılıkları, üslup farkları falan devreden çıkıyor.

Yerini dayanışma alıyor, dostluk alıyor, insani duygular alıyor, empati alıyor, muhabbet alıyor.

İyi ki de alıyor.

Çünkü başka 

türlü nasıl insan kalabiliriz ki?

Bir buçuk ay olmuş hapisten çıkalı Tuncay.

Sanırım bir buçuk ay boyunca hep anlatıyor:

Cezaevi günlerinin acılarını anlatıyor, duruşma salonunun gaddarlıklarını anlatıyor, kızı Nazlıcan’ı anlatıyor, maruz kaldığı haksızlıkları anlatıyor.

Buluştuğumuzda da aynısı oldu:

Otomatiğe bağlamış gibi başladı hepsini anlatmaya.

Öfkesini kaybetmemiş bir sükûnetle anlattı.

Bağışlayıcı ama unutmamaya kararlı bir edayla anlattı.

Dinledim, hepsini dinledim.

Öfkesine, heyecanına, duygusallığına eşlik ederek dinledim.

*

Bir zamanlar “biz kaç kişiyiz” diye sormuştu Tuncay.

“Biz” diye tarif ettiği insanları, diğerlerinden ayırarak, ayrıştırarak.

Bunun ne denli yanlış olduğunu fark ettiğini söyledi.

Ve ardından da ekledi:

“Benim için artık iki tür insan var: Vicdanlılar ve vicdansızlar. Artık insanları sadece bu açıdan ayırıyorum”

*

Cezaevi sürecinin ardından şöyle bir Tuncay Özkan’la karşılaştım:

- Özeleştirisini hem de en keskin bir şekilde yapmış biriydi o.

- Yenilenmişti ve yeni şeyler söylüyordu.

- Sakinleşmişti ve gülümsüyordu.

- Haksızlık yapmamayı hayatının en anlamlı tavrı haline getirmişti. Kendisine haksızlık yapanlara bile haksızlık yapmayı aklının ucundan bile geçirmeme aşaması.

- Öfkeli, cerbezeli, intikamcı değildi. Durmuş oturmuşluk gelmişti üzerine. Ağırbaşlılık.

- Mücadele azmini kaybetmiş falan değildi. Yaptığı şuydu: Daha düzgün bir mücadele ahlakı içinde olmaya çalışmak.

*

Bu halini çok sevdim Tuncay Özkan’ın.

Şöyle dedim içimden:

“Ona zulmedenler, ona her açıdan kaybettirmek istediler ama bunu zerre kadar başaramadılar. Çünkü Tuncay Özkan zalimlere inat her açıdan çok şey kazandı”



Ahmet Hakan'ın köşesinin tamamını okumak için TIKLAYINIZ



 


Sıradaki Haber İçin Sürükleyin