Türkiye'de, 7 Kasım 1982 günkü halkoylamasında yüzde 91.37 lehte oy oranıyla kabul edildiği günden bugüne 1982 Anayasası'nı değiştirme çalışmaları sürüyor. 12 Eylül 1980 darbesinin ardından hazırlandığı için "darbe anayasası" olarak nitelenen 1982 Anayasası, 30 yıl boyunca birçok değişiklik geçirdi. Son kapsamlı değişiklik, 12 Eylül 2010 tarihindeki halkoylamasıyla yüzde 57.88'lik "evet" oyu ile gerçekleşti. Ancak 1982 Anayasası, tüm maddeleriyle yenilenmedi ve Türkiye'de demokratikleşme sürecinin tamamlanacağı yönündeki toplumsal beklenti karşılanmadı.
Yeni anayasa beklentisinin devam etmesi üzerine Türkiye Büyük Millet Meclisi'ndeki 4 siyasi partinin uzlaşmasıyla metin hazırlama sürecine girildi. Bu amaçla, TBMM'deki iktidar partisi AK Parti ile muhalefet partileri CHP, MHP ve BDP'ye eşit sayıda milletvekili temsil hakkı sağlanmasıyla Anayasa Uzlaşma Komisyonu kuruldu. Komisyonun başkanlığını TBMM Başkanı Cemil Çiçek üstlendi. Ancak aradan 25 aylık bir süreç geçmesine karşın Anayasa Uzlaşma Komisyonu, sadece 60 madde yazımını gerçekleştirdi. Toplamda 172 madde görüşüldü, ancak her siyasi parti kendi kırmızıçizgilerinde ısrarcı davranınca ortaya uzlaşma çıkmadı. AK Parti tarafından Başkanlık Sistemi'nin önerilmesiyle "yürütme" organı maddeleriyle ilgili görüşmeler tamamıyla çıkmaza girdi. Sonuçta TBMM Başkanı Çiçek, 4 siyasi parti grubuna gönderdiği mektupla uzlaşma sağlanamadığını resmen ilan etti. Muhalefet partileri de, Çiçek'in AK Parti adına süreci bitirmek amacıyla masadan kalktığı eleştirisinde bulundu.
Amerika'nın Sesi'nin yeni anayasa çalışmalarına ilişkin haberinde "Türkiye açısından şimdilik 1982 Anayasası ile yola devam etmek anlamına gelen son gelişmeleri", İstanbul Şehir Üniversitesi öğretim üyesi Profesör Dr. Ergun Özbudun değerlendirdi.
Yakın gelecekte yeni bir anayasa hazırlanmasıyla ilgili bir umut görmediğini söyleyen Özbudun, "Anayasa çalışmalarının komisyonla başarıya ulaşmayacağını tahmin etmek zor değildi. Komisyonda oybirliği şartı aranması, kritik ve bölücü sorunlar üzerinde anlaşmayı imkansız kılıyordu. Komisyon iyi niyetli çalıştı ama 4 siyasi parti arasındaki bazı ayrılıklar öyle derin ki 60 maddeden öte uzlaşma sağlanamadı" dedi.
Komisyonda sadece temel insan hak ve özgürlükleriyle ilgili olan
ve üzerinde fazla ihtilaf bulunmayan maddelerde uzlaşıldığı
kaydeden Profesör Özbudun, mevcut tabloda ise Anayasa Uzlaşma
Komisyonu'nun hem defakto olarak hem de hukuken sona ermiş
göründüğünü belirtti. "Bir defa 4'lü ittifak olamayacağı ortaya
çıktı" diyen Özbudun, ikili veya üçlü uzlaşma ihtimalini de
şimdilik göremediklerini kaydetti.
İKİLİ UZLAŞMA SAĞLANMALI
AK Parti'nin TBMM çatısı altında tek başına anayasa hazırlaması
olanağı bulunmadığını belirten Özbudun, "Meclis aritmetiği buna
müsaade etmiyor. Anayasayı referanduma sunabilmek için TBMM üye tam
sayısının beşte üç çoğunluğu, yani 330 oy gerekli. AKP'nin bu
sayıda milletvekili yok. Şimdilik diğer partilerden destek alınması
yolu da açık değil" diye konuştu.
Türkiye'de siyasetin sürprizlerle dolu olduğunu söyleyen
Profesör Ergun Özbudun, eğer AK Parti ile CHP arasında uzlaşma
sağlanırsa bunun TBMM'de dörtte üç çoğunluk anlamına geleceğini
hatırlattı. "Bu durumda referandumda yüzde 70 ile 80 çoğunluk
sağlanması mümkün olacak demektir. Bu da meşruiyet sahibi bir yeni
anayasa demektir" diyen Özbudun, ancak yerel seçimler arifesinde
ikili uzlaşma beklenmediğini bildirdi.
KÜRT SORUNU İÇİN YENİ ANAYASA
Yeni Anayasa hazırlanmasının önündeki temel sorunlardan birini Kürt
Sorunu olarak gördüğünü kaydeden Özbudun, Kürt sorununun tam çözümü
açısından da yeni bir anayasa gerektiğini belirtti. Özbudun, "Çözüm
süreci açısından anayasa değiştirilemiyorsa diğer kanunlarda
değişiklik mümkün. Mesela terörle mücadele kanununu kaldırmak
önemli. Ama sorunun tam anlamıyla çözümü de yeni bir anayasa
gerektiriyor" dedi. Özbudun, mevcut uzlaşmazlık tablosunda, yeni
anayasa konusunda uç görüşleri temsil etmeleri nedeniyle BDP ile
MHP'nin anlaşmasını mümkün görmediğini kaydetti. (ANKA)