Yeni Şafak gazetesi yazarı İsmail Kılıçarslan, bugünkü köşe
yazısında, TRT 2'nin kültür ve bilim kanalı olarak yeniden yayın
hayatındaki yerini alacağını yazdı.
Kılıçarslan, TRT 2'nin Genel Yayın Yönetmenliği koltuğuna ise
televizyon dünyasının tecrübeli isimlerinden Samed Karagöz'ün
oturacağını belirtti.
İşte Kılıçarslan'ın o yazısı:
Hatırlayanlarınız olacaktır. Birkaç zaman önce bu köşede ‘Güzel
masanın etrafında’ isimli bir yazı yayınlamıştım. O yazıda sevgili
dostum Samed Karagöz’den bahsetmiş, hatta restorasyonla ilgili bir
cümlesini alıntılamıştım. Samed’den şöyle bir mesaj, daha doğrusu
şöyle bir İsmet Özel alıntısı geldi telefonuma: ‘d harfine bak
dedim / nasıl da soylu duruyor sonunda kelimenin’.
‘Ne ki şimdi bu?’ diye düşünürken ayıktım. Yine aynı hatayı yapmış
ve Samed’in adını ‘Samet’ olarak yazmıştım. Eh, şimdilerde azaldı
ama benim de soyadımın başına benzer çok durum gelmişti, geliyor.
‘Kılıçaslan’ en yaygını, ‘Kılınçarslan’ ise en sevdiğim.
Eh, eski alaylı fıkra yazarları gibi uzattık, uzatmayalım. Hem
mahcubiyet ifade edeyim, hem ‘TRT Kültür kanalı genel yayın
yönetmenliğin hayırlı olsun’ ziyaretini gerçekleştireyim, hem de
TRT Kültür meselesinde bilgiyi ilk elden alayım diye kalktım gittim
Samed’in yanına.
Bir kere bendeki bilgi bayatmış. TRT Kültür, hatta bazı
rivayetlerde TRT Bilim ve Kültür isimli bir kanal kurulmuyormuş.
Kanalın adı ‘TRT2’ olmuş. Bu habere çok sevindim, zira prestijli ve
üst düzey kültür-sanat yayıncılığı yapılan bir kanaldı vaktiyle
TRT2. O güzel markayı ihya etmek çok iyi fikirdi.
Samed’e, ‘nasılsa rakip kanalın rakip programcısıyım. Ekranında
gözüm yok. Yani rahatım. Sen anlat, ben yazayım abi, nasıl olacak
TRT2?’ dedim. Samed de anlattı. Doğrusu, nitelik konusunda heyecan
verici bir iş olacağını zaten düşünüyordum ancak bu kadar iyi
düşünülmüş, bu kadar iyi planlanmış bir yayıncılık vizyonu ile
karşılaşınca heyecanım iyice arttı. Samed’i dinledikçe ‘niçin böyle
projelerde bu kadar geç kalıyor, bir dünya vakit kaybediyoruz?’
sorusu geldi dayandı aklıma. Hayata geçen her kültür projesinde 10
yıl, 15 yıl, 20 yıl geç kalmışız hissi uyanıyor herkeste. Kitap
Fuarı’nda böyle, yayıncılıkta böyle, dizide, sinemada, çocuk
kitabında böyle... Finalde en yetkilimiz, yani Cumhurbaşkanımız
‘biz kültür işini başaramadık’ diyor, dert yanıyor. Bu iyi değil,
hem de hiç iyi değil.
Neyse, ‘geç olsun da güç olmasın’ demiş atalarımız. Bir bildikleri
vardır elbet. Ben TRT2’yi anlatmaya devam edeyim size.
Haftada dört gün dört farklı kuşakta iyi filmler izleyeceğiz
anlaşılan. Klasik filmler, edebiyat uyarlamaları, festival filmleri
ve Orta Asya filmleri. Tabii, TRT2 geleneğine uygun olarak
filmlerin başında sunumlar, sonunda ise ‘film okumaları’
olacak.
‘Sohbet’ işini diyor Samed, ‘biraz ders niteliğinde planladık.
Edebiyat, felsefe, bilim, sanat ve tarih gibi konularda uzman
isimler belirli bir mesele etrafında derinlemesine konuşacaklar.
Ayrıca bu sohbet-derslerin görselliği, değil Türkiye’de dünyada
bile yeni yeni uygulanan bir visual teknoloji ile hayata
geçecek.’
Her akşam ‘iyi müzik’ olacak TRT2’de, hem yayınlanacak hem de
üzerine konuşulacak.
‘Günde iki belgesel’ diyor Samed Karagöz, ‘hem de hayvanlı-doğalı
değil, kültürlü-sanatlı.’
‘Kültür-sanat odaklı canlı habercilik’ diyor. ‘Dünyadan kültür ve
sanat olaylarını anında izleyiciye aktarmak’ diyor. ‘TRT’nin,
bilhassa TRT Word’un gücüyle herhangi bir ülkeye bağlanıp oradan
canlı yayınlar yapmak’ diyor. ‘Pozniak’taki etnik müzik
festivalinden, Bosna’da yayınlanmış önemli bir kitaptan, Fas’ta
düzenlenen ‘edebiyatımızda Türkiye’ toplantısından haberdar olmak
istemez misin?’ diyor. ‘Delirdin herhalde’ diyorum kalkarken
Samed’e, ‘bu anlattığın kanal öyle büyük bir boşluğu dolduracak,
öyle hayırlı işlere yarayacak ki olursa o kadar
olsun.’
Doğrusu biraz da üzülüyorum Samed’e dönüş yolunda. Kurduğu hayali
hayata geçirirken bizim mahallenin ona yaşatacaklarından endişe
ediyorum. ‘Ben niçin ekranda değilim?’ cümlesinden başlayıp ‘böyle
kanal mı olur?’ cümlesine kadar ilerleyecek bazıları. Hatta
bazıları takım elbiselerini giyip, kravatlarını takıp kapı kapı
dolaşacak ve ‘ben aslında daha iyi bir seçenektim’ yoklaması
yapacak.
Dahası, mesela bu yazıyı yazdığım için bana bile ‘tabii, ekrana
çıkacaktır’, ‘tabii, bilmem hangi işi vardır’ diyecek. Çünkü o
habaset yatağı hasetlik, bu vampirlerin temel besin kaynağı.
Ama bir taraftan da çok seviniyorum. Samed gibi birinci sınıf bir
derdin yükünü çeken birinci sınıf adamlar meydan yerindeler ve
sorumluluk alarak hayallerini hayata geçirmenin peşindeler.
Zannediyorum bu, sonu gelmez bir mücadele. Ve zannediyorum finalde
her türlü iyiler kazanacak.
7 yıl önce kapanmıştı... TRT 2 yeniden mi açılıyor?
Yeni Şafak yazarı İsmail Kılıçarslan, 2010 yılında frekansını TRT Haber'e bırakan TRT 2 kanalıyla ilgili önemli bir bilgi aktardı.
Sıradaki Haber İçin Sürükleyin