68. Berlin Film Festivali’nde ödüller dağıtıldı. “Altın Ayı”yı
Romen Adina Pintilie’nin yönettiği “Touch Me Not” aldı. Wes
Anderson’ın animasyonu “İsle of Dogs” de en iyi yönetmen ödülünü
kazandı.
Bir kadın yönetmenin kendi bastırılmış cinselliği üzerinden
mahremiyet ve bedenin sınırlarını sorgulayan Romanya yapımı “Touch
Me Not”, Altın Ayı’yı kazanarak sürpriz yaptı. Belgesel-kurmaca
üslubuyla kotardığı filmiyle 68. Berlin Film Festivali’nde büyük
ödülü kazanan genç yönetmen Adina Pintilie, festivalde
görüştüğümüzde bir nevi ‘Gönül muhabbet ister cinsellik bahane’
yaklaşımıyla iletişim kurmanın hayati öneminden söz etmiş ve
“Modern toplum masalı altında aslında gittikçe kabuğumuza çekiliyor
ve yalnızlaşıyoruz. İçine kapanık topluluklar olarak yaşamanın
manası yok, iletişim kurmanın binbir yolu var ve bastırılmış
cinsellik maalesef sorunlarımızın en büyüğü” demişti.
Cumhuriyet'ten Esin Küçüktepepınar'ın haberine göre Adina Pintilie
yaklaşık iki saatlik filminde göz şaşırtıcı ama ruh açıcı bir
edayla muhtelif bedenlere odakladığı kamerasıyla bakışmanın ve
dokunmanın terapi etkisini duyurtmayı başarıyor ancak bir süre
sonra tekrara düşüyor. ‘Cesur bir film’ aradığını söyleyen Alman
yönetmen Tom Tykwer başkanlığındaki jürinin, bedeni sevginin önünde
bir engel olarak görmeyi reddeden, bunu da açıkça göstererek ‘şifa’
aramaya gönüllü, hem de bir kadın yönetmen tarafından çekilmiş bir
filmi, son döneme damgasını vuran cinsel tazice karşı çıkan MeToo
hareketine destekle de öne çıkarmak isteği anlaşılabilir.
Protestolarla birlikte tuhaf şekilde yan yana yükselen
muhafazakârlığın önüne geçmek isteğinin de rolü büyüktür.
Zaten ikincilik anlamına gelen Jüri Büyük Ödülü de Polonyalı
Malgorzata Szumowska’nın bedensel engellerin algımızı nasıl da
değiştirdiğini ve toplumun ikiyüzlü bakış açısını zarifçe
irdelediği “Yüz/Mug” filmine verildi. 2015 yılında yine Altın Ayı
yarışındaki “Beden/Body” filmiyle en iyi yönetmen ödülü kazanan
genç kadın yönetmen Malgorzata Szumowska ile söyleşi yaptığımızda
da günümüzdeki yüzeysel bakış açısının çok korkutucu olduğunu
söylemişti. Sadece Poonya’da değil dünyada yükselen
muhafazakârlığın endişe verici olduğunu belirten Malgorzata
Szumowska tek çaresinin başkaldırmak olduğunu söyledi.
En iyi kadın oyuncu Ana Burn oldu
Paraguaylı genç yönetmen Marcelo Martinessi’nin borçlarından dolayı hapse giren hayat arkadaşının ardından yalnızlığıyla başa çıkmaya çalışan orta yaşlı bir kadını anlatan “Kadın Mirasçılar/The Heiresses” filmindeki perfomansıyla Ana Brun, en iyi kadın oyuncu ödülünü hakkıyla aldı. Ana Brun aslında bir avukat ve kadın hakları konusunda da önemli çalışmalarıyla tanınıyor. Film ayrıca yenilikçi fimlere verilen Alfred Bauer Ödülü’nü de alma başarısı kazandı. Paraguay’daki baskılarla sıkıştıklarını belirten Martinessi, Türkiye’deki LGBT hareketine de destek gönderdi.