Habertürk'ten Nagehan Alçı'nın o yazısı
HKG ne zaman şehir değiştirdi? Boşanmadan sonra sığınma evinde başına neler geldi? Aile Bakanlığı adliyeden yanıt alabildi mi? İlk kez okuyacağınız çok çarpıcı detaylar ile mağdurun son 2 yılının hikayesi...
Nihayet doğru olan yapıldı ve günlerdir hepimizi sarsan, Türkiye’nin gündeminden düşmeyen 6 yaşındaki gelin HKG ile ilgili davanın ilk duruşması Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın talebi üzerine öne alındı.
Skandal bir tarih olan 22 mayıs değiştirildi. Yeni tarih 30 Ocak.
Olayın faili olmakla suçlanan “damat”, “baba” ve “anne” için de hem Aile Bakanlığı hem de HKG’nin avukatı tutuklama talep etti. Umuyorum bu haklı talep kabul görür ve toplumun vicdanını kanatan bu olaydaki zanlılar tutuklu yargılanır çünkü yargılamalarda sıklıkla sopa olarak kullanılan ‘delilleri karartma şüphesi’ esas tam da burada mevcut.
SİYASET BUNU KONU ETMEYECEKSE NEYİ EDECEK?
Günlerdir olayın detayları anlaşılmaya çalışılıyor ve siyasette de çok sert tartışmalar yaşanıyor. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Derya Yanık’ın “Bu olay siyaset üstü bir meseledir” tespitine hiç katılmıyorum. Aksine bu tam da siyasetin meselesidir Sayın Bakan! Feminizm “Kişisel olan politiktir” mottosu ile başlar. Burada son derece kişisel ve aynı zamanda toplumsal ve aynı zamanda evrensel bir mesele var. Siyaset bunu konu etmeyecekse neyi edecek?
Öte yandan konu ile ilgili Aile Bakanlığı muhalefet tarafından çok ağır ithamlara maruz kalıyor, görevini yapmamakla, hatta olayı örtbas etmeye çalışmakla dahi suçlanıyor.
Sayın Yanık meseleden iki yıldır haberdar olduklarını söyledi ancak o iki yıl içinde Bakanlık olarak ne yapıldı?
Bakanlığın mağdurun barınma ve eğitim ihtiyaçlarını karşıladığını biliyoruz ama geçen sürede tam olarak hangi tedbirler alındı? HKG evden kaçtıktan sonra neler yaşadı? Bakanlık üzerine düşeni yaptı mı yoksa olaya duyarsız mı kaldı?
HKG’nin evden ayrıldıktan sonra yaşadıkları ile ilgili hikayede boşluklar var. Bu boşlukları doldurmak için Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığından üst düzey isimlerle görüşüp adım adım son 2 yılının hikayesini öğrendim… Aşağıda bir çok çarpıcı detayı ilk kez okuyacaksınız.
HKG EVDEN KAÇTIKTAN SONRA ÖNCE NEREYE GİDİYOR?
HKG 2020 Kasım’da Aile Bakanlığına başvuruyor. Gönderen İstanbul Anadolu Adliyesi.
Evden çocuğu ile birlikte çıkıyor ve doğrudan Anadolu Adliyesi’ne gidiyor. Orada bir dilekçe yazıyor. Kalacak yeri olmadığı ve güvenlik tehdidi altında bulunduğunu söylediği için ŞÖNİM’e yönlendiriliyor.
ŞÖNİM (Şiddet Önleme ve İzleme Merkezi) yetkilileri onu önce İstanbul’da bir sığınma evine yerleştiriyor. Bu arada HKG boşanmak için dilekçe veriyor.
Anadolu adliyesi bu esnada mağdurun talebi üzerine kendisine bir avukat tahsis ediyor.
Boşanma davası esnasında polis eşliğinde HKG’yi birkaç kez mahkemeye götürüyorlar.
Dava sonuçlanıyor, HKG çocuk yaştan beri taciz ve tecavüzüne uğradığı ‘koca’dan boşanıyor. O esnada hala İstanbul’da bir kadın sığınma evinde.
NEDEN ŞEHİR DEĞİŞTİRMEK ZORUNDA KALDI?
Belli aralıklarla mahkemenin kararı üzerine çocuğu görevliler eşliğinde eski ‘eşi’ne yolluyor. Ancak bir süre sonra bu yollamalar esnasında çocuğun HKG’nin ‘anne’ ve ‘babası’ ile görüştürüldüğünü de fark ediyor. Bundan çok rahatsız oluyor ve yeniden mahkemeye başvurarak çocuğunun babası ile görüşmesi kararının kaldırılması talebinde bulunuyor.
SIĞINMA EVİNİ BASIP HKG'Yİ KAÇIRMAYA ÇALIŞIYORLAR
Tam bu esnada aile, kızlarının kaldığı sığınma evinin yerini tespit ediyor. Gelip kaldığı yeri basmaya kalkıyorlar, güvenlik görevlileri müdahale ediyor, içeri giremiyorlar.
Bu olay üzerine HKG başka bir şehre (artık İzmir olduğunu biliyoruz) sevk ediliyor ve kendisine yeni bir kimlik veriliyor.
YENİ KİMLİK, YENİ HAYAT
O esnada 16 yıldır evli, çocuk sahibi ama henüz sadece 22 yaşında olan talihsiz kadının ilkokul diploması bile yok… Bakanlık eğitim veriyor, diploma aldırıyor.
Peki adliyeye HKG’nin yaptığı şikayet ne oluyor?
Bakanlık bunu merak etmiyor mu?
Araştırmıyor mu?
ADLİYEDEN BAKANLIĞA YANIT GELMEYİNCE...
Açıkçası bunu ben de garipsiyordum. Konuştuğum üst düzey yetkililer, “Nagehan Hanım biz elimizdeki tüm araçları kullandık, 2 kez İstanbul’daki 3 adliyeye soruşturmanın akıbetini sorduk.” dediler.
Hangi adliyeler bunlar?
Anadolu, Çağlayan ve Bakırköy Adliyelerine Aile Bakanlığı olarak 2021’de soruşturmanın ne aşamada olduğunu sormuşlar. Ne ilginçtir ki bu soruya hiç cevap gelmemiş…
Bunun üzerine bürokratik süreçleri göz önüne alarak bekledikleri süre bittiğinde bir kez daha sormuşlar. Bu tarih de 2022’nin ilk yarısı. Bakırköy ve Çağlayan bu kez "Bizde böyle bir soruşturma yok" demiş. Aradan 2-3 ay geçtikten sonra Anadolu Adliyesi "Soruşturma burada devam ediyor" yanıtını vermiş.
Kasımda da dava başladı zaten…
Bu arada bakanlığın soruşturmaya müdahil olması mümkün değil, müdahillik ancak dava başlayınca oluyor, bunu burada not olarak düşeyim.
Bu arada dava süreçlerini e-devletten takip edebiliyorsunuz ama soruşturmaları göremiyorsunuz.
HKG İzmir’de psikolojik destek almış, ruh hali kısmen düzelmiş, yeni ismi ile ilkokul diplomasını almış, aşçılık kursuna ve İngilizce kursuna gitmiş hatta bir yerde aşçı yardımcısı olarak çalışma girişiminde bile bulunmuş.
ŞEHİR VE İSİM YENİDEN DEĞİŞTİ
Peki ya şimdi ne yapıyor?
Yetkililerin bana söylediği şu: Bu olay gündeme düşünce onu başka bir şehre aldık ve ismini tekrar değiştirdik. Bütün Türkiye’nin kendisini konuştuğunu biliyor mu, takip ediyor mu etkileniyor mu bilmiyoruz ama tek dileğimiz çocuğu ile birlikte yeni bir hayat kurabilmesi, o nedenle kim olduğunun asla bilinmemesi gerekiyor.
AİLE BAKANLIĞI BU OLAYI NEDEN DAHA ÖNCE GÜNDEME GETİRMEDİ?
İşin içinde paravan bir vakıf var, vakfın koskoca bir cemaat ile bağlantısı var, küçücük yaşta tecavüz var.
Peki neden Bakanlık bu olayı bunca zaman gündeme getirmedi?
Dedikleri şu: “Başta bize sadece kızın anlattığı hikaye geliyor, ne vakıf, ne cemaat hiçbir şey yok, soruşturma dosyası da yok, mağdurun anlattığı kadar var, o anlattıkça öğreniyoruz. Kaldı ki burada anonim kalmak hayati önemde. İsim veremiyoruz, ortada henüz dava yok, mağduru korumakla yükümlüyüz, çıkıp ne diyebiliriz? Biz üzerimize düşen her şeyi yaptık.
Nagehan Hanım üzülerek şunu da söylemeliyiz, buna benzer, aile içi taciz, tecavüz, erken yaşta evlilik mağduru o kadar çok kişi var ki bize başvuran… Öyle travmatik hikayeler ile karşılaşıyoruz, öyle yaraları sarmaya çalışıyoruz ki… HKG bizim için çok önemli ama diğer tüm mağdurlar da öyle… Sizden ricamız kamuoyunu HKG’nin yeni hayatına başlayabilmesi için sürecin hassasiyeti konusunda uyarmanız.”
Ben bu dinlediklerimden sonra şuna kanaat getirdim: Öncelikle bir noktayı açıklığa kavuşturayım. Beni kimse aramadı, kronolojinin peşine düştüm ve bakanlığı ben aradım. Aradığımda öğrendiklerim bende Aile Bakanlığı’nın yapması gerekenleri büyük oranda yaptığı izlenimi doğurdu. Kaldı ki büyük bir gazetecilik başarısı gösterip bu olayı ortaya çıkaran meslektaşlarım Timur Soykan ve Murat Ağırel de bunu teslim ediyor. Elbette ortada vicdanlara sığmayan bir durum ve çok büyük bir mağduriyet var ama Bakanlık bu mağduriyetten haberdar olduğu andan itibaren harekete geçmiş. En zayıf halka olarak görüp sabah akşam Aile Bakanlığına yüklenilmesi bana pek adil gelmedi. Esas düğüm başka yerde. Neden adliye bakanlığa ilk seferde yanıt vermedi? Sahte rapor talimatını kim verdi? Kimler kimlerle bağlantılı?
Zayıfı değil, güçlüyü dövelim, sorunu kaynağından çözmek istiyorsak şayet.
Bu arada geçen yazımda tarikat ve cemaat meselesine dair çözüm önerimi detaylı aktarmıştım. Onu da buraya tekrar koyuyorum…