Prostatın üremeye yardımcı bir organ olduğunu belirten Prof. Dr. Oktay, “Genç yaşlarda üremeye yardımcı olurken, belli bir yaştan sonra prostatta hem büyüme hem de bazı hücrelerde tür değişiklikleri olmaya başlar. Prostat kanseri çoğunlukla 50 yaşın üzerinde görülür. Erkeklerde akciğer kanserinden sonra en sık görülen ikinci kanser türüdür." dedi.
Erkeklerde akciğer hastalığından sonra en sık görülen ikinci kanser türünün prostat olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Oktay, "Kanser ölümlerinin de yüzde 5’ini oluşturur. Türkiye’de görülen kanserlerin yaklaşık yüzde 13’ü prostat kanseridir." diye konuştu.
"Prostat kanseri erken evrede teşhis edildiği takdirde hayat kurtarıcı tedavilere sahiptir." diyen Prof. Dr. Oktay, "Hasta, erken teşhis edildiğinde genelde prostat kanserinden hayatını kaybetmez. Erken teşhis için elimizde diğer kanserlerde olmayan önemli bir teşhis yöntemi vardır. Prostat spesifik antijen, yani kısaca PSA dediğimiz bir kan testi. Bu nedenle 50 yaşının üzerinde olan her erkeğin PSA kan testini rutin olarak yılda bir kez yaptırmasında fayda vardır” ifadelerini kullandı.
"RİSK FAKTÖRÜ VARSA DAHA ERKEN YAŞTA YAPILMALI"
Erken teşhisin hayat kurtardığını belirten Oktay, “Kilolu olanların ve ailesinde birden çok prostat kanseri görülen kişilerin prostat kanserine yakalanma ihtimali daha yüksektir. Dolayısıyla risk faktörlerine sahip kişilerin daha erken yaşlarda PSA kan testini yaptırmaları gerekir. PSA kan testinde anormallik tespit edildiğinde, günümüzde yine multiparametrik prostat MR’ı ve burada da lezyon görülürse, özel bir ultrasonografiyle hedefe yönelik prostat biyopsisi ile biyopsi yapılması şarttır. Biyopside teşhis edildiğinde tedavi yöntemine geçilir. Yayılmamış, organa sınırlı prostat kanserinde günümüzün en etkin tedavisi robot yardımlı laparoskopik radikal prostatektomi ameliyatıdır. Kanser tedavisinde çok büyük katkı sağlamamasına rağmen bu yöntemle idrar kaçırma ve erkeğin cinsel fonksiyonlarının geri dönüşünde diğer ameliyat yöntemlerine göre daha iyi sonuçlar alınmaktadır” diye konuştu.