Emeklinin gözü ocak ayında yapılacak olan zam miktarında ancak bununla ilgili Profesör Dr. Yalçın Karatepe çok önemli bir hatırlatmada ve uyarıda bulundu, emeklilere kötü haberi verdi.
Karatepe özetle, "Dediler ki aylık ele geçen tutar 350 liradan az olamaz.Fakat sistemde aylık olarak 2500 lira gözüküyor. Zam oranı da o aylık üzerine yapılacak. Eğer o 3500 limit değişmezse hala 3500 lira almaya devam edecekler" cümlesini kurdu ve şu uyarıda bulundu...
Profesör Dr. Yalçın Karatepe'nin Birgün gazetesindeki "Emekliler ne bekliyor?" başlıklı yazısı
Türkiye’nin siyasi gündeminin yoğun olmasına karşın, yılsonu yaklaşırken pek çok kişinin gözü kulağı yeni yılda ücret veya aylıklarında ne kadar bir artış olacağına ilişkin haberlerde. Geçen hafta asgari ücretin ne kadar olabileceği konusunu değerlendirmiştik. Bugün emeklilerin aylıklarındaki olası artışa bakacağız.
Türkiye’de yaklaşık 14 milyon emekli bulunmaktadır. Her ne kadar tüm emekliler SGK çatısı altında toplanmış olsalar da emekli aylıkları bakımından memur, işçi ve esnaf olmak üzere üç gruba ayrılıyorlar. Yüzde 60’dan fazla bir orana sahip olan işçi emeklileri en büyük grubu oluşturuyor. Memurluktan emekli olanlar diğer gruplara göre ortalamada daha yüksek emekli aylığı almaktadır.
Emekli aylıklarının artışında memur emeklileri ve diğer tüm emekliler için her ne kadar farklı yöntemler izleniyorsa da fiili uygulama aşağı yukarı aynı oranda artışa işaret ediyor. İşçi ve BAĞ-KUR emekli aylıklarında sadece birikimli enflasyon kadar artış olurken memur emeklilerinde enflasyon farkı ve buna ek olarak toplu sözleşmeden gelen tutar dikkate alınıyor.
EMEKLİLERİN DURUMU
Temmuz ayından kasım ayı sonuna kadar oluşan birikimli enflasyon yüzde 14. Eğer aralık TÜFE yüzde 3 civarında gelirse, yılın son altı ayında birikimli enflasyon yaklaşık yüzde 17 olacaktır. Bu durumda, başka bir düzenleme yapılmadığı takdirde, işçi ve BAĞ-KUR emeklilerin aylıklarında bu oranda bir artış olacaktır. Örneğin mevcut durumda 5 bin lira alan bir emeklinin aylığı yüzde 17’lik artış ile birlikte 5 bin 850 lira olacaktır. Ancak düşük aylık alanlar açısından durum tam olarak bu şekilde olmayacaktır.
Hatırlayalım, temmuz ayında emekli aylıkları ilan edilirken “en düşük aylık” 3 bin 500 lira olarak duyuruldu. Ancak bu karar en düşük emekli aylığını artırmadı çünkü yapılan düzenleme emeklilerin eline geçecek tutarın bundan az olmayacağı anlamına geliyordu.
Düşük aylık alanların aylıkları sadece enflasyon oranı kadar artırıldı, ancak artırılan bu tutar 3 bin 500 liranın altında kalırsa aradaki fark Hazine tarafından ödenerek emeklinin eline geçecek en düşük tutar 3 bin 500 liraya tamamlandı.
Ocak ayında birikimli enflasyon kadar artırılacak olan aylıklar, Hazine tarafından ödenen fark dikkate alınmamış haliyle oluşan aylığa yansıtılacaktır. Anlaşılmayı kolaylaştırmak açısından örneklendirelim. 2022 yılı haziran emekli aylığı 2 bin lira olan bir emeklinin aylığına ilk altı aylık enflasyon farkı kadar (yüzde 28,13) artış yapıldı.
Böylece aylığı 2 bin 562 liraya çıktı. Ancak bu tutar 3 bin 500 liranın altında kaldığı için aradaki 938 liralık fark Hazine tarafından karşılandı ve emekliye 3 bin 500 lira ödendi. Emeklinin eline bu tutarın geçmesi onun maaşının 2 bin 562 lira olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Şimdi ocak ayında yapılacak olan zam işte bu aylık üzerinden hesaplanacaktır. Enflasyonun yüzde 17 olduğunu varsayarsak emekli aylığı 2 bin 997 liraya ulaşacak ancak “3 bin 500 liradan az olamaz” düzenlemesi nedeniyle Hazine tarafından verilecek 500 lira ile birlikte 3 bin 500 olacaktır.
7417 Sayılı Kanunla yapılan ve 5510 sayılı Kanunun ek 19 uncu maddesinin birinci fıkrasını değiştiren düzenleme ile belirlenen 3 bin 500 rakamı yeni bir düzenleme ile artırılmaz ise çok sayıda emeklinin aylıklarında şu anda aldıklarından farklı bir durum ortaya çıkmayacaktır. Hazine katkısı olmadan 3 bin 500 ve üstünde aylık alanlar için ise aylıkları enflasyon oranı kadar artırılacaktır. Mesela şu anda 4 bin lira alan bir işçi emeklisinin aylığı 4 bin 680 lira olacaktır.
Bu nedenle ek bir düzenleme yapılarak en düşük aylık seviyesinin artırılması gerekir. EYT konusunun da gündemde olduğunu ve çok sayıda yeni emeklinin sisteme dâhil olacağı gerçeğini göz önünde bulundurduğumuzda, eğer yeterli toplumsal baskı oluşmaz ise iktidar “en düşük” aylık tutarı konusunda pek istekli olmayabilir.
MEMUR EMEKLİLERİ
Bu gruba giren emeklilerin aylıklarında artış oranı farklı bir yöntem ile hesaplanıyor: Enflasyon farkı artı toplu sözleşmeden gelen artış oranı. Yanlış anlamayın, oluşan birikimli enflasyon ve bunun üzerine toplu sözleşmeden gelen artış eklenmiyor.
Normalde olması gereken bu ama iktidar fiili olarak uyguladığı hesaplama yöntemiyle memur emeklisi aylıklarını da sadece enflasyon kadar artırıyor. Şöyle ki, temmuz- aralık dönemi enflasyonu yüzde 17 olarak tahmin ediliyor.
Ancak iktidar “Ben size temmuz ayında sözleşmeden kaynaklı yüzde 7 ve buna yüzde 2,5 daha ekleyerek yüzde 9,5 fazladan ödeme yapmıştım” diyecek. İşte bu tutar oluşan enflasyondan çıkarılacak ve bulunan farka (yüzde 7,5) sözleşmeden gelen yüzde 8 eklenecek ve artış oranı yüzde 15,5 olacaktır. Dikkat ederseniz yüzde 15,5’lik bir artış gerçekleşen enflasyonun altında bir artışa karşılık gelmektedir.
Oysa mevcut düzenleme gerçekleşen enflasyon artı toplu sözleşmeden gelen fark olarak yorumlanmalı. Eğer böyle yapılırsa yüzde 17 enflasyon ve yüzde 8’lik sözleşme tutarı ile birlikte memur emekli aylıkları yüzde 25 oranında artırılmış olur. Ama bunun bile yeterli olmayacağını belirtmek isterim.
NE YAPMALI?
Öncelikle tüm emeklilerin TÜİK’in açıklamış olduğu enflasyon oranı ile sınırlı olacak bir artışa karşı çıkması gerekir. Emeklilerin harcama sepetinde daha büyük bir paya sahip olan gıda, enerji, ulaştırma gibi ürün gruplarının artış oranı manşet enflasyonunun oldukça üstünde. Diğer bir ifade ile emekliler yaşam maliyeti manşet veriden çok daha hızlı artmaktadır.
En düşük emekli aylığının asgari ücret seviyesine çıkarılması, diğer emekli aylıklarının ise en az asgari ücret artış oranı kadar artırılmasının talep edilmesi gerekir.