Olay, cumartesi günü saat 14.00 sıralarında Taş Pazar Mahallesi’nde meydana geldi. Çimeli köyünde oturan Melike Arıbaş, ailesiyle birlikte konvoy eşliğinde düğünü yapılan bir yakınlarının kına törenine gitti. Arıbaş, otomobilden indiği sırada bir markette çalışan aynı köy nüfusuna kayıtlı 1 yıl önce 3 ay nişanlı kalıp ayrıldığı Muhammet Kılıç’ın silahlı saldırısına uğradı. Tabancayla başından vurulan Melike Arıbaş, kanlar içinde yere yığılırken, peş peşe açılan ateş sonucu babası Doğanay Arıbaş da yaralandı. İhbar üzerine olay yerine polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Gelen ambulansla Aksaray Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırılan baba-kızdan Melike Arıbaş, doktorların tüm çabasına karşın kurtarılamadı. Melike Arıbaş, dün gözyaşlarıyla Çimeli köyünde toprağa verildi.
'NİŞANLIMIN AİLESİ BENİ İSTEMİYORDU'
Saldırının ardından olay yerinde 12 adet boş kovan bulunurken, kaçan Muhammet Kılıç da kısa sürede yakalandı. Gözaltındaki Kılıç'ın polise verdiği ifadesinde, ''Nişanlımın ailesi beni istemiyordu. Gözdağı vermek için ateş ettim. Nişanlımı başkasına yar etmem" diye konuştu. Kılıç, dün emniyetteki işlemlerinin ardından sevk edildiği mahkemece tutuklandı.
BABA ARIBAŞ: SÜREKLİ SİLAHLA TEHDİT EDİYORDU
Saldırıda sağ kulağının arkasından giren merminin ensesinden çıkması sonucu yaralanan ve tedavisinin ardından dün taburcu olan Doğanay Arıbaş, yaşananları anlattı. Kızının yaşı küçük olduğu için ilk etapta nişanlanmasına karşı olduğunu belirten Arıbaş, şunları kaydetti:
''Muhammet Kılıç'ın ailesi kızımı istemeye geldi. Ailesi 'Sadece oğlan ve kızın adları belli olsun, nişan yapalım. Zaten bizim oğlumuzun önünde büyüğü var. O evlendikten sonra, o zaman kadar da kızımızın yaşı büyümüş olur ve düğünü yaparız' dediler. Biz istemedik. Araya büyükler girdi. Sonra 'tamam' dedik. Aradan 3 ay geçti. Benim kızım bunlardan şikayetçi olmaya başladı. Kızım, 'Beni kendi öz kardeşinden bile kıskanıyor. Bana silah çekiyor. 'Bir daha benim kardeşimle konuşursan, kafana sıkarım' diyor.' dedi. Ben kızıma öyle bir şey olur mu? Hangi devirde yaşıyoruz, kim kime silah çekebilir, dedim. Ailesini, köy muhtarını çağırdım. Durumu anlattım. Aynı olayı bunların yanında da yaptı. Tuttu silahı çekti. Ev doluydu. Ben de 'Bu iş böyle kalacak. Pılınızı pırtınızı toplayın çıkın, bir daha da evimize gelmeyin.' dedim. Sonra evimin arkasına geldi, silahla ateş etti. Ben de savcılığa gidip şikayetçi oldum. Bir gün bile içeri almadılar. Sonra geldi bu kez de evin önünde silahla ateş etti. Ben yine gidip şikayetçi oldum.''
'KIZIM EVİN KAPISININ ÖNÜNE ÇIKAMIYORDU'
Tehditler nedeniyle kızının evlerinin kapısının önüne dahi çıkamadığını belirten Arıbaş, ''Kızım ve biz artık evin önüne çıkamaz olduk. Ben de adam öldürmesini biliyorum ama adam öldürmek kolay bir şey değil. Biz devletimize güvendik. Biz bunlar hakkında dava açtık. Sonra babamı tehdit etmeye başladı. Eve geldi 'Topunuzu temizleyeceğim, sülalenizin bir ucundan girip, bir ucunuzdan gireceğim' dedi. Bunların hepsi tutanakta kayıtlıdır. Mahkemeye de bunları delil olarak sunduk. Mahkemede beraat etti ve 2 gün sonra yine evimize geldi, tehdit etti. Biz de devletimize güvendik. Ha bugün tutuklanır ha yarın tutuklanır diye. Hiçbir yetkili çıkıp da daha bu çocuk 15 yaşında, başına ne geldi diye sahip çıkmadı" diye konuştu.
Dava sürecinde de şikayetlerini geri çekmeleri için ailecek evlerine gelip tehditlerde bulunduğunu öne süren Arıbaş, ''Davanızı çekmezse diye tehdit ettiler. Jandarmaya haber verdim. Jandarma gözaltına aldı, ifadelerini alıp bıraktı. Sürekli tehdit" dedi.
'KIZIM NEŞE İÇİNDE DÜĞÜNE GİTTİ'
Kızının olay günü neşe içinde düğüne gittiğini ifade eden Arıbaş, sözlerine şöyle devam etti:
''Bizim akrabanın düğünü vardı. Düğüne gittik. Kızım neşe içinde düğüne gitti. Gitmeden önce kınada hangi kıyafeti giyeyim, düğünde hangi kıyafeti giyeyim diye hazırlıklar yaptı. Mutlu bir şekilde birlikte düğün için düzenlenen kınaya gittik. Konvoy eşliğinde gitmiştik. Şeytanın aklına bile gelmez bu şekilde pusuya yatıp da toplu katliam yapmak isteyeceği. Konvoyla gittik. Ben araç için park yeri ararken, kızım 'Baba biz inelim, sen park edersin' dedi. Araçtan inerken silah sesleri duydum. Ben o sırada vuruldum. Sonra bir baktım kızım yerde yatıyordu. Sonra herkes Muhammet'in üstüne yürüdü. O sırada tabancası tutukluluk yaptı. Araçta annem ve diğer çocuklarım da vardı. Eğer tutukluk yapmasaydı belki hepimizi öldürecekti. Sonra geri çekilip şarjörünü değiştirdi. Muhammet ile aramızda 7-8 adım vardı. Ben kızımın yanına gidip önüne durdum, beni vursun ona tekrar ateş etmesin diye. Sonra bana doğru ateş etti ama isabet etmedi."
Olaydan sonra yaralı olarak hastaneye kaldırıldığını ve kızının öldüğünü öğrendiğini belirten Arıbaş, taburcu olduktan sonra da dün cenaze törenine katıldığını kaydetti. Saldırganın en ağır cezayı almasını isteyen Arıbaş, ''Ben defalarca dilekçe verdim. Ama hiçbir şey olmadı. Bir gün bile tutuklanmadı ve sadece uzaklaştırma aldı. En ağır cezayı almasını istiyorum" ifadesini kullandı.
Arıbaş, sürekli tehditler alınca ailesi için Aksaray kent merkezinde güvenli bir siteden ev aldığını ve oraya taşınmayı planlarken olayın meydana geldiğini de sözlerine ekledi.