Kanal D ekranlarında yayınlanan ve üniversite öğrencilerinin katıldığı tartışma programı 'Abbas Güçlü ile Genç Bakış' dün gece 13. sezonunun ilk programıyla ekrana geldi. Programa 72 ülkeden 350 yabancı öğrencinin katıldı ve Türkçe konuştu.
Programın ünlü polisiye yazar Ahmet Ümit, Haziran ayında ekranlara veda eden 'Muhteşem Yüzyıl' dizisinin Sümbül Ağası Selim Bayraktar ve Yunus Emre Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Hayati Develi konuk oldu.
İşte Yıldız Teknik Üniversitesi'nden ekrana gelen Abbas
Güçlü ile Genç Bakış'ın özeti:
Prof. Dr. Hayati Develi – Yunus Emre Enstitüsü
Başkanı
30 ÜLKE 38 MERKEZDE TÜRKÇE EĞİTİMİ
- Yunus Emre Enstitüsü Türkiye’yi dünyada tanıtmak üzere
oluşturulmuş bir kurum.Cumhurbaşkanı Onursal Başkanımız. 30
ülkede 38 Türk Kültür Merkezi'ne sahip. Açtığımız Türkçe Yaz
Okulu’nda 70’ten fazla ülkeden 350 öğrenci 5 hafta boyunca
Türkiye’nin değişik kentlerinde düzenlenen programla Türkçe
öğrendi, şehirleri tanıdı.
- Yunus Emre dünya görüşü itibariyle bütün farklı dinlere,
kültürlere aynı mesafede durmayı bilmiş ve barışçıl mesajlar
vermiş. 72 milleti bir görüyor. Bu bugünün dünyasının ihtiyaç
duyduğu bir yaklaşım. Bu Yunus Emre isminin bizim enstitümüz için
seçilme sebeplerinden bir tanesi. Diğeri de Yunus Emre'nin
Türkçe’nin en eski yazarlarından birisi olması.
CUMHURİYETİN 100. YILINDA 100 MERKEZ
- Artık dünya gençliği çok kültürlü ve çok dilli bir geleceğe
hazırlanıyor. Biz Türkçe’nin de bu gelecekte var olmasını arzu
ediyor ve bu görevi yerine getirmeye çalışıyoruz. İngiltere’de,
Almanya’da, Kahire’de kurslar açıyoruz. Cumhuriyetimizin 100.
Yılında 100 kültür merkezine ulaşmayı hedefliyoruz.
- Neden sizin dilinizi öğrenmek istesinler? Sizin ekonomik,
kültürel, politik anlamda bir başarı sağlamanız gerek ki insanlar
bu dili öğrenmek istesinler. Diziler bu misyonu üstleniyor. Hem de
Brezilya dizileri gibi sadece aşk ve entrika konulu diziler değil,
bizim dizilerimizde konu çeşitliliği daha fazla. Dizileri
desteklemek ve alkışlamak gerekir, Türk kültür hayatının bir
başarısıdır. Ama tabii sadece diziler değil bunun arkasında büyük
bir edebiyat birikimimiz var.
Ahmet Ümit – Yazar
GENÇLİK AYRI BİR ULUS
- Yunus Emre Enstitüsü çok güzel bir proje. Farklı ülke ve kültürlerden birçok genç arkadaşı bir arada görmek beni çok etkiledi. Ben onlar aslında gençlik diye ayrı bir ulus olarak ele alıyorum. Onları birleştiren ortak özellikleri, idealleri var. Mesela özgürlük ideali gençlik için çok önemli.
- Ben Beyoğlu'nu yazıyorum çünkü orada çok farklı insanlar bir arada, bütün kültürler var. Ben Beyoğlu’nu yazdığım zaman dünyayı yazıyormuşum gibi geliyor. Çünkü orası küçük bir dünya.
DİZİLER KÜLTÜR ELÇİLERİ
- Ben başlarda bu dizi işini küçümsüyordum ama başka ülkelere gittiğimde gördüm ki diziler bir tür kültürel elçilik sağlamış. Yunanistan’a gittiğimde sordum neden Türk dizilerini izliyorsunuz diye; 'Bizde kaybolan aile ilişkileri sizde devam ediyor. Bizde 50 yıl önce bitmiş olan birşeyin sizde devam ettiğini görüyorum. Bu yüzden çok severek izliyorum' dedi.
BAŞKOMSER NEVZAT EMEKLİ OLMAYACAK, ALİ VE ZEYNEP EVLENMEYECEK
- Yazmak benim için bir mutluluk biçimi. Şanslı yazarlardan
biriyim. Yazdıklarım çok okunuyor ve bundan para kazanıyorum ve
hayatımı devam ettiriyorum.
- Romanlarımın baş karakteri Nevzat’ı öldürmeyi ya da emekli etmeyi
düşünmüyorum. Zeynep ile Ali de evlenmeyecek. Evlenirlerse aşk
bitecek. O yüzden evlendirmeyeceğim.
Selim Bayraktar – Oyuncu
BİRBİRİMİZDEN TEK FARKIMIZ KONUŞTUĞUMUZ
DİL
- Aslında birbirimizden hiçbir farkımız yok. Tek farkımız
konuştuğumuz dil.
- Irak Kerkük’te doğdum. Türkmen bir ailenin çocuğuyum. Orada
bir Türkmen ailesi olmanın bedeli ağırdı. Oradan kaçmak zorunda
kaldık. Dağlarda atların sırtında Türkiye'ye geldik. Evimizi her
şeyimizi bırakıp.
- Doğdumuzdan beri hep bir Türkiye sevgisi ile büyümüştük.
Türkiye’den gelen tırların lastiklerini koklardık, Türkiye’den koku
getiriyor diye. Irak’ta muz yoktu o zamanlar. Şoförler bize muz
verirlerdi ben o muzu yemez saklardım. Çürüdüğü zaman gömüp üzerine
Türk bayrağı dikerdim. Kendime Türkiye’den gelen şeylerle
oluşturduğum bir Türkiye köşesi yapmıştım bahçede.
YABANCI ÖĞRENCİLERİN BİRBİRİNDEN FARKLI TÜRKÇE ÖĞRENME HİKAYELERİ..
"TÜRK ARKADAŞIMA DÜĞÜN HEDİYESİ OLARAK TÜRKÇE ÖĞRENDİM"
Litvanyalı öğrenci: Türkçe’yi ilk defa
Eurovision’da Mor ve Ötesi grubunun Deli şarkısında duydum. Çok
hoşuma gitti. Şarkının ne anlattığını çok merak edip araştırdım. Ve
sonrasında Türkçe öğrenmeye karar verdim. Şimdi Türkoloji bölümünde
okuyorum. İnanıyorum ki bu benim kaderim.
İngiltereli öğrenci: Londra’dan geliyorum.
En yakın arkadaşım Türk. Evleniyor. Ona özel bir düğün hediyesi
vermek istedim, o yüzden Türkçe öğrendim ve düğünde herkesin önünde
Türkçe bir konuşma yaptım. Türkiye’ye gelirken onlara İspanya’ya
tatile gidiyorum dedim. Düğünde çok büyük bir sürpriz oldu.
İranlı öğrenci: Türkçe benim ikinci dilim oldu.
Türkçe’yi televizyondan dizilerden öğrendim.
Tunuslu öğrenci: Muhteşem Yüzyıl’ı çok seviyorum.
Türkçe’yi dizilerden öğrendim.
Gürcü öğrenci: Ben de dizileri izleyince Türkçe
öğrenmeye merak sardım.
Kazakistanlı öğrenci: Biz Türkiye’de geçirdiğimiz
5 haftada birbirimize, o millet bu millet diye bakmadık hiç, sadece
Türkçe konuşarak birbirimizi sevdik.
İtalyan öğrenci: Burada Boğaziçi Üniversitesi’nde
yüksek lisans yapmak istiyorum, o yüzden Türkçe öğreniyorum.