MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında açıklamalarda bulundu. Konuşmasında, "Geçen hafta söylediğim sözümün arkasındayım" diyen Bahçeli, "Terörist başı gelip terörün bittiğini açıklasın. Teklifte ısrarlıyım. Teröristbaşı DEM grubuna gelip tasfiyeyi açıklasın" dedi. Açıklamasında, "Sayın Recep Tayyip Erdoğan Türkiye Yüzyılı'nın inşası için güvencedir ve bir daha seçilmelidir" ifadelerine yer veren Bahçeli, "Bu kapsamda anayasal değişiklik yapılmalıdır. Bize göre tek seçenektir" şeklinde konuştu. Bahçeli konuşmasındaki bu sözler çokça konuşuldu. Siyasi partilerden Bahçeli'ye yanıtlar geldi. Ancak Bahçeli'nin asıl mesajı başkaydı. O mesaj için özel yüzük ve rozet taktı. İşte Bahçeli'nin konuşmasının o bölümü ve taktığı yüzük ve rozetin ayrıntıları...
Yüzük ve rozet ile bu mesajı verdi! Devlet Bahçeli yüz yıllık planı açıkladı...
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin partisinin grup toplantısında bir kez daha teröristbaşı Abdullah Öcalan'a çağrı yaptı. Bahçeli'nin her sözü resmen bomba gibiydi. Bahçeli, DEM Parti'ye de çağrı yaptı. Özel'e tepki gösterdi. Bu başlıklar her yerde haber oldu. Ancak Bahçeli yüz yıllık planı açıkladı. Bahçeli'nin konuşmasının bu kısmı gözden kaçtı. Oysa Bahçeli bu sözlerini taktığı rozet ve yüzükle destekledi. O yüzük ve rozet bugüne özel hazırlandı. İşte dikkat çeken o yüzük ve rozet...
Türkiye Cumhuriyeti’nin yüz yılı geride kalmış, yeni bir yüz yıla girilmiştir.
Geçen zamanı ve değişen şartları esas alarak, onca yıldır tebarüz ettiğimiz tecrübeler ışığında Cumhuriyet’in yeni yüzyılını heba ve israf etmemek için bütün imkânlarımızla çalışmanın, gelecek nesillere muasır ve müreffeh bir Türkiye’yi miras olarak bırakmanın kararlılığındayız.
Teklemeye, tembelliğe, tenakuza, tehire, takatten düşmeye hakkımız olmadığının bilincindeyiz.
Muteber, muzaffer ve mutemet bir siyaset anlayışıyla geleceğin vizyonunu çizmenin bihakkın hevesindeyiz.
Eğer vizyon, geleceği resmetmek, ufuk ötesini görebilmek, uzak veya yakın muhtemel gelişmelerle ilgili öngörü sahibi olabilmek ise, biz bunu Allah’ın inayetiyle başarmanın hedefindeyiz.
Elbette hiçbir soruya kolay cevaplar aramıyoruz.
Elbette herhangi bir kolaycı yaklaşım peşinde de koşmuyoruz.
“Önce ülkem ve milletim, sonra partim ve ben” iradesinden hiç taviz vermiyoruz.
“Her şeyden önce Türkiye” demekten asla vazgeçmiyoruz.
Akif’in dediği gibi, “bir damar patlamaya görsün, sel götürür memleketi, yoksa göstermeye Rabbim o elim akıbeti”
Mücadelemiz damarın patlamaması amacına matuftur.
Günü birlik siyasi hesap ve mevzi kazanımlar arayışında değiliz.
Bizim için milletimizin huzuru, refahı ve güvenliği her şeyden önce gelmektedir.
Çünkü milletimiz huzursuz ve memnuniyetsizse geleceğe umutla bakamayacağımızın farkındayız.
Kuşkusuz, milletin desteği olmadan hiçbir siyasi hedef başarıya ulaşamaz.
Halden, dertten, dilekten, sözden, gönülden anlamayanlar yüksek hedeflerin yanına dahi yanaşamaz.
Yüz yıllık mazimizde de üç stratejik evre bulunmaktadır.
Önemli olan akıl sahibi olmak değil, aklın doğru zamanda ve doğru yerde kullanılmasıdır.
Akıl hazır olmayınca gözün görmesi mümkün değildir.
Çoğaldıkça değeri artan tek şey de akıldır.
Ortak aklı çalıştıramamış, ortak payda kuramamış, ortak bir geçmişten gelseler bile ortak bir geleceğin rotasına girmemiş ya da girememiş toplumların çözülüp dağılmaları muhtemel değil, mukadder bir neticedir.
Tarih bu konuda pek çok ibretlik olaya sahne ve şahittir.
Talih ve tesadüflerin ikramıyla değil, aklın rehberliğinde milli ve manevi tasavvur ve tefekkür atılımlarıyla zorlu etaplar aşılacak, mütecaviz direniş mevzileri aşınacaktır.
Bunu birlikte yapmaktan, beraberce başarmaktan inatla kaçmak ve kaçınmak, uyarıyorum ki, felaketlere davetiye çıkarmak demektir.
Cansız bir vatan, kansız bir millet, takatsiz bir devlet, sahipsiz bir bayrak düşü kuranlara, bu maksatla beşinci kol faaliyeti içinde olanlara kâbus yaşatmak, alayının heveslerini kursaklarında bırakmak hepimizin sorumluluğudur.
Lütfen dikkat buyurunuz, hepimiz diyorum, nitekim milletin hiçbir ferdini; anasının dili, kökeni ve yöresi ne olursa olsun hiç kimseyi ayırmıyor, ayrıştırmıyor, öteki görmüyorum.
1839’dan 2024’e kadar geçen 185 yıl içinde altı dönüm noktasının varlığı az çok herkesçe malumdur.
Bunlar; Tanzimat, Islahat, Birinci Meşrutiyet, İkinci Meşrutiyet, Cumhuriyet ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’dir.
Türkiye Cumhuriyeti’nin yüz yıllık mazisinde de üç stratejik evre bulunmaktadır:
Birincisi tek parti dönemi, ikincisi çok partili hayat, üçüncüsü de Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’dir.
29 Ekim 2023’ten 29 Ekim 2123’e kadar geçecek olan önümüzdeki yüz yıllık zaman diliminde ise altı çizilmesi gereken tarihi eşikleri şu başlıklar altında toplayabiliriz:
İlk olarak, 2053 İstanbul’un fethinin 600’üncü yıl dönümüdür.
Hedefimiz, bu tarihte “Süper Güç Türkiye”nin tezahür etmesidir.
İkinci olarak, 2071 Malazgirt Zaferi’nin 1000. yıl dönümüdür.
Hedefimiz, fetih mirasının Türk Devri’yle eklemlenmesi, Türk-İslam coğrafyalarında birliğin ve beraberliğin sınırlardan taşarak çınarlaşmasıdır.
Üçüncü olarak, 2077 Anadolu’da kurulan ilk Türk devletinin 1000. yıl dönümüdür.