"Yenidoğan çetesi" davasında 3. gün! Tutuklu hemşirelerden kan donduran itiraflar; motivasyon için para dağıtılmış, fazla para için hasta entübe gösterilmiş

22’si tutuklu toplam 47 sanığın yargılandığı Yenidoğan Çetesi davasında 3. gün duruşmasına, Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam ediliyor. Sanık Cansu Akyıldırım, Fırat Sarı'dan her ay topluca aldığı paraları ekibe "motivasyon" amaçlı dağıttığını iddia etti. Akyıldırım, Sarı'yı 2019'dan beri tanıdığını ve ilişkileri olduğunu söyledi. Sanık hemşire Çağla Durmuş, örgüt lideri Fırat Sarı’nın daha fazla kazanç sağlamak için hastaları entübe edilmiş şekilde gösterdiğini söyledi.

Google Haberlere Abone ol
"Yenidoğan çetesi" davasında 3. gün! Tutuklu hemşirelerden kan donduran itiraflar; motivasyon için para dağıtılmış, fazla para için hasta entübe gösterilmiş

 İstanbul'da, bebek acil hastalarını önceden anlaştıkları özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk edip ölümlerine neden oldukları ve haksız kazanç sağladıkları iddia edilen 47 sanığın yargılandığı davanın duruşması 3. gününde devam ediyor.

Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesince adliyenin konferans salonunda yapılan duruşmada, organize suç örgütü elebaşı Fırat Sarı'nın da aralarında yer aldığı 22'si tutuklu 42 sanık ile avukatları hazır bulundu. Bazı tutuksuz sanıklar ise bulundukları şehirlerdeki adliyelerden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile duruşmaya bağlandı.

EPİKRİZ DETAYI

Sanık Mehmet Halis Başli, savunma yaptı.

Başli savunmasında, Bağcılar Şafak Hastanesi'nde hemşire olarak görev yaptığını belirterek, "Suçlamaları kabul etmiyorum. Bağcılar Şafak Hastanesi'nde, sonra da TRG Hospitalist Hastanesi'nde çalıştım. Reyap Hastanesi'nde 2019-2020 yılı arasında çalıştım. Hastanenin yoğun bakım işletme ücretini SGK ödüyordu. Ben de hastaneden yoğun bakım işletmesi ile maaş alıyordum. Dosyanın epikriz (hastanın tıbbi durumunu, tanı sürecini, uygulanan tedavileri ve tedaviye verilen yanıtları özetleyen tıbbi bir belge) yazması için doktorun olması gerekiyor. Coursof ile bilgim yok. Sadece doktorlar bu ilaçların alınmasına karar verirler, alım satım işlemi ile alakalı bilgim yok maalesef. WhatsApp'ta Fırat Sarı ile aramda bir görüşmem olmamıştır" dedi.

Hesap hareketlerine ilişkin konuşan sanık Başli, "İşletmeden maaş ödemesi alırdı, ek ödemeler ise fazla çalışmasının karşılığı olarak ödenirdi. Hastaların şekerini, tansiyonunu, beslenmesini biz gün içinde yazarız. Doktorlar da bizim notlarımızdan faydalanarak epikriz yazıyorlardı" diye konuştu.

"ÇETE VEYA ÖRGÜT YAPISI OLDUĞUNU DÜŞÜNMÜYORUM"

Duruşma sırasında sanık Cansu Akyıldırım'ın savunması alındı. Mahkeme Başkanı, Akyıldırım’a "Savunmanı yapacak mısın?" sorusunu yöneltti. Akyıldırım, 2012 ile 2019 yılları arasında çeşitli hastanelerde görev yaptığını, 2019-2022 yılları arasında Reyap Hastanesi’nde çalıştığını ancak iddianamede Çorlu Reyap’ta çalıştığının belirtilmesinin doğru olmadığını söyledi. 2023 yılında Özel TRG Hastanesi’nde hasta bakım müdürü olarak çalışmaya başladığını belirten Akyıldırım, "Üzerime atılı suçları kabul etmiyorum. Ben maaşlı çalışan biriyim. Bunun dışında, ailemden maddi destek alıyorum. Örgüt ya da çeteye üye olma suçlamasıyla ilgili böyle bir yapının var olduğunu düşünmüyorum," dedi.

Mahkeme Başkanı, iddianamede geçen "işletme" tabirine ilişkin Akyıldırım’a, "Bu işletme nedir?" sorusunu yöneltti. Akyıldırım, Medicence başlığı altında birkaç hastanenin bulunduğunu, TRG ve Birinci Hastaneleri'nin Medicence’den alım yaptığını ancak Reyap Hastanesi’nin bu kapsama dahil olmadığını belirtti.

Mahkeme Başkanı’nın "Peki, 'danışmanlık' dediğiniz şey nedir?" sorusuna ise Cansu Akyıldırım, "Hasta danışmanlığı aldığımız bir yer," yanıtını verdi.

SURİYELİ BEBEK KONUŞMASI

Mahkeme Başkanı, sanık Cansu Akyıldırım’a kolluk fezlekesinin 94. ve 92. sayfalarında yer alan bir konuşmayı hatırlatıp, "Kolluk fezlekesinin 94. sayfasında, hatta 92. sayfasında da böyle bir konuşma geçtiği belirtiliyor. Ne diyorsun?" diye sordu. Cansu Akyıldırım, "Böyle bir konuşmadan bilgim yok, hastayı da hatırlamıyorum. Ancak kalan bebek dediğiniz Suriyeli bir bebek olabilir. O bebek farklı bir bebek, onun göbeğini ben açtım, Dursun Bey açmadı," yanıtını verdi.

Mahkeme Başkanı devam ederek, "Bu bebek farklı bir bebek mi?" diye sordu. Akyıldırım, "İsmi geçmediği için bilmiyorum. Ama kalan bebeğin göbeğini ben açtım," dedi.

Mahkeme Başkanı’nın konuşma metnini okumasının ardından Akyıldırım, "Böyle bir görüşmeden haberim yok ama kalan bebek olabilir. Kalan bebeği anlatabilirim. TRG’de doğdu. Bebek odasından bize geldiğinde mosmordu. Onu kapıya en yakın olan kısma aldım ve o sırada Dursun Bey’i aradım ancak ulaşamadım. Sonra İlker Bey’i aradım, Dursun Bey’e ulaşacağını söyledi. 3-5 dakika sonra Dursun Bey alana geldi. Bebeği makineye bağladık ve çocuğun akciğer filmi istendi," şeklinde savunma yaptı.

"BEBEĞİN KALBİ DURDU, KURTARILAMADI"

Akyıldırım, bebeğin kalbinin durduğunu ve yapılan müdahaleye rağmen hayata döndürülemediğini ifade etti. "Dursun Bey, bebeğin akciğer filmine baktı ve diyafram hernisi teşhisi koydu. Bebeğe 45 dakika boyunca müdahale ettik. İlker Bey de benden akciğer filminin resmini istedi. Ben de ona videoyu gönderdim," dedi.

"TRG'YE GÖNÜLLÜ GİTTİM"

Mahkeme Başkanı, "O dönem sen o hastanede miydin?" diye sorduğunda, Cansu Akyıldırım, "Evet, gönüllü gittim. Birinci Hastanesi’ndeydim. TRG’ye yardıma gitmemi söylediler," yanıtını verdi. Mahkeme Başkanı'nın "Kim söyledi?" sorusuna, "Fırat Bey söyledi," diye karşılık veren Akyıldırım, "Bu olay olduğunda sen Birinci Hastanesi’nde miydin?" sorusuna da "Evet," şeklinde cevap verdi.

"YAZAN KİŞİ DEĞİLİM AMA YAZILANLARI SİSTEME ATAN KISIMDAYIM"

Başkan, Cansu Akyıldırım'ın daha önceki konuşmalarını okuyarak, sisteme veri girişi ve yetkileri hakkında açıklama istedi. Akyıldırım, "Böyle bir konuşmadan haberim yok. Ben yazan kişi değilim, yazılanı sisteme atan kısmındayım, yetkim yok," şeklinde konuştu.

Mahkeme Başkanı, "Peki, o zaman neden konuşmalarda 'Epikrizleri değiştirelim, Cansu’yla iletişim kuralım' diyorlar?" sorusunu yöneltti. Akyıldırım bu soruya, "Formatı atarlarsa sisteme atarım ama değiştirme yetkim yok. Ben o dönemde Birinci Hastanesindeydim. Böyle bir konuşmadan haberim yok," yanıtını vererek, herhangi bir usulsüzlükte doğrudan rol almadığını ve sadece kendisine verilen bilgileri sisteme girdiğini belirtti.

Mahkeme Başkanı'nın, ilaç satışları hakkında sorduğu sorular üzerine Akyıldırım, 2023'ün sonlarına doğru yaşanan bir olayı anlattı.

Akyıldırım, "Sabah Fırat Sarı beni aradı ve Hasan Basri’nin beni işe bırakacağını söyledi. Daha sonra üçümüz bir araya geldik. Bu görüşmede Fırat Sarı, Hasan Basri'ye ‘Yaptın mı gerçekten?' diye sordu. Hasan Basri ve Hakan Doğukan Taşçı’nın ilaçları sattıklarını söyledi," dedi. Ayrıca, bu iddiaları kendisinin gözlemlemediğini, sadece konuşmalardan haberdar olduğunu belirtti. 

"KOPYALA YAPIŞTIR İŞLEMLERİ YAPIYORDUM, SAVUNAMAM"

Cansu Akyıldırım’a epikriz raporları ve ilaç satışı iddiaları ile ilgili sorular yöneltildi. Sümeyye Nur Arslan'ın "Sende var mı örnek?" sorusuna Akyıldırım'ın, "3. basamak, hiçbiri doğru değil, o adamın yanına gidemem hatta ben bu epikrizlerin hiçbirini savunamam," şeklinde verdiği cevap gündeme geldi. 

Mahkeme Başkanı, Akyıldırım'a bu ifadelerini hatırlatarak, "Ne diyorsun?" diye sordu. Akyıldırım, "Denetim dosyası ile alakalı gördüğüm eksiklikleri Fırat Bey ile paylaştım. Bu epikrizlerin hiçbirini savunayım dediğimde, gördüğüm eksiklikler bunlardı. Sisteme kopyala-yapıştır işlemleri yapıyordum," cevabını verdi, bu durumun sistemdeki bir sorumluluk eksikliğinden kaynaklandığını öne sürdü. 

Mahkeme Başkanı'nın, "Fırat Sarı’yı ne zamandan beri tanıyorsun?" sorusu üzerine Akyıldırım, "2019’dan beri tanıyorum. Reyap’ta beraber çalıştık," dedi. 

"FIRAT SARI İLE 3 YIL İLİŞKİM OLDU"

Mahkeme Başkanı, Akyıldırım’a Fırat Sarı ile olan ilişkisini sordu. Akyıldırım, "Evet, vardı. 3 yıldır ilişkim vardı. 2021-2023 yılları arasında," dedi. Mahkeme Başkanı'nın "Ne zaman tanıştınız?" sorusuna ise, "2019’da tanıştık," yanıtını verdi. 

"ARAMIZDA HUSUMET YOKTU, YA ONLAR YA BEN DEDİM"

Akyıldırım’ın avukatı, sanığa iş arkadaşları Hasan Basri Gök, Hakan Doğukan Taşçı ve Hüseyin Günerhan ile husumeti olup olmadığını sordu. Akyıldırım, "Sevmem ama saygı duyarım. Tam husumet diyemeyiz ama birbirimizden hoşlanmayız," şeklinde yanıt verdi. İşten çıkarmalarla ilgili yönetime tavsiyede bulunup bulunmadığı sorulduğunda ise, "Evet, Hakan Doğukan Taşçı ve Hüseyin Günerhan için yönetime söylemiştim. 'Ya onlar ya da ben' dedim," dedi. 

Volkan Karataş’ın avukatı, Akyıldırım’a vefat eden Kadan bebekle ilgili müdahaleyi sordu. Akyıldırım, "Dursun Bey geldiğinde ben bebeğe oksijen veriyordum, diğer kısmı Dursun Bey yaptı," açıklamasını yaptı. 

TRG’nin danışmanlık sözleşmesi hakkında bilgi sahibi olup olmadığı sorulduğunda, Akyıldırım "Bilmiyorum," diyerek bu konuda bilgi sahibi olmadığını belirtti. Ayrıca, hastanenin yenidoğan ünitesinin doluluk oranı sorulduğunda, "Hastane yoğun bakımında 32 yatak vardı, 10 çocuk vardı, dolu değildi," şeklinde bir yanıt verdi. 

"HIZLI VE ATİK İNSANLARI SEVERİM"

Cansu Akyıldırım’a, hemşire Hakan Doğukan Taşçı’nın işten çıkarılmasını istemesiyle ilgili soru soruldu. Akyıldırım, "Bazıları iş hayatında atik insan sever, ben de atik insan severim," diyerek, işyerinde hızlı ve etkili çalışan insanları tercih ettiğini belirtti. 

"SUÇLAMALARI VE DOLANDIRICILIĞI KABUL ETMİYORUM"

Akyıldırım'ın ardından sanık hemşire Çağla Durmuş'un savunmasına geçildi. Mahkeme Başkanı, ilk olarak Durmuş’a, "Savunmanı yapacak mısın?" diye sordu. Durmuş, "Yapacağım efendim," dedi ve savunmasına başladı. "Herhangi bir örgüte üye değilim, ortada örgüt var mı bilmiyorum. Böyle bir şey olduğunu düşünmüyorum. 13 yıldır hiçbir hatayı ihmal etmedim. Suçlamaları kabul etmiyorum, dolandırıcılığı da kabul etmiyorum. Hastane maaşıyla geçinen bir insanım, bir sürü borcum var. Dolandırmış olsam çok daha fazlası olurdu," şeklinde konuştu. 

"'ARTIK BIRAKTIM, ÖLÜYOR MU NE YAPIYORSA' DEMİŞSİN"

Mahkeme Başkanı, Durmuş’a ölüme ilişkin suçlamaları sordu. Durmuş, "Kabul etmiyorum," diye yanıtladı. Ancak, kolluk ifadesindeki "Artık bıraktım, ölüyor mu ne yapıyorsa" şeklindeki sözlerinin hatırlatılması üzerine, "Hastayı ihmal edecek şekilde bırakmak değil, serzenişte bulunuyorum," dedi. Ayrıca, malzeme eksikliğinden dolayı gergin olduğunu ve hastane içerisinde malzeme temininde sıkıntı yaşadıklarını belirtti. 

Mahkeme Başkanı, Durmuş’a özel hastanelere hasta gönderdiği belirtilen ambulans şoförü Gıyasettin Mert Dermir hakkında bir konuşmayı sordu. Durmuş, "Burada işletme mantığından bahsediyorum," dedi. Gıyasettin Mert Dermir’i, hastaları transfer eden bir ambulans şoförü olarak tanıdığını ve "Doktor beye hastayı sunup, kabul edilirse ayarlamayı yapıyorduk," şeklinde açıklama yaptı. 

Mahkeme Başkanı, Gıyasettin’in nasıl hasta transferi yapabildiği sorusuna, "Ben sadece hasta transferi yaptığını biliyorum," diye cevap verdi. Gıyasettin’in 112 çalışanı olduğunu belirten Mahkeme Başkanı, "Ben hâkimim, avukatlık yapamam, hukuki danışmanlık veremem. Gıyasettin 112 çalışanıyken bu hasta transferini nasıl yapabiliyordu?" diye sordu. Durmuş, "Bilmiyorum," yanıtını verdi.

Hakim, Durmuş'un daha önceki bir ifadesinde geçen "Bakalım bir şey yakalayacaklar" sözü üzerine, "Neyi kastediyorsun?" diye sordu. Durmuş, "Eksikliklerden bahsediyorum, çünkü vardı," yanıtını verdi. 

Mahkeme Başkanı'nın "Ne anlamda eksiklikler?" sorusuna ise Durmuş, "Dosyalama işlemleri hakkında," cevabını verdi.

HAVVANUR BEBEK SORULDU

Sibel Karakoç’un bebeği Havvanur’un ölümüne ilişkin detaylar gündeme geldi. İddianameye göre, Yalova’dan Bağcılar’a sevk edilen Karakoç’un bebeği Havvanur, yoğun bakımda solunum yoluna gıda kaçması sonucu hayatını kaybetti. Hemşire Çağla Durmuş’a, bebeğin kötüleşmesiyle ilgili ne yaptığı soruldu. 

Çağla Durmuş, "Karakoç bebek kötüleştiğinde hemşire beni çağırdı. Entübe ettik. Hastanın müdahalesine başlıyoruz, bu sırada İlker Gönen ve Dursun Bey’e haber veriyoruz. Dursun Bey damar yolu da açıyor ama hasta dönmedi. Aileye bilgi verildi. Aile zaten il dışındaydı. Epikriz raporunu Mehmet yazdı," şeklinde cevap verdi. 

Mahkeme Başkanı, Mehmet’in hangi hastanede çalıştığını sordu. Durmuş, "TRG Hospital," yanıtını verdi. Ardından, "Doktor olarak kim vardı?" sorusu üzerine Durmuş, "Dursun Bey vardı ama o an lavaboda mıydı bilmiyorum," şeklinde açıklama yaptı. 

FIRAT SARI İLE İLGİLİ KORKUNÇ İTİRAF

Çağla Durmuş, Fırat Sarı’nın hastaların dosyalarında değişiklik yapmalarını istediğini açıkladı. Mahkeme Başkanı, Fırat Sarı’nın dosyada nasıl bir değişiklik yapılmasını istediğini sorunca, Durmuş, "Fırat Sarı hastayı entübe göster derdi," şeklinde cevap verdi. 

Mahkeme Başkanı, "Olması gereken ne?" diye sorarak, durumun doğruluğunu sorguladı. Durmuş, "Hasta neyse onu göstermek," diyerek, yapılması gerekenin hastanın gerçek durumunun doğru bir şekilde yansıtılması olduğunu ifade etti. 

Mahkeme Başkanı, Fırat Sarı’nın amacının ne olduğunu sorduğunda ise Durmuş, "Daha fazla kazanç," dedi.

ÇAĞLA DURMUŞ'TAN İLKER GÖNEN İTİRAFI

Hemşire Çağla Durmuş’un ifadeleri mahkeme salonunda dikkat çekti. Üye Hakim, bebek hayatını kaybettikten sonra neden doğrudan İlker Gönen’i aradığını sorunca, Durmuş, "İlker Gönen, Doktor Dursun’dan daha bilgili," şeklinde cevap verdi. 

Hakim, "Bebeğin durumundan daha mı haberdardı?" sorusuna, Durmuş "Tabii ki," diyerek, İlker Gönen’in bebeklerin sağlık durumu hakkında daha fazla bilgiye sahip olduğunu belirtti. Bunun üzerine Üye Hakim, "O zaman siz sürekli İlker Bey’e bebeklerin durumunu iletir miydiniz?" sorusunu yöneltti. Durmuş, "Evet, genel olarak," yanıtını verdi.

Çağla Durmuş'un avukatı söz alarak, "Burada idari hiyerarşi işlediği için bir örgüt olduğunu düşünmüyorum" dedi. 

ARA ÖNCESİ GERGİNLİK

Duruşmaya verilen ara sırasında mahkeme salonunda gergin anlar yaşandı. Kendilerini avukat olarak tanıtan bir anne ve baba, salonda bağırarak Doktor Dursun Eryılmaz’a, "Sen de yargılanacaksın" diyerek, bebeklerini öldürdüğü suçlamasında bulundu. 

"BEBEĞİN AKCİĞERLERİ KANIYORDU"

Davanın aradan sonra devamında, hemşire Damla Atak, Kaya Bebek’in ölümüne dair savunma yaptı. Mahkeme Başkanı, Atak’a Kaya Bebek’in doğumuna kim girdiğini sordu. Atak, "Bebeğin doğumuna kendim girdim. Anestezi doktoru ile birlikte doğumdan sonra hep beraber yenidoğan yoğun bakıma çıktık. Bebeğin durumu zaten kötüydü. Doktor hastaneden ayrıldı, 500 gramlık bebek hastanedeydi. Bebeğin akciğerleri kanıyordu, başhekime yazdım. Sabah Ali Bey, başhekim olarak yoğun bakıma geldi ve yapılacakları sordu. Bunun ardından yapılması gerekenlerin yapıldığını söyledim ama bizi o süreçte yönlendiren bir doktor yoktu," şeklinde açıklama yaptı. Ayrıca, "Daha sonra klinikte Oktay Bey vardı, onu getirdi. Ancak Oktay Bey yenidoğanla ilişkili bir doktor değildi, yoğun bakıma bakması gerekmiyordu," diyerek, eksik ve hatalı müdahale olduğunu söyledi. 

"BEBEĞİN DOĞUM DOKTORUNUN SADECE ADINI BİLİYORUM"

Bebeğin gelişini ve doğum doktorunu soran Mahkeme Başkanı'na Atak, "Aslında bize gelen anneydi. Anne getirildi. Annenin Esencan Hastanesi’nde bekletildiğini, daha sonra Güney Hastanesi’nde yer bulunduğunu biliyorum ama yenidoğan yoğun bakımı ile ilgili görüşme yapıldı mı bilmiyorum," şeklinde yanıt verdi. Ayrıca, "Bebeğin doğum doktoru Songül Hanım, ama soyadını bilmiyorum," dedi. 

KAYA BEBEK ÖLDÜĞÜ GECE HASTANEDE DEĞİLDİM"

Kaya Bebek’in ölümüne ilişkin sorular sorulduğunda ise Atak, "Gece sorumlusu olarak çalışıyordum. Batuhan Çetin de gece sorumlusuydu. O gece shift olarak Batuhan’ı bıraktığım için Kaya Bebek’in ölümünden sorumlu tutuluyorum. Evet, Batuhan hemşire yardımcısı ama bana gece sorumlusu olarak tanıttılar," açıklamasını yaptı. "Bebeğin kalp atımında bir sıkıntı yoktu. Savcılık ifadesinde bana 'Bebeğin kötü olduğunu bilerek Batuhan’a neden bıraktın?' diye sordular. Evet, Batuhan’ı bıraktım ve eve gittim ama bebeğin acil bir durumu söz konusu değildi. 500 gramlık bir bebekten bahsederken, meslektaşlarım bilir ki genel durumu kötü olarak bildirilir. Ancak o an için acil bir durum yoktu," şeklinde savunma yaptı. 

"BEBEK YİNE EKS OLACAKTI"

Kaya Bebek’in ölümüne dair vicdani sorumluluğuna da değinen Atak, "Ben de orada olsaydım, sorun değişmeyecekti. Yine bebek eks olacaktı, yine ihmalden sorumlu tutulacaktım. Beni arasa gider miydim? Vicdanen giderdim. Haberim olmadığı halde bebek Kaya’nın ölümünden sorumlu tutuluyorum, kabul etmiyorum," diyerek, suçlamaları kabul etmedi.

YOĞUN BAKIM KAMERALARI ÇIKARILMIŞ

Mahkeme Başkanı'nın "Sabah 08.00'de ne oldu?" sorusuna Atak, "Saat 08.00'de gittim, bebek alanda değildi. Gittiğimde bebeğin öldüğünü söylediler. Daha sonra denetimciler geldi ve dosyayı istedi," şeklinde yanıt verdi. 

Mahkeme Başkanı'nın yoğun bakım bölgesindeki kamera kayıtlarına ilişkin sorusuna Atak, "Bu kameraların çıkarıldığını biliyorum ama başhekime hesap soramam. Kameraları çıkardıklarını biliyorum ama bebek Kaya’dan önce mi yoksa sonra mıydı, hatırlamıyorum," ifadelerini kullandı. 

Atak, Batuhan Çetin'in kendisini bebekle ilgili arayıp aramadığına dair soruya ise, "Hayır, aramadı. Savcı, bebek ölümünün bana kalacağını söyledi ama beni aramadı ki. Evim Güney Hastanesi’ne 10 dakika mesafede. Gece saat 4’te kalkıp gittiğim hastalar oldu," şeklinde cevap verdi.

 

İKİNCİ DURUŞMADA ÇARPICI İFADELER

Yenidoğan Çetesi davasının ikinci günü çarpıcı itiraflara sahne oldu.

Sanıklardan hemşire Hasan Basri Gök savunma yaptı.

Tapelere yansıyan sözleri için “Çirkin bir cümle. Bebeğin sürekli kalbi durup geri getiriliyordu, o yüzden böyle konuştum” dedi.

Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nde ifade veren Gök, çetenin karanlık yüzünü anlattı.

“Sağlam bebeğin sevki mümkün değil. Çok uzun süre bekletildiği için akciğerleri de kötüleşiyordu. Entübe edip gönderiliyordu.” diyen Gök, “Serdar Yüksel, bebek sevki yapıp karşılığında para alıyordu. Fırat Sarı parayı yollamamı söyledi, yolladım. SGK'dan fazla para alıyorlardı. Bunun için yatışlar uzatılıyordu.” itirafında bulundu.

Gök, “Epikrize yardım ettiği için bütün hemşirelere para veriliyordu. Kimse hayrına bir şey yapmıyordu.” diye konuştu.

"O SÖZ KURTLAR VADİSİ REPLİĞİYDİ"

Duruşmada bir Kurtar Vadisi diyaloğu da yaşandı.

Hemşire Deniz Korkmaz’a, “Devleti soymak milleti soymaktan şereflidir.” cümlesini kurduğu hatırlatılınca, repliği Kurtlar Vadisi dizisinden aldığını söyledi.

“Hastane hastaları satılan bir eşya gibi görüp sadece para almak için kullanıyordu.” diyen Korkmaz, “Bu zihniyette olan insanların bunları yapması kaçınılmazdı. Hastaların yoğun bakım süreçlerinde malzemeden tasarruf etmeye çalışıyorlardı. Bu insanları ben CİMER'e şikayet ettim.” şeklinde konuştu.

İLAÇ BİRİKTİRME İTİRAFI

Hemşire Hüseyin Günerhan da davada çarpıcı bir itirafta bulundu.

Örgüt iddiasını reddedip, suçsuz olduğunu savunan Günerhan, “Biz artan doz ilaçları ödemenin karşılamadığı hastalar için yabancı hastalar için biriktiriyoruz.” dedi.

Reyap Hastanesi’nde çalıştığı dönemde Fırat Sarı ile tanıştığını iddia eden Günerhan, “Ağabeyim de Reyap Acil’de çalışıyordu. Reyap’ta nöbet tutarak çalışmaya başladım. Burada kimseyi korumak için konuşmayacağım, doğruları söyleyeceğim.” dedi.

13 SANIĞIN İFADESİ ALINDI

Üçüncü duruşma saat 21.00 sıralarında sona erdi.

13 sanık ifadesi tamamlandı geriye ise 34 sanık kaldı.

4. Duruşma yarın saat 9.30’da başlayacak.

Sıradaki Haber İçin Sürükleyin