Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul'da Muhtarlar Buluşması Programında açıklamalarda bulundu.
Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyle:
81 ildeki muhtarlarımızın tamamına samimi hizmetleri için teşekkür ediyorum, onlara da buradan selam ve sevgilerimi gönderiyorum. 31 Mart yerel seçimlerinde belediyelerle birlikte muhtarlıklarımızda değişim yaşandı. Bir kısmı güven tazelerken bir kısmı bayrağı yeni kardeşlerimize devretti. Görevi devreden muhtar kardeşlerime ülkem ve milletim adına teşekkür ediyor, yeni seçilen kardeşlerime de Mevla'dan üstün başarılar diliyorum.
"ASLOLAN SONUÇTUR"
Sizlerle yaptığımız toplantıların ülkemizin en köklü kurumlarından olan muhtarlık kurumuna yönelik bakış açısını değiştirdiğini, bürokrasi, siyaset ve yerel yönetimlerde çok farklı hava estirdiğini biliyoruz. Bu hava dalga dalga yayıldı, kamu kurumların kapıları sizlere tüm Türkiye'de açıldı. Sizinle yakın muhabbetimizin elbette başka sonuçları da oldu. Muhtar deyince burun kıvıranlar toplantılarımız sayesinde geç de olsa yaptığınız işlerin gerçeğini anlamaya başladı. Bizim için aslolan sonuçtur. Elitist zihniyetin muhtarlarımızla vücut bulan halk iradesine karşı diz çökmesi şüphesiz kazanımdır.
"MİLLETİN TEVECCÜHÜ"
Muhtarlar aynı zamanda demokrasi binamızın temel yapı taşlarındandır. Yerel düzeyde vatandaşın gündelik hayatına dokunan mesainiz ile huzurun, barışın, sosyal dayanışmanın, milli birlik ve bütünlüğün teminatısınız. Ülkemizde birileri halen anlamasa da milletin teveccühüne mazhar olmak dünyada ulaşabilecek en şerefli payelerden biridir. İster muhtar, ister belediye başkanı, ister milletvekili isterse Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı olsun bu durum değişmez.
'MUHTAR BİLE OLAMAZ' MANŞETİ ATTILAR
Köyünün ve mahallesinin sorunlarına çözüm arayışında yerel yönetimler dahil bütün kurumlarımızın kapısı muhtarlarımıza açıktır ve öyle olmalıdır. Ne dediler benim için 'muhtar bile olamaz'. Bu manşetleri attılar. E ne oldu? Eski Türkiye'nin tekrar hortlatılmasına izin veremeyiz. Bakınız bu fakir eski Türkiye'yi iliklerine kadar yaşamış, adaletsizlik, hukuksuzluk, ayrımcılığı bizzat tecrübe etmiş kardeşinizdir. Halkın seçtiklerine tepeden bakan bürokratik oligarşiyi gördüm. Elitist, seçkinci, halka rağmen halkçılık yapan jakoben zihniyeti gördüm. Millete hizmetkârlık yerine efendilik taslayanların ülkemize nasıl büyük zararlar verdiğini gördüm. 'Aman konforum bozulmasın, başım ağrımasın' yaklaşımların kalkınma ve refah hamlelerimizi nasıl tökezlettiğini gördüm.
"50 BİN MASUM İNSAN TÜM DÜNYANIN GÖZLERİ ÖNÜNDE KATLEDİLDİ"
Bölgemizdeki gelişmeleri bizimle birlikte sizler de yakından takip ediyoruz. Komşumuz Suriye'de 1 milyon insanın hayatına malolan ihtilafa henüz çözüm bulunmadı. Ukrayna-Rusya arasında savaş 4. yılına yaklaşıyor. Irak halen terör belasıyla mücadele ediyor. Son 1 yıldır Gazze'de süren, geçen ay Lübnan'a sıçrayan katliamları anlatmakla artık kelimeler çaresiz kalıyor.
"AVRUPA, ABD, BMGK ADETA OYUNCAK OLMUŞ DURUMDA"
50 bin masum insan tüm dünyanın gözleri önünde katledildi. 100 bini aşkın yaralı var. Gazze'de 2 milyon, Lübnan'da 1 milyondan fazla insan yıllardır yaşadığı toprakları terk etmek zorunda bırakıldı. Netanyahu denilen gözü dönmüş caninin elinde Avrupa, ABD, BMGK adeta oyuncak olmuş durumda. Bir tanesi çıkıp 'bu alçaklık' diyemedi. Kadın hakları kuruluşların gıkı dahi çıkmadı. Gezi olaylarında 1 ay boyunca Taksim'de kamp kuranların hiçbirini Filistin ve Lübnan'da göremedik. Sustular, korktular, İsrail'i desteklemek üzere savunageldikleri tüm değerlerini ayakların altında ezdiler.
İsrail hükümetini alkışlamak dışında hiçbir şey yapmadılar. 50 bin masumun katilinin sorumlusu elbette İsrail'in hukuk tanımaz işgal güçleridir. Son 1 senedir İsrail hükümetine koşulsuz destek verenler, silah ve mühimmat gönderenler bu katliama alenen ortaktırlar. Gazzeli, Batı Şerialı, Lübnanlı çocukların ahı siyonistler kadar onlara kol kanat gerenlerin de peşini bırakmayacaklardır. Bu gerçeği korkusuzca tüm dünyada haykıran tek devlet Türkiye'dir.
"ZALİMİN HASMIYIZ, MAZLUMUN HAMİSİYİZ"
Bu asil milletin şerefli bir evladı ve Türkiye Cumhurbaşkanı olarak şunu büyük bir gururla ifade etmek isterim, zulmü alkışlamadık, zalime asla boyun eğmedik. Birilerinin keyfi için kardeşlerimize sırtımızı dönmedik. İslam aleminde ve dünyada öne atılan daima biz olduk. Filistin halkına, Gazzeli çocuklara insanlık ve kardeşlik vazifemizi hakkıyla yerine getirmeye çalıştık. Türkiye olarak zalimin hasmıyız, mazlumun hamisiyiz.
Soykırım şebekesine karşı yürüttükleri haysiyet ve özgürlük mücadelesinde Filistin halkının tüm imkanlarıyla yanındayız. Şehadetleriyle destanlaşan Filistin direnişinin önderlerini, mensuplarını Gazze topraklarını mubarek kanlarıyla sunanları bugün bir kez daha tazimle selamlıyorum. İsmail Haniye kardeşimden sonra Hamas Lideri Yahya Sinvar'a da Allah'tan rahmet diliyorum. Filistin'in tüm şehitlerini, tüm şehitlerimizi rahmetle yadediyorum.
"İÇ POLİTİKA, DIŞ POLİTİKA DİYE BİR AYRIM MÜMKÜN DEĞİLDİR"
Bu kırılma anında Türkiye'yi tarihin doğru tarafında tutmanın gayretindeyiz. Bizim temel politikamız ülkemizin bekasını korumak, 85 milyonun huzur, esenlik ve güvenliğini en üst düzeyde temin etmektir. Vatanımıza kast eden kim olursa olsun gözünün yaşına bakmayız. Ne 782 bin kilometre kare vatan toprakları üzerinde ne de misakı milli coğrafyası üzerinde ameliyat yapılmasına müsaade etmeyiz. İsrail yayılmacılığına dikkat çektikçe ana muhalefetin başını çektiği kimi çevreler bizi olayları abartmakla itham ediyor.
Haritalara bakmak yerine bunun iç politikayla ilgili olduğunu söylemekten utanmıyorlar. İsrailli yetkililer susarken onlar adına konuşan, canhıraş şekilde İsrail'i savunan mankurtlaşmış zihniyetle karşı karşıyayız. Mesele Türkiye olunca iç politika, dış politika diye bir ayrım mümkün değildir. Muhalefetin rahatlığı, umursamazlığı, gevşekliği bizi alakadar olmaz. Onlar affınıza sığınarak söylüyorum rakı masalarında geyik muhabbeti çevirirken biz bölgedeki ateşi söndürmenin mücadelesini veriyoruz. Biz bölgedeki tehlikelerde ülkemizi nasıl uzakta tutarız diye bunun hesabını yapıyoruz.
TÜRK MİLLETİ VURGUSU
Bekamızı sağlamak için yalnız savunma sanayimizi değil milletimiz ve millet bağımızı daha da güçlendirmenin çabasındayız. Biz hiçbir zaman farklı etnik kimlikleri, inançları, siyasi görüşleri, kültürel aidiyetleri çatışma veya ayrılık unsuru olarak görmedik. 85 milyonun tamamını Türk milletinin ayrılmaz parçası olarak gördük.
Bekamızı sağlamak için yalnız savunma sanayimizi değil milletimiz ve millet bağımızı daha da güçlendirmenin çabasındayız. Biz hiçbir zaman farklı etnik kimlikleri, inançları, siyasi görüşleri, kültürel aidiyetleri çatışma veya ayrılık unsuru olarak görmedik. 85 milyonun tamamını Türk milletinin ayrılmaz parçası olarak gördük.
"MÜŞTEREKLERİ BÜYÜTELİM"
Bu topraklarda bir arada barış içinde, kardeşçe yaşama irademizin ve milli mutabakatımızın timsali olan İstiklal Marşımızın etrafında 85 milyonu buluşturmak, aynı ortak idealler etrafında kenetlemek için 22 yıldı mücadele halindeyiz. Bugün de ayrılıkları değil müşterekleri büyütelim diyoruz. Tüm siyasi partilerimizi kardeşlik seferberliğimize katkı sunmaya davet ediyoruz.
Mesele karanlığa yumruk sallamak değil Türkiye'nin aydınlık geleceği için fener olabilmektir. Çözüm önerileri konusunda hepimiz aynı düşünmek zorunda değiliz ama meseleleri konuşmak için aynı zeminde buluşmak zorundayız. Kuru hamaset yapmanın da öfke diline sarılmanın da doğmamış çocuğa don biçmenin muhalefet dahil kimseye faydası dokunmaz. Attığımız adımlarda muhalefet de bizim kadar Cumhur İttifakı kadar istekli olmalı, bu çabalara samimiyetle sahip çıkmalı, yapıcı katkılarda bulunmalıdır.
Siz muhtarlardan da Türkiye Yüzyılı mücadelemize güçlü destek vermenizi istiyoruz. Rabbim yâr ve yardımcınız olsun diyorum.