Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe'de İdareciler Günü Programı'nda yaptığı konuşmada valilere seslendi.
Erdoğan, "Her birinizden makamlarınıza sıkışıp kalmamanızı gönüllerinizi, telefonlarınızı kapınızı vatandaşlara açık tutmanızı rica ediyorum" ifadelerini kullandı.
Erdoğan'ın açıklamaları şu şekilde:
"DEVLET ANLAYIŞIMIZIN ÖZNESİ İNSANDIR"
Devlet ortak hedefler etrafında kenetlenen milletlilerin akıl ve iradesinin tecessüm ettiği bir teşkilattır. Türk devlet geleneği binlerce yıllık bir aklın birikimin ürünüdür. Bizim devlet tasarrufumuz hiçbir zaman maddeye dayalı anlayış üzerine inşa edilmedi.
Bizim devlet anlayışımızın öznesi insandır. İşte bu yüzden insanlık ittifakı diyoruz. Bu yüzden mazlumların derdine derman olmaya çalışıyoruz. Mülki idaremiz işte bu geleneğin bir devamıdır.
"DEVLETİN DİNİ ADALETTİR"
Valilik makamı devletin milletle birleştiği yegane noktadır. Bizler biliyoruz ki devletin dini adalettir. Valilik milletin derdine derman olma makamadır. Valilik devletin halka uzanan elidir. Vicdan ve merhamet mevkiidir.
Sizler halkımızın gönlünde yer bulan onların talep ve ihtiyaçlarını merkeze taşıyan köprüler konumundasınız. Daima ulaşılabilir, çözüm odaklı ve samimi bir yaklaşım sergilemek valilik makamının temel ilklerindendir. Milletin hayır duası devletin en güçlü hazinesidir. Milletin bedduasını alan ne bu dünyada ne de ahirette iflah olur. Ülkemizin tamamında iyiliği kardeşliği ve adaleti hakim kılmak istiyorsak işe önce şehirlerimizden başlamamız gerekiyor.
Bu noktada mülki idari amirlerimize çok önemli görevler düşüyor. Valilerimizden öncellikli beklentilerimiz devletimizin kendilerine olan emaneti imkan ve kaynakları şehirlerin faydasına olacak biçimde kullanmalarıdır. Sizlerden görev yetki ve sorumluluk alanlarınızda bulunan işleri hızlı etkin ve verimli şekilde ifa etmenizi bekliyoruz. Yetim öksüz ve kimsesizler başta olmak üzere devletin şefkatine ihtiyaç duyan tüm kesimlerin yanında olmanızı istiyoruz.
Mülki idare amirliği sabah 8 akşam 6 arasında yapılacak bir görev değildir. Sizin vatandaşla hemhal hemdert ve hemdem olmanız da beklenir. Her birinizden makam odalarınıza sıkışıp kalmamınız kapılarınızı da gönlünüzü de vatandaşa açık tutmanızı özellikle istiyorum.
Vatandaşa eşit muamele etmeniz vazgeçilmez yaşam tarzımız olmalıdır. Ne tek parti faşist zihniyetinin ne de hafızalarımızda derin yaralar açan 28 şubat dönemi uygulamalarının günümüz Türkiye'sinde yeri yoktur. Biz bu makamlarda olduğumuz sürece kimse o kötü günleri geri getiremeyecektir.
Bir diğer husus şudur. Mülki idareler amirlerimizin yerel yönetimler üniversiteler ve sivil toplum ve özel sektörle uyum içerisinde çalışmasını bekliyoruz. Eğitim ve gençlik projelerini hayata geçirerek sosyal yardım faaliyetlerini aksatmayarak şehirlerinize yeni ufuklar açmak sizin görevinizdir. Biz deprem başta olmak üzere doğal afet riskiyle yaşayan bir ülkeyiz.
En son 6 Şubat'ta yara aldık, yıkıldık. Kriz ve afet yönetimin ne kadar mühim olduğunu orada çok net biçimde gördük. Bir daha aynı durumla karşılaşmamak için her türlü tedbiri alıyoruz. Bu süreç bize aynı zamanda hızlı karar alabilen çok boyutlu düşünebilen idarecilerin değerini de gösterdi.
Bir adım atmadan önce Merkezden talimat bekleyen gönüllere giremeyen kimi yöneticiler devletimizin çabalarını da gölge düşürdü. Siz valililerimize hayati vazifeler düştüğünü bugün de hatırlatmak istiyorum. Ayrıca siz valilerimizden rehberlik teftiş ve denetim faaliyetlerinin yerine getirilmesine dair genelgemizin gereklerini yakından takip ve koordine etmenize de bekliyorum.
"SURİYE'DE YENİ DÖNEME GİRİLDİ"
Bölgemizde çok önemli gelişmelerin yaşandığı bir süreçten geçiyoruz. 911 kilometrelik sınırımızın olduğu Suriye'de meydana gelen hadiselere bizi her açıdan ilgilendiriyor. 13 yıl süren katliamın sona ermesiyle birlikte yeni döneme girilmiştir.
Azgın ve zorba bir azınlığın mazlum çoğunluğa karşı uyguladığı baskının kanlı ve kirli yüzü ortaya çıkmıştır. Gün geçmiyor ki bir şehirden bir toplu mezar çıkmasın. İnsanlık adına gerçekten utanç verici haberle karşılaşıyoruz. İnsani kayıpları bir tarafa bakıyorum. 13 yıllık katliama politikasının bu ülkeye verdiği zarar 500 milyar doları aşıyor. Suriye'ye ziyaret eden ekiplerimiz de sahadaki tablonun tahmin edilenden çok daha kötü olduğunu ifade ediyor.
Yeniden inşa gerekiyor. Ekonomik kalkınma projeleri tarım ve sanayinin canlandırılması gibi uzun stratejiler bu sürecin olmazsa olmazıdır. Uluslararası toplumun bu sürece daha fazla katkı sağlaması mühimdir. Türkiye olarak biz de tüm planlarımızı bu gerçekler ekseninde yapıyoruz. Ana muhalefet partisi genel başkanının 'Esad gitti sığınmacılar da gitsin' ifadesi vicdansızlıktan öte kara cehalet örneğidir.
Savaşın ve zulmün pençesinden kaçan Suriyeli mazlumlara hamdolsun 13 yıl kol kanat geldik. Bir defa şunun bilinmesini isterim. Türkiye'nin en kritik seçiminde siyasi geleceğimizi riske atma pahasına sergilediğimiz duruşa kimsenin leke buluşturmasına müsaade etmeyiz."