Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, tv100'de ekrana gelen Talat Atilla ile Pazar Siyaseti programında Suriye'de Esad rejiminin yıkılmasına değerlendirdi.
"Tarih haklı çıktığımı yazacak" diye Davutoğlu, şu an Emevi Camii'nde namaz kılındığını söyledi. Davutoğlu, Türkiye'nin Suriye'deki Kürtleri kazanması gerektiğinin altını çizdi.
Davutoğlu, İran ile Türkiye'nin derhal görüşmesi gerektiğini belirterek, "mülteciler geri dönecek" dedi.
"Ortada bir başarı varsa başta Sayın Erdoğan ve bizim" diyen Davutoğlu, Türkiye'nin Halep'e vali görevlendirmesi gerektiğini iddia etti. Davutoğlu, Hakan Fidan ve İbrahim Kalın'ı Erdoğan'a kendisinin önerdiğini söyledi.
Davutoğlu'nun açıklamalarından satır başları şöyle:
Ben nasıl İstanbul’a aşık isem Halep’e aşık olanlar, Şam’a aşık olanlar evlerine dönmek istiyor. Tabloyu bir kere doğru yere koymak lazım. Stratejik analiz yaparız ama bir insani boyutu var işin. Milyonlarca insan evlerinden edildi.
Bunların hepsi 2011’den beri Türkiye ile birlikte çalışmış. Hükümetimize tavsiyemiz şudur, Türkiye ile çalışmış herkesi Şam’a göndersin.
Esat dinlememesinin bedelini ödüyor. Dinleseydi şu anda halkı ile barışık Şam’da belki de Orta Doğu’ya örnek bir demokrasi kurabilirdi. Bizi dinlemedi.
Kim ne derse desin tarih gerçeği ortaya koyar bugün Şam’daki gerçek verilen en iyi cevaptır. Benim cevap vermeme gerek yok Suriye halkı cevap verdi.
İranlılar şunu yapmalılar. Türkiye Cumhuriyeti ile derhal görüşmeli ve oradaki rejim unsurlarının sisteme barışçıl şekilde entegre edilmesine katkı sağlamalı İranlılar.
MÜLTECİLER VATANLARINA DÖNECEKLER
Mülteciler vatanlarına dönecekler. Bugün burada dışlanan Suriyeliler, Türkçe öğrenerek ülkelerine dönecekler. Ve inanıyorum ki Türkiye-Suriye ilişkileri için güçlü bir adım olacak.
Şu anda Türkiye’nin moral üstünlüğü var. Türkiye ağır bedeller ödedi ama şu anda tam da Türkiye’nin Suriye konusunda söylediklerinin dikkate alınacağı vakit. Mültecilerin dönüşü gerçekleşecek.
MAKAMIMI VERDİM, KELLEMİ DE VERİRDİM
(Erdoğan ile ilişkiler ve istifası...): Askeri bir darbe olsa direnirdim. Ancak kime direnecektim? Kardeş gibi gördüğüm Erdoğan’a mı direnecektim? Devlet ve millet önemlidir. Ben makamımı verdim, gerekirse kellemi verirdim. Ben direnseydim, Erdoğan ile Sezer arasındaki gerilim yaşanırdı. Ne olacak diye düşündüm. Birincisi devlet kurumları çatışacaktı, ikincisi partide bölünme yaşanacaktı ve AK Parti’ye oy veren kitleler bölünecekti. Sonra bozulmalar gördüğüm için 2 yıl boyunca Sayın Erdoğan'a mektuplar yazdım , gittim kendisine anlattım. Ancak bunlar geride kaldı.
Ben Sayın Erdoğan ile görüşürken, babamın vefat haberini aldım. Ancak odadan bile çıkmadım. Çünkü devlet hukuku bunu gerektirir.