Avukat Sıdkı Zilan, 8 yıldır tutuklu bulunan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ile görüştü.
Rudaw’a konuşan Avukat Sıdkı Zilan, Demirtaş’ın "yeni çözüm sürecinde ne devletin ne de AKP'nin kendisiyle doğrudan görüşme yapmadığını dile getirdiğini" aktardı.
Zilan, "Demirtaş’ın barış sürecinde rol almaya hazır olduğunu" söyledi ve "Demirtaş süreci desteklemeye hazır. Kürt sorununu müzakere etmek için serbest bırakılması gerektiğini ve cezaevinde bu sürece katılamayacağı mesajı iletmek istediği izlenimi edindim." ifadesini kullandı.
Zilan, Demirtaş'ın sürece dahil olabilmesi için önce serbest bırakılması gerektiğine inandığını Demirtaş'ın bu konuyu cezaevi kapısı dışında konuşmak istediğini sözlerine ekledi.
METİNER'DEN SERT TEPKİ: AKILSIZLIK
AK Parti eski milletvekili Mehmet Metiner ise sosyal medya üzerinden isim vermeden Demirtaş'ı eleştirdi ve "Nerden bakarsanız bakın Edirne’deki zat siyasi akıldan yoksun sözler ederek İmralı ve Kandil hattının dışında üçüncü bir aktör olduğu algısını oluşturmaya çalışarak aslında sözünün gücünü kırıyor." dedi.
İşte Metiner'in yaptığı o paylaşım...
İmralı’daki henüz konuşmamışken Edirne’dekinin ön almaya çalışması, siyasi akıldan yoksunluğun ifadesi. “Beni serbest bırakırlarsa ancak konuşurum!” demesi, hem kendisine hem sözlerine ne kadar önem biçtiğinin ifadesi.
Edirne’deki anlaşılan İmralı’yla beraber kendisinin de aktör olarak alınması gerektiğine inanıyor. Kendini Öcalan’ın dengi görmenin ifadesi.
Öcalan bile kendisi için böyle bir şart ileri sürmemişken Edirne’dekinin bu şartı ileri sürmesi pek nir manidar.
Öcalan konuştuğunda Öcalan’dan farklı bir şey söyleyemeyeceğine göre kendini bu kadar merkeze yerleştirmesi eminim ki İmralı’yı da Kandil’i de fena halde rahatsız eder. Öcalan diyelim ki silah bırakma çağrısında bulundu. Edirne’deki tersini mi söyleyecek?
Tersini diyecekse niçin salıverilsin? Salıverilme şartını bu çağrıya bağlaması siyaseten ne büyük bir akılsızlıktır? Öcalan’ı dinlemeyen Kandil’in kendisini dinleyeceğine mi inanıyor? Yoksa Kandil’e söz geçirecek kudrette bir siyasi aktör olarak mı görüyor kendisini?
Süreç başlayacaksa süreç adına kendisiyle konuşulacak kişi kendisi midir ki kendisini bu denli merkeze oturtup ön almaya çalışıyor? Nerden bakarsanız bakın Edirne’deki zat siyasi akıldan yoksun sözler ederek İmralı ve Kandil hattının dışında üçüncü bir aktör olduğu algısını oluşturmaya çalışarak aslında sözünün gücünü kırıyor.
Halbuki Öcalan’ın konuşmasını bekleyip onun arkasında hizalandığını gösterse çok daha sözünü anlamlı hale getirebilirdi, sürecin işleyişine de katkı sağlayabilirdi. Umarım avukatlar aracılığıyla adına söylenen sözleri etmemiş olsun. Etmişse şayet gücünü göstersin. “Ben ancak Kandil’e çağrı yaparsam bu iş biter!” diyebiliyorsa Öcalan’ı beklemesin, çıkıp rol oynasın. O zaman şart ileri sürmenin bir anlamı olur.
Ne yani Öcalan daha önce iki kez içerdeyken silah bırakma çağrısında bulunmakla hata mı etti? Ben o hataya düşmem mi, beni devletin kullanmasına izin vermem mi demek istiyor Edirne’deki zat? Ne kadar siyasi akıldan yoksun sözler.
Çözüme katkı sunması beklenen birinden hele de henüz Öcalan konuşmamışken öne atılıp böyle sözleri duymak, niçin sorunun çözülmediğinin de kanıtlarından biri işte! Umarım o sözler kendisine ait değildir. Şayet kendisine aitse kendini konumlandırdığı pozisyon sadece çözüm adına değil siyaseten de felaket. Çünkü siyasetin ve çözümün dili değil bu dil.