-Rudaw: Türkiye de dahil mi?
Ömer Öcalan: Elbette.
-Rudaw: Öcalan bir görüşmesinde özgürlük kadar güvenliğin de önemli olduğunu söylüyor. Belki görüşmenizde bundan bahsettiniz. Bu bir şifre mi? Bunu konuştunuz mu?
Ömer Öcalan: Son zamanlarda bu medyada konuşuldu. Bizimle bu konu konuşulmadı. Öcalan çözüm için şunu söylemişti; ben yakalandığımda çözüm için hizmete hazır olduğumu söylemiştim. Uçakta da söylemiştim, 2000'de de söylemiştim. Ama bazıları bunu tersine çevirdi, Öcalan kendini kurtarmak için bu sözleri söylüyor dediler. Ama şimdi 2024 ve hala bu mesele var. Bu mesele 2000'de çözülmeliydi ama maalesef hala çözülmedi. Ortadoğu için de ilginç şeyler söyledi. Türkiye kendini çözüm için hazırlamazsa, gelecekte Suriye, Irak, İran ve uluslararası güçlerin birçok planı var dedi. Buralarda devlet ilan edilmesi ihtimali de var.
-Rudaw: Yani Kürtler devlet mi ilan edecek?
Ömer Öcalan: Yani bu söylendi. Kürt meselesini söylemedi ama kendiliğinden anlaşılıyor Maşallah. Her şeyi tek tek açıklamama gerek yok. Bu da büyük bir savaşın başlangıcı olabilir. Bu yüzden çözümün temeli tartışıldı. 23 Ekim'de konuştuk. Bu görüşmenin üzerinden 3 ay geçti. Ama çok moralliydi, enerjikti. Güçlüydü, motivasyonu çok yüksekti.
-Rudaw: İlk önce siz İmralı'ya gittiniz ama sonra Pervin Buldan ve Sırrı Süreyya Önder gitti, siz yoktunuz, neden sizin adınız bu heyette yok?
Ömer Öcalan: Biz aile adına Öcalan'la görüştük. Sırrı Süreyya Önder ve Pervin Buldan büyük bir tecrübeye sahipler. 2013 ve 2015'te de o heyette yer almışlardı. Bu şekilde kabul edilmiş. Bize düşen görev, bu heyetin duruşunu güçlendirmek, Öcalan'ın çözüm için elini güçlendirmektir. Devletin de bu noktada kullandığı dili biraz revize etmesi, düzeltmesi gerekiyor. Çünkü güven bu şekilde oluşmaz. Diğer yandan biz aileyiz, bir şekilde bu işin içindeyiz.
-Rudaw: Şimdiye kadar sadece Selahattin Demirtaş bu sürece bir isim koydu. Başka kimse sürece bir isim vermedi. Ne hükümet, ne devlet ne de DEM Parti. Siz Ömer Öcalan olarak bu sürece bir isim koyacak olursanız, hangi ismi seçersiniz?
Ömer Öcalan: Efendim ben bu sürece bir isim vermiyorum. Burası Ortadoğu. Ortadoğu'da da Kürdistan'ın yeri farklı. Yarın siyasetin nasıl yürütüleceğini bilemiyoruz. Ama Kürtlerin elinde birçok alternatif de olmalı. Şimdi ben toplum içinde de dolaşıyorum. Urfa'da, Diyarbakır'da, İstanbul'da, birçok şehirde birçok görüşmem de var. Burada güven meselesinde sorun var. Çünkü birçok kez kırılma yaşandı. Bu yüzden bir isim koyamayız. Elbette Kürtler heyecanlı. Bu meselenin barışçıl bir şekilde çözüme kavuşmasını istiyorlar ama bazı şeyler gözle görülür değil. Netlik yok. Devletin dili, cumhurbaşkanının kullandığı dil, hükümetin ve iktidarın kullandığı dil olumlu bir dil değil. Çünkü şimdi herkes kendi açısından değerlendiriyor, analiz ediyor, tedbirler alıyor. Devlet de örgüt de DEM Parti de Kürtler de. Süreç diyebilmemiz için, daha çok zamana ihtiyaç var.
-Rudaw: Devlet Öcalan'ın silah bırakma çağrısı yapmasını istiyor. Öcalan 1993'ten beri birkaç kez ateşkes ilan etti. Bu sefer görüşmenizde, silahlı mücadele döneminin bittiğini, o dönemin sona erdiğini söyledi mi?
Ömer Öcalan: 23 Ekim'de, yaklaşık bir saat 40 dakika konuştuk. Bu görüşme kayıt altına da alınmış olabilir. Öcalan silahlardan bahsetmedi. Kendi hareketinden bahsetmedi. Sadece “bir şey söylemiyorum” dedi. “Şu anda ne söylersem yanlış anlaşılacak” dedi.
-Rudaw: Eğer Öcalan bir çağrı yaparsa, PKK ya da Kandil'in Öcalan'ın çağrısına uyacağına inanıyor musunuz?
Ömer Öcalan: Bu çok önemli bir soru. Cevabı bende olmayabilir. Ama takip ettiğim kadarıyla, medyada takip ettiğim kadarıyla birçok KCK yetkilisi, PKK yöneticisi şimdiye kadar bu sürece ve Öcalan'la görüşmeye destek verdiler. Hatta olumsuz bir şey söylediklerini duymadım. Ama şu da var; bir şeyden sonuç almak istiyorsanız onun temelini hazırlamanız lazım. Ciddi ve samimi bir çözüm olursa her şey çözülür. 40-50 yıl önce silah alıp silahlı mücadeleye başlayan insanlar, bir şeylerin neticesinde bunu yaptılar. Şimdiye kadar on binlerce insan yaşamını yitirdi. Kürt savaşçıları, devletin polisleri ve askerleri, siviller de arada hayatlarını kaybetti. Temelin hazırlanması gerekiyor. Büyük bir ciddiyetle, güvenle herkesin heybesini boşaltması gerekiyor. Bu olayların bir daha yaşanmaması için bu gerekli. Bu mesele çözülmezse bugün PKK'dır, KCK'drr, yarın başka bir şeyin ortaya çıkma ihtimali var. Bu yüzden gerçek bir çözüm gerekiyor.