İstanbul-Beyoğlu’nda 1995’ten bu yana toplanan Cumartesi Anneleri 1000 kez Galatasaray Meydanı’nda gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sordu ve faillerin yargılanması çağrısında bulundu.
Meydandaki polis bariyerleri 25 Ağustos 2018’den sonra ilk kez 1000. haftada kaldırıldı.
AK Parti Grup Başkanvekili Özlem Zengin TBMM'de Cumartesi Anneleri’nin 1000. hafta eylemine izin verileceğini açıklamıştı. . Zengin, “Bizim için Cumartesi Anneleri’nin hassasiyetleri, acıları önemli ama bu acılardan yola çıkarak bir farklı yöne yönelmesine de, bunun suiistimal edilmesine de müsaade etmemek gerekiyor. Bize düşen hukuken de yapılması gerekenlerin takibidir” demişti.
Cumartesi Annelerinin eylemine Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanları Tuncer Bakırhan ve Tülay Hatimoğulları, milletvekilleri Musa Piroğlu, Mithat Sancar, Pervin Buldan, CHP İl Başkanı Özgür Çevik, Uluslararası Af Örgütü yöneticileri, çok sayıda hak savunucusu da katıldı.
Yüzlerce kişinin katıldığı 1000. hafta açıklamasında şunlara yer verildi:
"1000. KEZ DERİN ACIYLA BİR ARAYA GELİYORUZ"
Bugün burada, 1000. kez aynı derin acı ve aynı ısrarla bir araya geliyoruz. 1000 hafta… Yani 7000 gün, 229 ay… Yani arayışla geçen bir ömür… Biz Cumartesi Anneleri/ İnsanlarıyız. Anneyiz, babayız, eşiz, kardeşiz, evladız, yeğeniz, torunuz. Yani sizler gibiyiz. Ama aslında bir farkımız var sizden. Bizim kalbimizde aynı derin yara sızlıyor; sevdiklerimizin mezarlarına bile sahip olamamanın tarifsiz acısı. Devletin güvenlik güçleri tarafından gözaltına alınan sevdiklerimizden bir daha haber alamadık. Ya aylar, uzun yıllar sonra “kimliği meçhul kişi” olarak gizlice gömüldükleri kimsesizler mezarlığında ağır işkence izleri taşıyan bedenlerine ulaştık ya da hiçbir iz bulamadık. Onlardan geriye sadece isimleri ve kucaklarımızdaki fotoğrafları kaldı.
"SEVDİKLERİMİZİN AKIBETİNİ BİLMEK İSTİYORUZ"
Kucağımızda fotoğraflarını taşıdığımız sevdiklerimize bir bakın. Onlar da sizin gibiydiler. İşçilerdi, esnaflardı, taksicilerdi, çiftçilerdi, doktorlardı, eczacılardı, hemşirelerdi, gardiyanlardı, avukatlardı, gazetecilerdi, öğretmenlerdi, mühendislerdi, iş insanlarıydı, ilköğretim, lise ve üniversite öğrencileriydi, siyasetçilerdi, sendikacılardı. Onlar bizim en sevdiğimizdi… 1000 haftadır, hiç dinmeyen bir ağrıyla ve aynı zamanda hiç bitmeyen bir umutla Galatasaray Meydanı’nda bir araya geliyoruz: Devletin alıp götürdüğü sevdiklerimizi istiyoruz! Akıbetlerini bilmek istiyoruz.
"1000 HAFTADIR SORUYORUZ"
1000 haftadır, soruyoruz: Kayıplarımız nerede? 1000 haftadır, soruyoruz: Sevdiklerimizi kaybedenler, bu insanlığa karşı suçun fail ve sorumluları neden cezasızlıkla korunuyor? 1000 haftadır haykırıyoruz: Unutmuyoruz, unutmuyoruz, asla unutmayacağız. 1000 haftadır haykırıyoruz: Vazgeçmiyoruz, vazgeçmiyoruz, asla vazgeçmeyeceğiz. 27 Mayıs 1995’ten beri, her hafta saat 12:00’de Galatasaray Meydanı’nda toplandık. Galatasaray bizim ve kayıplarımızın sesi oldu. Kimi zaman engellendik, kimi zaman yasaklandık. Şiddetle, zorla dağıtıldık kimi zaman. Gözaltına alındık, yargılandık. Ama ısrarımızdan bir an için bile olsa vazgeçmedik. Nasıl vazgeçelim; onlar bizim gözbebeğimizdi.
"KAYIPLARIMIZI İSTİYORUZ"
Gözaltında kaybedilen sevdiklerimize dokunamıyoruz ama her cumartesi onların resimlerini gururla taşıyoruz. Mezarlarına çiçek koyamıyoruz, ama her cumartesi onlar için Galatasaray Meydanı’na bir karanfil bırakıyoruz. Bu gelenek kuşaktan kuşağa aktarılarak sürüp gidecek. Galatasaray Meydanı’na bakan her göz, o meydandaki her taş, devletin bu büyük utancının ve Cumartesi Anneleri’nin direncinin tanığıdır!
"KARANFİLLERİMİZİ GERÇEK MEZARLARA BIRAKMAK İSTİYORUZ"
1000. haftamızda kamuoyunun karşısına tek bir taleple çıkıyoruz; kayıplarımızı istiyoruz. Karanfillerimizi Galatasaray’a değil, sevdiklerimizin gerçek mezarlarına bırakmak istiyoruz. Doğdukları, yaşadıkları topraklarda bir izleri, bir mekanları olsun istiyoruz. 1000. haftamızda bir kez daha ilan ediyoruz: Sevdiklerimizi bulana kadar onları aramaktan vazgeçmiyoruz, vazgeçmiyoruz, vazgeçmiyoruz.