Devlet Bahçeli'ye yakın isim erken seçim için tarih verdi! Şartlar mecbur kılıyor

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin başlattığı 'Terörsüz Türkiye' sürecinden sonra yaptığı açıklamalarla dikkat çeken Ülkücü kökenli gazeteci Mümtazer Türköne katıldığı bir Youtube canlı yayınında erken seçim için tarih verdi. Süreçle ilgili Bahçeli ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın duruşlarını karşılaştıran Türköne şartların erken seçimi zorladığını iddia etti.

Google Haberlere Abone ol
Medyatava Özel Devlet Bahçeli'ye yakın isim erken seçim için tarih verdi! Şartlar mecbur kılıyor

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin başlattığı Terörsüz Türkiye süreci, PKK terör örgütü lideri Abdullah Öcalan'a yaptığı çağrı ve örgütün 'ateşkes' ilan etmesi ve DEM Parti'nin İmralı heyetinin son olarak Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı ziyaret etmesi ile yeni bir evreye geçti.

Bahçeli'nin başlattığı süreçle ilgili ilk günden itibaren atılacak adımlar konusunda bir adım önde açıklamalar yapan, Bahçeli'nin, cezaevinden çıkması için açıklamalar yaptığı, “ülkücü davaya emek vermiş” biri olarak tanımladığı ve öğrencilik yıllarından beri tanıdığını söylediği gazeteci Mümtazer Türköne katıldığı bir Youtube yayınında erken seçim iddiasında bulundu.


Türköne, Bahçeli için "Onun ruh dünyasında kendi varlığını Türkiye'nin tarihsel olarak kalıcı bir sorunun çözümü ile özdeşleştirmek gibi bir kararlılığı var. bu da çözüm süreci. Ben Devlet beyin her şeyi gözden çıkarabileceğini öngörüyorum. Geri adım atması, taviz vermesi, vazgeçmesi mümkün değil." dedi.

"Erdoğan Erdoğanlığını yapacak. Bahçeli de devlet adamlığını yapacak. O devlet adamlığı içinde erken seçim bir mecburiyetse bunu yapar. İçinde bulunduğumuz nesnel şartların seçimi mecbur kıldığını söylüyorum." diyen Türköne şunları söyledi:

Ekonomiyi muhafaza edemeyen, güçlü bir ekonomiyi yaşatamayan bir iktidarı hiç kimse ayakta tutamaz.
Vatandaş bir hafta önce 10 liraya aldığını bir hafta sonra 12 liraya alıyor. Daha sonra 15 liraya alıyor. Elindeki gelir aynı. Bunu günbegün hissediyor. Ve bu iktidarın değişmesi durumunda refahının düzeleceğine yönelik bir inanca giderek varıyor. Ve iktidarı değiştiriyor.

Bu değişim talebini iktidar 'Hayır ben iktidarda kalacağım ve seni daha da fakirleştireceğim' diye dayatması ve sürdürmesi imkansız bir şey. Bunun örneği de yok.

 ERKEN SEÇİM NE ZAMAN?

Türköne'ye "Baharda mı erken seçim olacak?" sorusu yöneltildi. Türköne bu soruya şöyle yanıt verdi:

Ben Kasım ayı gibi tahmin ediyorum. Haziran ve temmuz gibi erken seçim mecburiyetinin ekonomi için, uluslararası ilişkiler için, Türkiye'nin kendi iç dengeleri için, çözüm süreci için, hukuka dönüş için erken seçimin bir mecburiyet olduğunun algılanması, anlaşılması ve bunun yerleşmesi için zamana ihtiyaç var. İktidar bunun çabuklaştırıyor. 19 Mart operasyonu zamanı öne çekti.

2002'de Bahçeli partisinin ve kendisinin çıkarlarına aykırı olduğu halde Türkiye'yi seçime götürdü. Bahçeli'yi biraz da tanıdığım için böyle düşünüyorum. Mizacını, karakterini, hangi mevzulara nasıl yaklaştığını biliyorum.

Bahçeli herhangi bir siyasi sorun çözmüyor, devlet sorununu çözüyor. Ve devlet adamı misyonu ile hareket ediyor. Erken seçim kararı dahil olmak üzere birçok konuda Devlet beyin öncelediği çözüm süreci için her şeyi gözden çıkartabileceğini düşünüyorum.

Mümtazer Türköne bugünkü köşe yazısında da şu ifadeleri kullandı:

Vakit de, aktörler de, dinamikler de ve hepsinin toplamı olan istikamet de Sarayın aleyhinde. Nitekim zaman hükmünü icra ediyor ve siyaset tarafların iradelerini, yapıp ettiklerini aşarak Türkiye’yi yeni bir başlangıca, dolayısıyla iktidar değişikliğine zorluyor.
Soru son derece basit: İktidar kendi kurduğu statükoyu değiştirebilir mi?
Değiştirebilirse ömrünü uzatabilir.
Statüko dediğimiz, yerleşik çıkar düzeni. Bu düzen bir kere kurulduktan sonra kuranların boyunu aşar. İsteseler de bu statükoyu yıkıp yerine yenisini inşa edemezler. Zaten iktidar değişimini zorlayan, statükonun ömrünü tamamlamasıdır.
Mevcut statüko zamanın ruhuna aykırı.
Sadece biz değil bütün dünya, kritik bir kavşakta döneceği istikameti tayin etmeye çalışıyor. Yeni bir gökyüzünün altında yepyeni bir yeryüzü şekilleniyor.
Türkiye sağa sola ve geriye savrulmalardan kurtulup önüne bakmalı. Engebeli, tehlikeli bu yolda karşımıza çıkan fırsatlar bir daha ele geçmeyebilir.
Bütün bunları en iyi görecek, takdir edecek ve gereğini yapacak kişi olarak Erdoğan’ın realizmine güvenebileceğimizi düşünüyorum.
İki seçeneği var: görevi halefine devretmek üzere seçim kararı almak. İkincisi değişime direnmek.
Siyaset mümkün olanın sanatıdır. İkincisinin mümkün olmadığını Erdoğan görüyor olmalı.
Türkiye’nin tam çeyrek yüzyılına damgasını vurmuş Erdoğan dönemi sona eriyor. Mümkün olanları en yalın haliyle kavrayan bir politik lider, bu durumda şık bir finale hazırlanır. Bırakacağı siyasi mirasın sağını solunu düzeltir. Geride kalanlara tutunacakları sağlam kulplar bırakır.
Nesnel şartlar başka bir seçenek bırakmıyor. İş Erdoğan’ın ferasetine ve basiretine kalıyor.
“Ne kadar hukuk, o kadar ekmek.”
Bu söz, iktidarın çözemeyeceği en temel paradoks. Ekmek, hukuk olmadan olmuyor. Hukuk ise otokrasinin dayanaklarını ortadan kaldırıyor. Böylece iktidarın çıkarları ile halkı doyuracak ekmek arasında amansız bir çelişki çözümsüz ağır bir yüke dönüşüyor.
Ekmek için hukuk üzerinde yükselen yeni bir statüko ve bunu kuracak ve hukuka dayanarak var olacak yeni dalga bir iktidar gerekiyor.

Kaynak: Medyatava Haber Merkezi
Sıradaki Haber İçin Sürükleyin