MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, TBMM’de DEM Partililerle tokalaşmasının ardından terör örgütü PKK elebaşı Abdullah Öcalan için “DEM Parti Grup Toplantısı'nda konuşsun" çağrısında bulunmuştu. Bahçeli’nin çağrısının ardından geçtiğimiz günlerde 43 ay sonra yeğeni ile görüşen Öcalan’dan “Çatışma ve şiddet zemininden hukuki ve siyasi zemine çekecek teorik ve pratik güce sahibim” açıklaması gelmişti. Öcalan’ın mesajının ardından Bahçeli dün, "Türk ile Kürtlerin birbirini sevmesi farzdır. Kürtleri sevmeyen bir Türk varsa Türk değildir. Türkleri sevmeyen bir Kürt varsa Kürt değildir." demişti. Bahçeli'nin sözlerine DEM Parti'den yanıt geldi.
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Ezilenlerin Sosyalist Partisi'nin 4. Olağan Genel Kongresi'nde konuştu.
Bakırhan'ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
SAVAŞ LÜBNAN'A, SURİYE'YE, İRAN'A SIÇRADI
Dünyada ciddi bir belirsizlik var. Kapitalist sistem kendisini artık devam ettiremiyor. Ciddi bir kriz içerisindedir. Bu krizi örtmek için başta Ortadoğu'da olmak üzere savaşlarla kendilerini ayakta tutmaya çalışıyorlar. İsrail'in Filistin karşısındaki katliamlarını hep beraber malesef canlı yayınlarda izlemek durumunda kaldı. Savaş Lübnan'a, Suriye'ye, İran'a da sıçradı.
KÜRT MESELESİ 42 BAŞBAKAN GÖRDÜ
Türkiye'de de kimi tartışmalar oluyor. AKP ve MHP Genel Başkanı ve yöneticileri her gün çağrılar yapıp duruyorlar. Bu çağrıların en önemli nedeni buradaki birliğimizdir. Birçok neden sayabiliriz ama kısaca hepsinin toplamının çözülmeyen Kürt sorunu olduğunu ve Kürt sorununun artık yürütülemeyecek bir hale geldiğini belirtmek istiyorum. Bu kriz ve kaostan çıkışın en önemli yolu Kürt meselesinin demokratik yollarla çözülmesidir. Kürt meselesi bugüne kadar 42 başbakan, 13 cumhurbaşkanı gördü. En önemlisi de 3 trilyon doların heba edilmesine neden olan bir sorun haline geldi. Artık bu ülkenin ekonomisini, yaşamını zehirleyen bu anlayışı bir kenara bırakarak bu sorunu demokratik yollarla, diyalogla çözülmesi sağlanmalıdır.
HER İKİ HALK KAZANDIKÇA TÜRKİYE KAZANIR
Biz de Kürtlerin ve Türklerin birbirini sevmesinin farz olduğunu söylüyoruz, buna inanıyoruz. Biz de Kürt ve Türklerin tarihsel işbirliklerinin halka kazandırdıklarına şahitlik yaptık. Şimdi bu ilişkilerin demokratik bir anlayışa kavuşması gerektiğini belirtmek istiyoruz. Kürtlere tanınacak her hakkın Türklerin kaybı olacağı endişesinden artık kurtulmamız gerekiyor. Her iki halk kazandıkça Türkiye kazanır. Biz barışı ve çözümü kimseden beklemiyoruz. Barışı da çözümü de getirecek olan bu salondaki birlikteliğimizdir. Dolayısıyla önümüzdeki günlerde bu meseleyi siyasal ikballeri için araçsallaştıranlara karşı barışı toplumsallaştırma gibi büyük bir görev önümüzde duruyor.
Geçen gün Sayın Öcalan ile milletvekilimiz Ömer Öcalan bir görüşme gerçekleştirdiler. Sayın Öcalan hukuki zemin oluşursa çözüm için her türlü rolü üstleneceğini belirtmişti. Biz de iktidara diyoruz ki bu meselenin baş müzakerecisi Sayın Öcalan'dır. Açın İmralı'nın kapılarını Sayın Öcalan'ın düşünceleri halkla buluşsun. Çok sıkıntılı bir süreçteyiz. Kendimize inanıyoruz, güveniyoruz.
DEM PARTİ'DEN BİLDİRİ
Bahçeli'nin 'Öcalan' çağrısının yankısı sürerken DEM Parti geçtiğimiz hafta yaptığı PM toplantısının sonuç bildirgesini açıkladı. Bildirgede, ''Barışın ve çözümün sahici bir seçenek haline gelebilmesi için Abdullah Öcalan’a yönelik tecrit kaldırılmalı'' çağrısı yapıldı.
Sonuç bildirgesinde şu ifadelere yer verildi:
Yeni yasama dönemiyle birlikte MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin açıklamalarıyla başlayan tartışmalar, partimiz ve kamuoyu tarafından yakından takip edilmektedir. Bu tartışmaları Kürt sorunu başta olmak üzere siyasal, iktisadi ve toplumsal sorunların müzakere ve diyalog zemininde ele alınması açısından önemli görüyoruz.
-Bununla birlikte, uyguladığı politikalarla toplumu nefessiz bırakan iktidarın, halkların en büyük özlemi olan barışı araçsallaştırmasının kimseye kazandırmadığını da geçmiş dönem deneyimlerinden hatırlıyoruz. Kürt halkının kazanımlarını tasfiye etme girişimine, ekonomik çöküşe ve toplumsal çürümeye karşı halkların tepkisini dindirme amacıyla siyasi iklimin geçici ve taktik bir adımla yumuşatılması, mevcut sorunların çözümüne katkı sağlamayacaktır. Bu politikanın iktidarın umduğu sonuçları vermesi de mümkün değildir.
-Yıllardır büyük bedeller ödeyerek her koşulda savaş karşıtı cepheyi büyütme ve barış talebini toplumsallaştırma mücadelesi veren partimiz, normalleşme söylemlerinin halklarımıza karşı mevcut sorunların perdelenmesi amacıyla kullanılmasına izin vermeyecektir.
"ÇÖZÜM TARTIŞMALARININ YENİDEN GÜNDEME GELMESİ OLUMLU"
-Çözüm tartışmalarının yeniden gündeme gelmesi olumludur; ancak geçmişteki 'teslim alma' söylemlerinin yeniden dillendirilmesinin siyasal, tarihsel ve toplumsal bir sorun olan Kürt sorunu ve Türkiye’nin sorunlarının çözümüne katkı sunmayacağı açıktır.
-Partimiz, toplumsal sorunların çözümü için tüm muhatap ve tarafları önemsemekle birlikte asıl çözümün, iktidardan bekleyerek değil Türkiye’nin tüm işçi, emekçi ve ezilen kesimleri ile halklarının katıldığı örgütlü bir sürecin inşa edilmesiyle mümkün olacağına inanmakta ve yıllardır bunun için mücadele etmektedir.
"KALICI BİR ÇÖZÜM İNŞA EDİLMELİ"
-DEM Parti olarak, adil, demokratik ve halkların eşitliğini esas alan bir çözümden yanayız; barışı, demokratik bir anayasayı, özgürlüğü ve demokratik cumhuriyeti savunuyoruz. Bu temelde, Türkiye’de bir çözüm olacaksa toplumun barış ve demokrasi talebi etrafında örgütlenmesi, tüm dinamikleriyle harekete geçmesi, sürece dahil olması ve inisiyatif alması elzemdir. Barış, yalnızca siyasi partiler ve taraflar arasında olmaz; toplumsal sahiplenme de gereklidir. Bu nedenle, halkların ortak iradesi ve mücadelesiyle kalıcı bir çözüm inşa edilmelidir.
"İLK VE EN ÖNEMLİ ÖCALAN'A YÖNELİK TECRİT KALDIRILMALI"
Barışın ve çözümün sahici bir seçenek haline gelebilmesi için ilk ve en önemli adımlardan biri, Sayın Abdullah Öcalan’a yönelik bir özel savaş hukuku pratiği olan tecridin kaldırılmasıdır. Öcalan’ın geçmiş çözüm süreçlerinin yürütülmesinde ve yönetilmesindeki kritik ve belirleyici rolü tartışmasızdır.
"ÖCALAN'LA YAPILAN SON GÖRÜŞME ÖNEMLİ ANCAK TECRİT DEVAM ETMEKTE"
-43 ay sonra mutlak iletişimsizliğin kırılarak Öcalan’la yapılan son görüşme önemli ve olumlu olmakla birlikte tecrit devam etmektedir. Kendisinin de 'Koşullar oluşursa bu süreci çatışma ve şiddet zemininden hukuki ve siyasi zemine çekecek teorik ve pratik güce sahibim' ifadesiyle belirttiği gibi, fiziki özgürlüğü öncelikli olmak üzere sağlık, güvenlik ve özgür çalışma koşullarının sağlanması bu belirleyici misyonunu yerine getirebilmesi ve toplumsal barışa gidecek yolun açılabilmesi için hayati önemdedir. Müzakere ve diyalog zemini ancak özgür ve eşit koşullar altında kurulursa sahici, kalıcı ve kapsayıcı olabilecektir.
"BARIŞ EN ACİL İHTİYAÇ"
-Barışın yalnızca Kürt halkının değil tüm Türkiye ve Ortadoğu halklarının en acil ihtiyacı olduğuna inanıyoruz. Türkiye’de sağlanacak onurlu bir barış, yüzyıllardır halkların birbirine kırdırıldığı, esasen bir savaş merkezi haline getirilen Ortadoğu’nun da barışı olacaktır. Kalıcı, adil ve onurlu bir barışı inşa etmenin zorlukları ve bu yolun kimi zaman çatışmalı süreçleri de içeren kesintili ve gelgitli doğası, dünya deneyimlerinden bilinmektedir.
-On yıllardır halkların eşit temelde ve barış içinde bir arada yaşaması için mücadele eden partimiz, bir arada yaşam koşullarının oluşturulması ve barış umudunun büyütülmesi için üzerine düşen sorumluluğu dün olduğu gibi bugün de kararlılıkla yerine getirecektir. Barışın kazanımları konusunda halkı bilgilendirmek, barışın gerekliliğini anlatmak ve demokratik bir cumhuriyet için mücadelenin zorunlu olduğunu göstermek öncelikli hedeflerimiz arasındadır. DEM Parti olarak, tüm halkların eşit, özgür ve onurlu bir yaşam sürebileceği bir gelecek için kararlılıkla mücadele etmeye devam ederken, Kürt sorununun adil ve demokratik çözümü ile özgürlük için tüm siyasi ve toplumsal kesimleri barış olanaklarını büyütmeye ve sahiplenmeye çağırıyoruz."