Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ankara'da Sebilürreşad Kültür ve Sanat Merkezi Açılış Programı'nda konuştu. Erdoğan, "Akif'in hayali olan Asım'ın Nesli'ni yaşatmak için mücadele etmeliyiz. Gençlerimizi internetteki bir takım platformların sanal dünyalarına hapsederek büyük medeniyet birikiminden mahrum bırakmak isteyenlere aradıkları fırsatı vermeyeceğiz. Çocuklarımızı inancından, kültüründen hatta cinsiyetinden kopararak sapkın akımların esiri yapma çabalarını mutlaka boşa çıkaracağız" diye konuştu.
Erdoğan'ın açıklamaları:
Bugün aynı zamanda İstiklal Marşımızın kabulünün 103. yıl dönümü. Milletimizin yüreğinden sökülüp gelen güçlü bir özgürlük iradesinin yazıya dökülmüş olan marşımızın şairi Mehmet Akif Ersoy'u rahmetle yad ediyoruz.
Uzun yıllar kendi haline terk edilen bu binayı yeniden kültür sanat hayatımıza kazandıran tüm Sebilürreşad ekibine teşekkür ediyorum. Ruhunu kaybetmiş bir milletin cesetten ibaret kalacağı anlayışı ile medeniyetimizin, tarihimizin köklerine gaye edinen her çabayı desteklemek boynumuzun borcudur. Hiçbir aksiyona girmeden, sadece oturduğu yerden yapılanları eleştirerek tarihe mal olmuş kimse göremezsiniz.
Sırat-ı Müstakim ve Sebilürreşad dergileri Osmanlı'nın son dönemlerinde yaşanan fikri arayışın mahsulüdür. Dönemin aydınları Osmanlıcılık, İslamcılık, Türkçülük ve Batıcılık akımları arasında bu arayışı sürdürmüşlerdir. Tüm hadiselere ve Milli Mücadele'ye şahitlik etmekle kalmayan dergi etkin bir rol de oynamıştır. Sebilürreşad sadece İstanbul'un değil, aynı zamanda Ankara'nın dergisidir.
Sevr Anlaşması imzalandığında Akif'in Kastamonu'da camide yaptığı konuşmanın yer aldığı sayı büyük ses getiriyor: Milletler topla, tüfekle, zıhlılarla, ordularla yıkılmaz, milletler ancak aralarındaki rabıtalar çözülerek, herkes kendi başının derdine, kendi menfaatini temin etmek sevdasına düştüğü zaman yıkılır. Bu tespitler harfi harfine geçerliliğini korumaktadır. Gazi Mustafa Kemal, manevi cephemizin kuvvetlenmesine Sebilürreşad'ın büyük hizmeti vardır diyerek teşekkür ediyor. İstiklal Marşımızın ilk yayını da derginin kapağında yer alıyor. Sebilürreşad'ın 2016'da yeniden yayın hayatına girmesini gecikmiş ama takdire şayan vefa örneği olarak değerlendiriyorum.
"ÇOCUKLARIMIZI SAPKIN AKIMLARDAN KORUYACAĞIZ"
Akif'in hayali olan Asım'ın Nesli'ni yaşatmak için mücadele etmeliyiz. Gençlerimizi internetteki bir takım platformların sanal dünyalarına hapsederek büyük medeniyet birikiminden mahrum bırakmak isteyenlere aradıkları fırsatı vermeyeceğiz. Çocuklarımızı inancından, kültüründen hatta cinsiyetinden kopararak sapkın akımların esiri yapma çabalarını mutlaka boşa çıkaracağız.
"MİLLETİN KUTSALINA DÜŞMANLARIN BORUSU ÖTMÜYOR"
İsrail'in Gazze'de uyguladığı zulmü bile insan hakları, demokrasi, özgürlük, güvenlik kavramları ile meşrulaştırmak için kullananlar bunlar (Batı) değil mi? Her şeyi yuttuğu halde doymayıp daha yok mu diyen, cehennemin aradıkları da bunlar olsa gerektir. Öyleyse bize düşen vazife tıpkı bir asır önce Sırat-ı Müstakim ve Sebilürreşad'ın yapılmaya çalışıldığı gibi kendi kavramlarımızı inşa etmektir. Bilmediğinin farkındaki tevazu ile öğrenmeye açık olabilir. Bilmediğini bilmeyen cehl-i mürekkebe hiçbir şey öğretemezsiniz.
Milletin kutsalına düşmanlığı aydınlık kılıfıyla topluma dayatanların borusu artık eskisi kadar ötmüyor. Bizim hayata geçirdiğimiz programların, inşa ettiğimiz eserlerin en büyük kazanımı budur. Artık hiç kimse bu ülkede karanlığı aydınlık diye pazarlayamayacak. Düşe kalka yürüttüğümüz bu mücadelede ümidi asla elden bırakmayacağız. Bu kutlu bayrağı dünyanın burcuna dikeceğiz.