CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK), saat 14.20’de, Genel Başkan Özür Özel başkanlığında toplandı. CHP Sözcüsü Deniz Yücel, MYK gündemine ilişkin basın toplantısı yaptı.
Milli Eğitim Bakanlığının yeni müfredat taslağını eleştiren Yücel, "'Türkiye Yüzyılı Maarif bilmem nesi' adıyla yapılmaya çalışılan müfredat değişikliğiyle Türk milli eğitim sistemi, bilimin ışığında laik, çağdaş eğitimden hızla uzaklaştırılıyor." ifadesini kullandı.
Yücel, bu taslağın sınav sistemiyle bağdaşmadığı görüşünü savunarak, okulun uyguladığı müfredatla sınavda sorulan soruların uyuşmadığını iddia etti.
Deniz Yücel, şöyle devam etti:
"Milli Eğitim Bakanlığı o kadar yozlaştı, yobazlaştı ve laçkalaştı ki ilkokul çağındaki bir kız çocuğunun okulda kayıtlı olduğu halde okula gelmeyişini, sadece sınav zamanlarında sakallı, cübbeli adamlarca okula getirilip özel odalarda sınavlara sokulduğu iddia ediliyor. Milli eğitim sistemimizi, küçücük yavrularımızın körpe zihinlerini ve geleceklerini kurban etmeyeceğiz."
İktidarın tarım politikalarına da değinen Yücel, uygulanan yanlışların tarım işçilerini ve çiftçilerini mağdur ettiğini öne sürdü.
Yücel, tarım sektöründe büyük bir öneme sahip olan devlet kurumlarının siyasi müdahalelerle, liyakatsiz atamalarla atıl konuma getirildiğini iddia ederek, "Sonuç, Toprak Mahsulleri Ofisi, Et ve Süt Kurumu, Tarım Kredi Kooperatifleri ve Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü gibi kurumlar olması gereken düzenleyici ve destekleyici etkiyi sağlayamıyor." değerlendirmesinde bulundu.
TÜİK'in nisan ayına ilişkin paylaştığı verilerin gerçeği yansıtmadığı görüşünü belirten Yücel,
İstanbul Ticaret Odası ile bu rakamların çeliştiğini öne sürdü.
Yücel, mevcut ekonomik gidişatın yarattığı olumsuzluklara rağmen Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının temmuz ayında asgari ücrete zam verilmeyeceğini açıkladığını aktararak, şunları söyledi:
"Nisan ayı açlık sınırı 17 bin 725 lira oldu, haberiniz var mı Sayın Vedat Işıkhan? 'Ekonomi bir denge işidir' diye canhıraş savunuyorsunuz, bir tarafta açlık sınırının altındaki asgari ücretli, bir tarafta neredeyse açlık sınırının yarısı kadar aylık alan emekli, bir tarafta da lüks ve şatafat içinde 1 değil 3 değil 5 makam aracı yetmeyince 6'ncıyı alan yöneticiler… Şimdi soruyoruz, bu tabloda 'denge' nerde? 4 ayda açlık sınırının altına düşen asgari ücrete yapılacak zam mı bozuyor dengeyi ya da en düşük emekli maaşının asgari ücret seviyesine çekilmesi mi? Asgari ücretteki erime görmezden gelinemez."
Yücel, Antalya'da yaşanan teleferik kazası soruşturması kapsamında tutuklanan Kepez Belediye Başkanı Mesut Kocagöz'ün bu ihmalin sorumlusu olmadığını öne sürerek, serbest kalması gerektiğini söyledi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın CHP Genel Başkanı Özgür Özel'i kabulüne de değinen Yücel, bu görüşmede Özel'in emekli maaşlarından asgari ücrete, Gezi tutuklularından tutuklu generallere, atanmayan öğretmenlere kadar önemli görülen sorunları paylaştığını kaydetti.
Yücel, şöyle devam etti:
"Genel Başkanımızın yaptığı bu ziyaret, hiç şüphesiz ülkemiz demokrasisinde önemli bir kilometre taşıdır. Diyalog kurulmayan, karşıt fikirlerin medeni bir şekilde konuşulup, tartışılmadığı siyaset anlayışı, hiçbir zaman olumlu bir sonuç vermemiştir. Bu diyalogsuzluğun ağır sonuçlarını ve bedellerini de, her zaman halkımız ve ülkemiz ödemiştir. Kamplaştıran, kutuplaştıran, zehirli bir dil kullanarak ötekileştiren, rakibine ağır eleştiriler yöneltmekten başka hiçbir şey yapmayan siyaset kurumu, sorunlara çözüm üretme noktasında halka hiçbir fayda sağlamaz."
CHP olarak deprem gerçeğini bu ülkenin beka sorunu olarak gördüklerini söyleyen Yücel, şunları kaydetti:
"Uzmanlarca beklenen 'büyük İstanbul depremi' şayet hükümet ve yerel yönetimler bir arada bir önlem alınmadan gerçekleştiği takdirde, milyonların öleceği, ekonominin çökeceği, sanayinin duracağı, tedarik zincirinin kopacağı büyük bir afete dönüşebilir. Bu konuda ivedi bir şekilde 'Afetle ve Depremle Mücadele Bakanlığı' kurulması Genel Başkanımız Sayın Özgür Özel tarafından Sayın Cumhurbaşkanı'na önerilmiştir. Bakanlığın ismi önemli değil. Biz, depreme dirençli kentler diyoruz. İsmi o mu olur, Depremle Mücadele Bakanlığı mı olur, Afetle Mücadele Bakanlığı mı, bir şekilde belirlenir. Böyle bir bakanlıkta, Meclis'te grubu bulunan her siyasi partiden bir bakan yardımcısı atanmasını ve bu önemli meseleye, hep birlikte siyasi çekişmeden uzak bir şekilde eğilinmesini önemsiyoruz."