Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, TBMM'de düzenlenen partisinin haftalık grup toplantısında konuştu.
Özel'in konuşmasından satırbaşları şöyle:
Bugün şehit ailesi annelerimiz var, CHP'ye katkı sağlayan isimler var. CHP ailesi büyümeye devam ediyor. Baba ocağının kapıları açık dedik, gelmek isteyen herkes için CHP'nin kapıları açık dedik. Büyümeye, güçlenmeye devam ediyoruz. Ankaralı iş insanı Adnan Beker'e hoş geldiniz diyorum. Ankara 2. Bölgemize daha da güç katacağına inanıyorum.
EDİP AKBAYRAM'I ANDI
Edip Akbayram yalnız şarkılarıyla iz bırakmadı; yaşantısıyla da bize örnek oldu. Kendi tabiriyle ezilenlerin melodik sesiydi. Herkesin 'Hoca Efendi' diye peşinden koştuğu zamanlarda FETÖ örgütünün verdiği ödülü reddeden sanatçılarımız, aydınlarımızdı. 'Türküler Yanmaz' albümünü Madımak faciasına adamıştı. 'İnanın çocuklar güzel günler göreceğiz, motorları maviliklere süreceğiz' dedi; Edip ağabey haklı çıktı ve Ankara'da da İstanbul'da da güzel günler görmedik mi?
Açılışta selamladım. Bugün ülkenin dört bir yanından gelen emekçi kadınlar aramızda. En başta şehit anneleri gaziler, eşleri engelli evladı olan anneler, çiftçi kadınlar, emekli kadınlar, kooperatifçi kadınlar, afetzede kadınlar salonumuzdalar ve her biri dertlerini, her bir hafta bu kürsüden dile getiren ve bu kürsüyü onların kürsüsü haline getiren Cumhuriyet Halk Partisi'yle tüm bir yıl gösterdikleri dayanışmayı 8 Mart'ın öncesindeki salı günü göstermek için buraya koştular, geldiler.
"İSTANBUL SÖZLEŞMESİ HAYATA GEÇECEK"
Kim haksızlığa uğruyorsa onun yanında, kadınların mücadelesinin yanında olacağız. Türkiye'de 100 kadından 38'i şu an işsiz. Bu kadınların emeğinin sömürüldüğünün en önemli kanıtı. Türkiye'de 2024 yılında 445 kadın cinayeti yaşandı. 2025'in ilk 2 ayında can kaybı 64'ü buldu. Türkiye'deki tüm kadınlara bir sözümüzü hatırlatalım; 100 yıl önce olduğu gibi bugün de kadınlar için Cumhuriyet Halk Partisi'dir. İktidar olduğumuzda hemen İstanbul Sözleşmesi'ni yürürlüğe koyacağız.
"BUNUN HESABI VERİLMEDEN BU ATEŞ SÖNMEZ"
Ülkedeki olumsuz gündemi yaratan biz değiliz. Pazar günü Bolu Kartalkaya'da yanan utanç otelinin önündeydik. Duamızı yaptık, mevlitler okundu. Ailesinden 8 kişiyi kaybeden dedenin acısını dinledik. Yakınlarını kaybeden teyzemizi dinledik. Unutmuyoruz, unutturmuyoruz, affetmeyeceğiz ve teker teker hesabını soracağız. Turizm Bakanı koltuğunda otursun. 10 gün içinde her şey ortaya çıkacak diyen İçişleri Bakanı koltuğunda otursun. Erdoğan'a şunu söylüyorum. Bu işin yandaşı olmaz, bunun hesabı verilmeden bu ateş sönmez.
MADIMAK KARARINA TEPKİ
İçerideki sanıklardan bir tanesinin 4 yıl önce AYM'ye yapmış olduğu bir başvuru kendisi açısından sonuç verdi. Bir anda bütün Madımak katilleri açısından sonuç verdi. Başvurusu şuydu. 2023'te başvurdu. Şubat 2025'te uygulamaya kondu. Anayasa Mahkemesi'nin Can Atalay Selahattin Demirtaş, Osman Kavala için verdiği kararları uygulamayanlar Anayasa Mahkemesi'nin Sivas katilleri için iyi halden yararlanabilirler terör örgütü üyesi değiller kararı üzerine aslında insanlığa karşı bir suç olduğu için zaman aşımı olmayacağı halde bazı sanıkları zaman aşımından yararlandıranlar. Bazılarını çok daha beter durumdaki insanlar koğuşlarında can çekişirken onlara kullandırtmadığı hakları Hayrettin Gül ve Ahmet Turan Kılıç için af yetkisi kullananlar bu sefer de bir AYM kararını araçsallaştırarak bu şubat ayı içinde 29 caniden 23'ünü serbest bıraktılar. 6 suçlunun da ilerleyen günlerde tahliye edilmesi bekleniyor. Ve Erdoğan zamanaşımı kararında mikrofon tutulduğunda şunu demişti. Milletimiz için hayırlı olsun. Sayın Erdoğan her zamanki gibi safını seçmiş. Biz de safımızı belli edelim.
Bir daha söyleyelim. Sayın Erdoğan görünen o ki Kartalkaya'da da, Madımak'ta da yakanlardan yana. Biz de yananlardan tarafız. Yananlardan tarafız. Bu büyük yürek yangınlarının bu büyük bir yürek yangınlarının emsal olmaz.
"TÜRKİYE'DE GERÇEK ENFLASYON YÜZDE 80'DİR"
Ramazan ayına Türkiye boynu bükük girmiştir. ENAG'ın hesapladığı enflasyon yüzde 80. TÜİK bunun yarısını açıklıyor. Kıymanın kilosunu soruyorum, kıymayı bırak kuyruk yağının kilosu 420 oldu diyor kasam. Market rafındaki 39 üründen 36'sına zam gelmiş. Ama TÜİK enflasyon yüzde 40 diyor. Eğitimi en büyük rant mekanizmasına çevirdiler. Geçen ay eğitim masrafları yüzde 10 artmış durumda. Enflasyon düşüyor diyorlar. Enflasyon düşmesi, fiyat düşmesi değildir. Türkiye'de gerçek enflasyon yüzde 80'dir. Salonlardan çıksın bir pazarlarda dolaşsın da görsün. Yüzde 80'in altında çıkıyorsa Erdoğan'dan özür dileyeceğim. Ramazan pidesinin kilosu 2 TL'yken şu an 80 TL pidenin kilosu.
GÜLLAÇ HESABI
Bir teyzem dedi ki güllaç hesabı yap. Teyzeme, Erdoğan'ın 2018'den beri 1 tepsi güllacın evdeki maliyeti 25 liraymış, bugünkü maliyeti yüzde bin 320 artışla 355 TL'ye çıktı. Bu hesabı Etimesgut'taki teyzem için yapıyorum. Bu, Erdoğan'ın güllaca, ekonomiye, millete maliyetidir.
"VATANDAŞLAR UCUZ ET KUYRUĞUNDA"
1974'te Ecevit, dünyaya kafa tuttu ve Kıbrıs Barış Harekatı'nı yaptı. Ülkeye ambargo kondu, tüp kuyruklarının hesabını Erdoğan, Ecevit'ten sordu. 2. Dünya Savaşı'na ülkeyi sokmayan ekmek karnesi dağıtan İsmet Paşa'dan da ekmek kuyruğunun hesabını sormuştun. Erzurum'da, Yozgat'ta, Van'da, Sakarya'da vatandaşlar ucuz et kuyruğuna giriyor Erdoğan. Bu vatandaş, elbet bir gün seçimde sandık kuyruğuna girecek ve hesabını soracaklar.
Bir yandan Halk TV davası görülüyor. Çok kıymetli Suat Toktaş Silivri'de bugün özgürlüğüne kavuşmasını umuyoruz. Serhan Asker'in, Kürşad Oğuz'un, Barış Pehlivan'ın, Seda Selek'in yanındayız. Suçları Ekrem başkanımızın uğradığı haksızlığa her seferinde 8000 kişi içinden çıka çıka aynı bilirkişinin çıkmasına bu bilir kişinin bu tesadüfü bu bilirkişiye sormak için haber yapmaya çalışan arkadaşlarımızı yargılıyorlar. Kuvvetli bir heyetle İstanbul'da yanlarındayız.
İSTANBUL BAROSU TEPKİSİ
İstanbul Barosu dünyanın en büyük barosuna seçimle alamadılar. 2. bir baro açılması için olmadık kanun çıkarttılar. Başaramadılar. Şimdi bir terör yaftası yapıştırarak kayyum atamaya çalışıyorlar. Baronun davası var. Oradayız. Bir yandan da hem gazetecileri hem her türlü doğru bilgiyi halka sansürsüz ulaştırmaya çalışanları baskı altına almak için şimdi de meclise bir siber güvenlik kanunu getirdiler. Grubumuzun önünde şunu ifade edelim. Cumhuriyet Halk Partisi bu çağda bir siber güvenlik kanunu olması gerektiğini hep söyledi.
Siber güvenlik kurumu olmasını söyledi. Ancak bu kurumun hukuk çerçevesinde denetlenebilir, şeffaf, herkese güven veren bir kurum olmasını istedik. Ama AK Parti'nin getirdiği taslakta Siber güvenlik Kurum başkanına bunu atama yetkisini cumhurbaşkanına, bu başkana da konutta, iş yerinde kapalı alanlarda arama yapılmasının ve kopya çıkarmanın ve el koyma işlemlerinin bir savcı kararı olmadan durum acil diyerek Erdoğan'ın atadığı birinin bu kararı verebilme yetkisi veriliyor. Grubumuz buna çok esastan itiraz ediyor.
Direniyor, mücadele ediyor. Biz de bu meselenin Türkiye'de herkesi suçlu ilan etme, gazetecileri baskı altına alma, gerçekleri gizleme ve haksızca sabahın bir köründe gidip de evleri basma, arama yapma yetkisinin Cumhurbaşkanının atadığı birine bir hakime bir savcıya değil bir atanmışa verilmesini sonuna kadar eleştiriyoruz. Bunun için arkadaşlarımız ellerinden gelen mücadeleyi verecekler. Kanun çıkarsa da çıkar çıkmaz Anayasa mahkemesine götüreceğiz ve bunu denetim altına alacağız.
ALAATTİN KÖSELER'İN TUTUKLANMASINA TEPKİ
Bugünden itibaren İstanbul'un seçilmiş 3 belediye başkanı Esenyurt Belediye Başkanımız Ahmet Özer Beşiktaş Belediye Başkanımız Rıza Akpolat'ın yanına maalesef Beykoz Belediye Başkanımız Alaattin Köseler'i de yolladılar. Alaattin Başkan'ın suçu Beykoz gibi bir ilçeyi daha önce belediye başkanlığı yaptığı bir ilçeyi bu kez AK Parti'nin elinden alıp Cumhuriyet Halk Partili bir belediye yapmak. Dün Dün Çok sayıda yerel yönetici Alaattin başkanın muhatap olduğu sorular ve verilen kararı görünce şunu söylediler. Bu soruların sorulup da alınan cevaplarla eğer bu memlekette hukuk devleti olsa bir tane AK Partili bir tane Milliyetçi Hareket Partili belediye başkanı sokakta olamaz. Hepsi birden Silivri'de yatacak yer kalmaz.
Hepsi birden Silivri'de olurlar. Alaattin başkana 65 yaşındaki başkana belediye başkanı olduğu halde kendisi sorumlu olmadığı, imzasının olmadığı, talimatının olmadığı işlerden her belediyenin iş ve işleyişinde olan hesap sorulacaksa da yapandan sorulacak olduğu ve yüzde 99'unda da normal işleyiş dışında bir şey olmadığı meselelerden Alaattin Başkanı hapse atmaya bir algı yaratmaya niyetli olan o kötü niyet şöyle bir süreç yürüttü. Sabahın 4'ünde buraya geliyordu. Ön seçim tanıtım toplantımıza geliyordu. Sabahın 4'ünde gittiler.
Evini bastılar evinde arama yaptılar ve oradan güya delil topladılar. Ne kadar hukuksuz olduklarını söylüyoruz. Biliyoruz. Herkes biliyor ama ne kadar hukuksuz olduklarını anlatmak için çok basit bir örnek. Türk Ceza Kanunu değişirken oradaydım. 4. yargı paketi. Çok net biliyordum. Sordum hukukçu arkadaşlar elbette dediler. Tartışmıştım burayı. Övüne övüne 4. yargı paketinde artık şafak operasyonları yok. Artık gece yarısı baskınları yok. Türkiye'de aramalar gündüz gözüyle yapılacak dediler. Dediler ki konutta, iş yerinde veya diğer kapalı yerlerde gece vaktinde arama yapılamaz. Bunu yazdılar. Altına da gece vakti nedir? maddenin e fıkrasına 'Gece vakti deyiminden güneşin batmasından 1 saat sonra başlayan doğmasından bir saat evvele kadar devam eden zamana gece vakti denir' dediler.
Bu hesaba göre İstanbul'da gün doğumu o gün 7.34 aramanın yapıldığı saat 4 4. Avrupa'ya benziyoruz. Gece aramalarını bitiriyoruz. Kanun çıkarıyoruz diye övünen bunlar. Bu kanuna el kaldıran bunlar. Oraya o savcıyı atayan bunlar bu aramayı yapan yine bunlar.
Böyle yapılan bir aramayla başlayan 4 gün boyunca 65 yaşında seçilmiş belediye başkanını nezarethanede tutan 4 günün son saatinde ifadesini alan ondan sonra götürüp adliyede tutuklayan zihniyete soruyorum. Bunu yapmakla iktidarda kalabileceğini düşünüyorsan avcunu yalarsın kardeşim, avcunu yalarsın.
"GÖKÇEK DÖNEMİNE AİT 97 DOSYA VAR KAPAĞINI AÇAN VAR MI?"
Bu rakam Ankara'da. Tabii Ankara'nın kimden alındığının ve hangi dönemin sorgulandığının da farkında olalım. Melih Gökçek dönemine dair tam 97 dosya. 97 büyük yolsuzluk dosyası var. Kapağını açan var mı? Hesabını soran var mı? Bu yolsuzluk dosyaları üzerinden bir kelime konuşan var mı? Bundan sonra buradan konuşacağız arkadaş. Buradan konuşacağız.
ÖCALAN'IN ÇAĞRISI VE SÜREÇ DEĞERLENDİRMESİ
Türkiye'de Kürtler meselem var diyorsa Kürt meselesi vardır. CHP olarak tüm meselelerin demokratik yollarla çözülmesini savunan bir parti olarak 1 Ekim tarihinde Sayın Bahçeli'nin gidip DEM grubunun elini sıkmasıyla başlayan süreci dikkatle özenle temkinle ve kendimize yakışan tarihi sorumluluğumuzu taşıyarak takip ediyoruz. Her ne kadar Sayın Bahçeli ve Sayın Erdoğan Cumhuriyet Halk Partisi grubu tüm siyasi parti gruplarına duyduğu saygıyı deme duyduğu zaman terörist ilan edilmişse Nasıl Cumhuriyet Halk Partisi sadece ve sadece milletten aldıkları temiz kağıdıyla belediye başkanı seçilen kişilere kayyım atanmasına itiraz ettiğinde de bu konuda eleştirilmişse şimdi ya da Cumhuriyet Halk Partisi'nin bir belediye başkanı 10 yıl önce taziye için örgütün bir yöneticisine telefon açtığı, taziye verdiğinden dolayı o terör örgütüne mensup kabul edilip içeri atılıyorken o terör örgütünün başının gelip konuşma yapmasının o terör örgütüne bir heyet görevlendirilmesinin önünün açılmasını o heyetin her bir üyesine telefon açılması Cumhuriyet Halk Partisi'ne yapılan yıllardır yapılan haksızlıklar üzerinden Cumhuriyet Halk Partisi'ne bir samimi özür.
Bir öz eleştiri bu millete sırf sizin oyunuzu alabilmek için bir partiyi ülkenin çok önemli bir seçmen grubunu şeytanlaştırarak ve onlarla insani ilişkiler sürdürülmesini bile terör örgütü mensupluğu göstererek "biz sizi kandırdık. Biz sizin duygularınızı suistimal ettik. Şimdi döndük dolaştık o elleri biz sıkıyoruz. Methiyeler düzüyoruz " demeleri gerekse de biz bunu vatandaşlarımızın vicdanlarına onların ferasetlerine veriyoruz.
Bize yapılan haksızlık ve bugün yapılanlar Türkiye Cumhuriyeti'nin her birisinin ayrı ayrı yüreğine ve vicdanına inandığım vatandaşlarımızın vicdanına emanettir. Onlara emanet ediyorum. Partime belediye başkanlarına geçmiş dönem genel başkanımıza, milletvekillerimize yapılan bu konudaki tüm iftiraları tüm hakaretleri milletimizin vicdanına emanet ediyorum.
Ve şimdi biz yeniden bu sorunun bu meclis çatısı altında çözülmesini savunuyoruz ve bu sorunun bu meclisteki demokratikleşme adımları atılarak Türkiye'de bir büyük demokratikleşme çabasının içine girilerek kanunlar yapılarak bu meclis çatısı altında çözülmesi gerektiğini bir kez daha ifade ediyoruz ve bu sürecin tam bir samimiyet, tam bir şeffaflık ve tam bir toplumsal mutabakatla sürdürülmesi gerektiğinin altını kalın kalın bir kez daha çiziyoruz.
Asla ve asla kişisel ya da partilerin çıkar ilişkilerinin bu sürece alet edilmemesini. Bu süreçte yapılacak işin ikiye ayrılacağını, birincisinin lazım olan yasaların çıkartılıp antidemokratik olan yasaların düzeltilip ayrıca mevcut yasaların 2. iş olarak kötü uygulamalarına derhal son verilmesi gerektiğini savunuyoruz.
Erdoğan'ı sürecin içinde olan ve bilen herkes yalanladı. Bu sürecin kendiliğinden çözüleceğini söylemenin bir gerçeklik payı yok. Bu sorun çözülecekse Meclis'te tartışarak çözülecek. Numan Kurtulmuş'u inisiyatif almaya, kayyum uygulamaları varken, muhalifler cezaevine atılırken, bu ülkede bir çözüm mümkün olmaz.
Çıkara yönelik bir aldım verdim olursa, o zaman kazanan kim olur bilmem ama Türk de Kürt de kaybeder. Daha önce yüzlerce şehit verdik. Bir yerde despotik bir yönetim önüne gelen muhalifi Türk, Kürt demeden içeri atacak sonra çözüm üretilecek. Gerçekçi olun. Kurtulmuş'u inisiyatif almaya ve Meclis'i çalıştırmaya davet ediyorum. Samimi şekilde bu ülkenin demokratikleşmesi için adımlar atılacaksa, CHP olması gereken yerde olacak. Uzatması gereken yerde olacak. Meclis'te bir demokratikleşme paketine varız. Yarın Avrupa Parlamentosu'dan konuşmak üzere Brüksel'e gidiyorum. Daha sonra da Avrupalı liderlerle görüşeceğiz.