Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Jeoloji Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Süha Özden, dün Yenice'de meydana gelen 4.9 büyüklüğündeki depremi değerlendirerek, "Tarihsel ve aletsel dönem geçmişlerine baktığımız zaman bu bölge üzerinde 7’den büyük deprem her zaman olma olasılığını taşıyor" dedi.
DEPREM SONRASI BÖLGEDEKİ SON DURUMU DEĞERLENDİRDİ
Çanakkale’nin Yenice ilçesinde dün akşam saat 21.38’de 4.9 büyüklüğünde deprem meydana geldi. ÇOMÜ Mühendislik Fakültesi Dekanı ve ÇOMÜ Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr. Tolga Bekler ve ÇOMÜ Jeoloji Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Süha Özden, Yenice’de yaşanan ve İstanbul, Bursa ve Balıkesir’den de hissedilen deprem sonrası bölgedeki son durumu değerlendirdi.
"ARTÇI SARSINTININ OLMAMASI ENTERASAN"
ÇOMÜ Jeoloji Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Süha Özden, "Dün akşam Yenice merkezli 4.9 büyüklüğünde bir depremin olduğunu görüyoruz. Yenice-Gönen fayı üzerinde meydana gelen 4.9 büyüklüğündeki bu depremin de odak mekanizması çözümünün sağ yanal doğrultu atımlık bir fay olduğunu görüyoruz. Hem tarihsel geçmiş, hem aletsel dönem geçmişleri açısından baktığımız zaman Yenice-Gönen fayı üzerinde meydana gelen dün akşam ki depremin çok önemli bir noktada meydana geldiğini ifade etmek isterim. Depremden hemen sonra şu ana kadar hiçbir artçı sarsıntının olmaması da enteresan. Dolayısıyla bunu izlemek gerekiyor.
"YAKINDAN İNCELEMEYE DEVAM EDECEĞİZ"
Çünkü burası yarımada içerisindeki en önemli aktif fay ve yıkıcı depremlerle karşımıza çıkmış bir bölgedir. Dolayısıyla bu depremin sonrasında herhangi bir büyük depremin gelip gelmeyeceğini bilemeyiz. Ancak izlemek durumundayız. Şunu ifade etmek isterim ki, özellikle son bir yıl içerisinde Marmara Denizi’nin güneyinde yer alan bu bölgede bir sismik açıdan bir stres geriliminin arttığını bize gösteriyor. Bu stres geriliminin arttığının sonuçları da küçük ve orta büyüklüğe yakın depremler olarak karşımıza çıktı. Dolayısıyla bu depremlere dikkate alarak bölgeyi bilimsel olarak yakından incelemeye devam edeceğiz" dedi.
"KUZEY ANADOLU FAYI'NIN ÖNEMLİ BİR SEGMENTİ ÜZERİNDEYİZ"
Bu bölgenin, Kuzey Anadolu Fayı’nın, kuzey kolunun güneyinde orta ve güney kol üzerindeki bir bölge olduğunu ifade eden Prof. Dr. Süha Özden, "Tarihsel ve aletsel dönem geçmişlerine baktığımız zaman bu bölge üzerinde 7’den büyük deprem her zaman olma olasılığını taşıyor. Çünkü fayların uzunluğu ve uzanımları bu türden bu büyüklükte bir depremin olabileceğini bize gösteriyor. Ama bu dünkü 4.9’luk depremden sonra hemen sonra veya devamında olacak anlamını da taşımaz. Bunu süreç içerisinde izlemek durumundayız. Sonuçta önemli bir sağ yanal doğrultu atımlı fay segmenti Kuzey Anadolu Fayı’nın önemli bir segmenti üzerindeyiz. Dolayısıyla süreç içerisinde izleyip bakacağız" diye konuştu.
"BÜYÜK BİR DEPREM OLASILIĞI HER ZAMAN VAR"
Yenice’de dün meydana gelen 4.9 büyüklüğündeki depremin beklenen büyük Marmara depremine doğruda etki edip etmeyeceğini de değerlendiren Özden, sözlerine şöyle devam etti: "Bu depremin Marmara içerisinde yer alan ve bir sismik boşluk halinde bulunan 1766 depremi sonrası deprem meydana gelmeyen alanla doğrudan bir ilişkisi bulunmamaktadır. Bu tür bir deprem o büyüklükteki bir depremi, orada oluşabilecek 7’nin üzerindeki bir depremi tetiklemez. Ancak bütününü düşündüğünüz zaman Marmara Bölgesi’nin içerisinden geçen Marmara Denizi içerisinden geçen Kuzey Anadolu Fayı’nın kuzey, orta ve güney kolunun bugün baktığımız zaman genel anlam da bir stres yüklediğini görüyoruz. Dolayısıyla buradaki faylardan veya fay segmentlerinden herhangi biri üzerinde büyük bir deprem olasılığı her zaman var ama birbirlerini doğrudan etkilemeleri söz konusu değil."
TOSYA-LADİK DEPREMİNİ HATIRLATTI
Kastamonu Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mahmut Bilgehan , Kuzey Anadolu Fay Hattı'nın tehdidini belirtirken, 1943'teki depremin benzerinin yaşanma ihtimalinin arttığına dikkat çekti. Bilgehan "Bu fay üzerinde meydana gelen 26 Kasım 1943 yılında Tosya-Ladik depremi Kastamonu'yu önemli ölçüde etkilemiştir. 1943 yılında çok büyük bir deprem olmuş. Zaman arttıkça buna benzer bir depremi yaşama olasılığımız da yükseliyor demektir." dedi.
Halk Eğitim Merkezi Konferans Salonu'nda 1-7 Mart Deprem Haftası etkinlikleri kapsamında "Kastamonu'nun Depremselliği ve Kuzey Anadolu Fay Hattı" konulu konferans düzenlendi. Depremle ilgili araştırma ve çalışmalar gerçekleştiren Kastamonu Üniversitesi Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mahmut Bilgehan, konferansta yaptığı konuşmada, merkez üssü Marmara olan bir deprem beklediklerini söyledi. Marmara'da olacak depremin birçok kenti etkileyeceğini anlatan Bilgehan, "Belki de Kastamonu'daki binaları yıkacaktır. Tıpkı 6 Şubat’ta yaşanan depremlerde olduğu gibi. Merkez üssü Kahramanmaraş'tı ama en çok etkilenin il Hatay oldu." diye konuştu. Depremin afet değil, bir doğa olayı olduğunu ifade eden Bilgehan, binaların depremi afete dönüştürdüğünü anlattı.
"ZAMAN ARTTIKÇA BUNA BENZER BİR DEPREMİ YAŞAMA OLASILIĞIMIZ DA YÜKSELİYOR DEMEKTİR"
Kastamonu'nun deprem bölgesinde yer aldığını belirten Bilgehan, "Dünyanın en aktif faylarından bir tanesi olan Kuzey Anadolu Fay Hattı, Kastamonu'da şehir merkezimizin 35 kilometre güneyinden geçmektedir. Kuzey Anadolu Fay Hattı, Kastamonu için önemli bir tehdit kaynağı oluşturmaktadır. Bu fay üzerinde meydana gelen 26 Kasım 1943 yılında Tosya-Ladik depremi Kastamonu'yu önemli ölçüde etkilemiştir. 1943 yılında çok büyük bir deprem olmuş. Zaman arttıkça buna benzer bir depremi yaşama olasılığımız da yükseliyor demektir. Kastamonu da Türkiye'nin birçok ilinde olduğu gibi yüksek deprem riski altındadır. Zaten artık Türkiye'de deprem riski sıfır olan hiçbir yer kalmadı. Artık her yer deprem bölgesidir. Bazı ölü faylar var, bakıyorsunuz diriliyor. Bir bakıyorsunuz bu faylar deprem üretmeye başlıyor. O yüzden Türkiye'nin her tarafı deprem riski bölgesinde yer alıyor." dedi.
"DÖNÜŞTÜRÜLEN SADECE BİR BİNA, KURTARILAN YÜZLERCE CAN DEMEK"
Yapılan çalışmaların yeni depremlerde can kayıplarını önleme açısından faydalı olacağını vurgulayan Bilgehan, "Dönüştürülen sadece bir bina, kurtarılan yüzlerce can demek. Yıkılma ihtimali yüksek olan binaları dönüştürdüğümüz zaman hazırlıklı olacağımızı söyleyebilirim. Yeni yapılan binaların yönetmeliğe, denetime uygun yapılması gerekiyor. Mevcut binaların ise depreme dayanıklı hale getirilmesi gerekiyor." ifadelerini kullandı. Kastamonu AFAD İl Müdür Yardımcısı Dr. Suat Tüfekci ise 1943 yılında Tosya'da yaşanan depremle ilgili bilgi verdi.
Depremin 1943 yılının 26 Kasım'ı 27 Kasım'a bağlayan gece meydana geldiğini hatırlatan Tüfekci, "Yaklaşık 2 dakika boyunca büyük bir deprem yaşadık. Bu deprem 7.2 büyüklüğündeydi. 45 bin kilometrekarelik bir alanda etkili oldu. Kastamonu, Çankırı, Çorum, Amasya, Samsun, Tokat, Sinop ve Ordu'da bilhassa ölümler ve binalarda hasarlara yol açtı. En çok Ilgaz, Tosya, Kargı, Osmancık, Merzifon, Havza, Vezirköprü ile Erbaa ilçeleri etkilendi. Tosya, Kastamonu ve Kargı'da toplamda bin 71 kişi hayatını kaybetti, bin 293 vatandaşımız da yaralandı. 1200'den fazla büyükbaş hayvanımız telef oldu. Kastamonu'nun merkezinde de bu depremi şiddetli bir şekilde hissettik. Özellikle Kastamonu Kalesi'nden yuvarlanan kayalar, etrafında bulunan Hisarardı Mahallesi'nde bulunan 7 evin yıkılmasına, 4 kişinin ölümüne ve 2 kişinin de yaralanmasına neden oldu." dedi. Konferansa, Vali Yardımcısı Ahmet Atılkan, Kastamonu Belediye Başkan Vekili Mehmet Yurt, İl Jandarma Komutanı Albay Zafer Özden, AFAD personeli ve az sayıda vatandaş katıldı.