İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin grup toplantısında açıklamalarda bulunuyor.
Konuşmasına İstanbul, Ankara ve İzmir'de, hazırladıkları afişleri bilboardlara asmak için anlaştıkları şirketin, "İstanbul'dan gelen telefonla" geri adım attığına ilişkin iddialara değinerek başlayan Akşener, "Bizi engellemek isteyen Beştepe değil Saraçhane" dedi.
Akşener'in açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
"Görüşleri fark etmeksizin siyasetteki herkes bizden çok rahatsız. Eski HDP’liler yeni DEM’liler zaten ezelden beri bizden çok rahatsızdı. Son dönemde açıkça görmeye başladık ki meğer ana muhalefet partisi de bizden çok rahatsızmış. Siyasetteki bu kadar aktörü rahatsız ediyorsak bu ne demektir biliyor musunuz; Türkiye için doğru işler yapıyoruz.
BİZİ ENGELLEMEK İSTEYEN SARAÇHANE
Birileri istiyor ki billboardsuz seçim çalışması yapalım. Bizi engellemek isteyen Beştepe değil Saraçhane. Saray sansürüne de belediye sansürüne de mecbur değilsin.
Hal böyleyken; ittifak sisteminden beslenen, bu kadar çok aktörü; aynı anda, rahatsız ediyorsak; bu ne demektir, biliyor musunuz? Milletimiz için, çok doğru şeyler yapıyoruz demektir.
Her siyasi parti gibi biz de seçim kampanyamızın hazırlıklarını, tamamladıktan sonra bir şirketle anlaşarak; Ankara, İstanbul ve İzmir’de, bilboardlar kiraladık. Şirketle yaptığımız, anlaşmaya göre; standart bir uygulamayla belediyelerden, onay alındıktan sonra; billboardlarımız, geçtiğimiz pazar akşamı asılacak, pazartesi sabahı da sokaklarda görünür olacaktı… Ama ne oldu, biliyor musunuz? Bilbord görsellerimiz baskıya gitti. Ancak ne hikmetse basımı yapılan bilbordlarımızın, fotoğrafları çekilip; birilerine gönderilmiş. Sonra da; İstanbul’dan şirkete bir telefon gelmiş. Peki telefonda, ne denmiş, biliyor musunuz? 'Bunları asmayacaksınız.' Üstelik, sadece İstanbul’da değil; Ankara ve İzmir’de de asılmayacakmış. Sonra da eş başkanlık deyince alınıyorlar. Gelen bu telefonun üzerine; şirket de haliyle, korkmuş, tedirgin olmuş.
Uygulanan bu korkutma taktiği size de bir yerden tanıdık geliyor mu? Referandum sürecinde toplantılarımız için kiraladığımız, salonları hatırlayın. Partimizin, kuruluş lansmanı için anlaştığımız; ama sonra, anlaşmayı iptal eden, ünlü oteli hatırlayın. Hatta, genel merkezimiz için kiralayacak bina aradığımız, günleri hatırlayın. Ne kadar da nostaljik değil mi?
Bu tip durumlarda, prosedür gereği; eğer belediye onay vermiyorsa sebebiyle beraber, bir ret yazısı kaleme alıp imzalı ve kaşeli şekilde, şirkete dolayısıyla, bize iletmesi gerekir. Ama ne hikmetse; lafa gelince, kapsayıcılık ve şeffaflık abidesi kesilen, bu belediyeden bize gönderilen ne bir ret ne de bir onay yazısı olmadı. Sadece şirket, gelen bu telefon sebebiyle bilbordlarımızın, asılamayacağını söyledi.
İşte o nedenle çok yakın bir gelecekte, bu kepazeliğin ihalesini; şirketin üzerine yıkarlarsa, hiç şaşırmayacağız.
Çünkü biz, zaten şirkete telefon açan, bu fevkalade cabbar arkadaşları, kapalı kapılar ardında, aslan kesilip iş icraata geldiğinde ise meydana çıkmaya, cesaret edemeyişleriyle tanıyoruz. Ama belli ki, bunlar karşılarında kimlerin olduğunu unutmuş. Ben hatırlatayım; 15 yıllık bir iktidarın en güçlü, en acımasız ve en baskıcı zamanında hiç kimsenin, kafasını kaldırmaya bile, cesaret edemediği bir dönemde sadece milletimizi arkamıza alarak tek adam rejimine karşı cesurlar hareketini başlatan, İYİ Partiyiz. Biz; haksızlıkla, hukuksuzlukla, adaletsizlikle, mücadele etmek için mağdurun kim olduğuna bakmaksızın yeri geldiğinde, Pınarhisar’a, yeri geldiğindeyse Saraçhane’ye en önde koşanlarız! Biz; Türk milletine dayatılan, tüm kalıpları yıkan tüm prangaları kıran, alıştırılıp, kabullendirilen bir esaretin karşısında 'Kahrolsun İstibdat, Yaşasın Hürriyet' diye haykıran hür ve müstakil, yepyeni bir siyasetin yolunu açanlarız.
ÇAKIL TAŞINA MI BOYUN EĞECEĞİZ?
Şimdi buradan, sizlere sormak istiyorum; yıllardır, ceberut bir iktidar karşısında, dimdik duran bizler; şimdi onun, kötü bir taklidine mi, boyun eğeceğiz? Türlü engelleri, dikenli telleri, yüksek duvarları aşan bizler; şimdi bir çakıl taşına mı takılacağız? Ateşten çemberlerden geçip, bugünlere gelen bizler; şimdi bir kibritle mi yanacağız?
Elbette hayır. Bunlar bize, vız gelir, tırıs gider! Varsın onlar Sırf doğruları söylüyoruz diye bizi, 9 köyden kovmaya kalksınlar. Biz, milletimizle beraber evelallah, 10’uncu köyü inşa ederiz! Varsın onlar;
Saray gücünü de belediye gücünü de üzerimize salsınlar! Biz şerbetliyiz; evelallah, ikisiyle de mücadele ederiz! Varsın onlar; iktidar-ana muhalefet el ele kendi çalıp kendi söyledikleri kazananı da kaybedeni de kendi belirledikleri bir kayıkçı düzenini, korumak için bizi susturmaya çalışsınlar. Biz, milletimizin sesi olmaya aynen devam ederiz! Kimse merak etmesin varsın onlar, tüm köşeleri tutsunlar, tüm yolları kessinler. Biz yepyeni bir yolu, milletimizle birlikte yürümekten asla vazgeçmeyiz.
ÖZEL'E SERT SÖZLER
Sayın Özgür Özel, Eskişehir'de çok ilginç bir konuşma yaptı. Bizimle ilgili imanın ötesine geçen AKP ile tuhaf bazı ilişkilerin olduğunu ifade eden çok ağır bir suçlama yaptı. Bunun cevabını vermek zorundasınız muhterem. 2017'de biz 'hayır' oyu kullanmak için kampanya yaptık. Kılıçdaroğlu'na gidin sorun, CHP 1 liralık yardım yapmış mı? Kılıçdaroğlu emrinde belediyeler eliyle bize 1 lira yardım yapmış mı? Sayın Kılıçdaroğlu bu işin peşini bırakmayacağım.
BELEDİYE BAŞKANLARINA SORDU
Sayın İmamoğlu, Mansur Yavaş, Muhittin Böcek, Zeydan Karalar... Ben sizi 'şu işi halledin şuradan iş gelecek' diye aradım mı? Sayın Kılıçdaroğlu ben size herhangi bir talepte bulundum mu? Sizden istemedik, size kazandırdık. 2017'den beri AK Parti iktidarını eleştiren, hatta 2019'da bizzat Erdoğan'ın seni hapse attırırım dediği, bu alanda 1 lira almadığıma göre... Biz AK Parti ile ittifak yapmadık muhteremler, yapa yapa siz yapıyorsunuz biz değil. Bu soruların cevabını istiyorum. İYİ Partimize pek çok şey söylendi, bedavacı bir siyaset götürdüğüne dair, bize düşman olanlar dahil söyleyemediler. Bunun peşini bırakmayacağımı buradan ilan ediyorum. Herkes haddini hukukunu bilecek."