Yıllar sonra tekrar bir televizyon projesiyle seyirci karşısına çıkan Demet Akbağ, “Akrep senaryosu geldiğinde iki kadın başrol ile yola çıkan bir hikaye elbette beni cezbetti. İki kadın da zor karakterler. Adeta birer anti-kahramanlar. Bu iki kadının hikayesinin nereye gideceğini merak ettim açıkçası. Okuduktan sonra, yazar, yapımcı ve yönetmen ile birkaç buluşma gerçekleştirdim. Evrim’in Ferda’yı yaratma sürecini izlemek, onunla karşılıklı oynamak beni mutlu ediyor. Perihan ile tanışma kısmı da en başta, tüm projelerimde olduğu gibi, önce gözümü korkuttu. Perihan’ın bakışlarını aynada yakalayana dek, etrafımdakilere ‘O kadının ben olduğumdan emin misiniz’ diye defalarca sordum” şeklinde konuştu.
Usta oyuncu, Episode Dergi kapağında! 'Piyasada 'Demet Akbağ kabul etmez' diye bir şehir efsanesi var'
Tiyatro oyunları, sinema filmleri ve televizyon projeleri ile milyonların gönlünde taht kuran usta oyuncu Demet Akbağ, Episode Dergi’nin nisan sayısına kapak oldu. Akbağ, uzun süre sonra ekrana döndüğü dizisi ‘Akrep’ ve çok konuşulan karakteri Perihan başta olmak üzere, kariyerine ve pandeminin sektöre etkilerine birçok konuda samimi açıklamalarda bulundu.
Televizyon dizilerine ara vermenizin nedeni gelen senaryolar mı, dizilerin süreleri mi, yoksa sinema filmlerine ağırlık vermek istemeniz mi yahut başka bir nedeni var mıydı?
Ara vermedim aslında. Sadece bana uygun bir teklif gelmesi ve benim kabul etmem uzun zaman aldı diyebilirim. Az önce de söylediğim gibi, sinema çok doldurdu zamanımı. Dizi dünyasında ‘Demet Akbağ kabul etmez’ diye de bir şehir efsanesi geziyordu. Neredeyse tüm yapımcılar arkadaşım, tanıdığım olmasına, sohbetlerimizde ‘Ah bir dizi yapsak’ konusu hep geçmesine rağmen, masa başında bir rol konuşulurken, kabul etmeyeceğim varsayımı ile bana gelmeyen çok senaryo oldu. Olmuş. Sonra bir yerlerde karşılaşılınca da ‘Aslında seni düşündük ama nasıl olsa kabul etmezsin diye yollamadık’ denilen anılarım çoktur. Bu projede de aynı şey olmuş. İlk toplantılarda adım geçince yine ‘Demet Akbağ bunu kabul etmez’ denilmiş. Fakat, cesur cast direktörümüz Fatoş Sivri Koçak, Selma’yı arayıp, ‘Biz bir senaryo yollamak istiyoruz Demet Hanım okur mu, dizi yapmak ister mi?’ diye sormuş. Selma da ‘Tabi ki’ deyince senaryo bize geldi, o gece okuduk ve kadın olmaya, anne olmaya dair farklı bakış açısı dikkatimizi çekti.
Dijital platformların da artmasıyla gençler daha fazla ilgi duymaya başladı dizi-sinema sektörüne. Artık daha fazla oyuncu, senarist, yönetmen olmak isteyen, bunun için çalışan gençler var. Siz sahnede, ekranda, sinemada çok deneyimli bir oyuncu olarak bu sektörleri hedefleyen gençlere neler önerirsiniz? Nereden başlamalı, nelere dikkat edilmeli?
"30-40 yıl önceye göre çok avantajlılar. Fark edilmek artık çok daha kolay günümüzde. En iyisi olmak, bir işi çok sevmek için yola çıksınlar öncelikle. Çok okumadan, çok izlemeden olacak işler değil. Yeteneğe de bağlı bir sektör, yani oyuncu olmak için de ışıkçı olmak için de hem yetenek hem eğitim gerekiyor. Eğitimi yadsımasınlar, artık bu konuda da seçenek çok. Üniversite, özel kurslar, akademiler. İmkanları, vakitleri neye yetiyorsa, dahil olup çevre edinsinler. Sosyal bir meslek bu, CV’nizde yazanlara bakıp kimse almıyor sizi. Çok mail de geliyor bana da ‘Abla arkadaşlarım çok gülüyor bana, elimden tutar mısın’ diye. Öyle bir şey değil ki bu. Neyine gülüyorlar, ne yapıyorsun da gülüyorlar, oraya çalış, eğitimini al, dahil ol. Artık ülkenin bir ucunda otururken bile sektörün merkezindeki pek çok eğitime online katılmak mümkün. Dahil olmak, video çekmek, izletmek mümkün. Bir kare fotoğraf çektirmek için fotoğrafçıya giderdik düşünsene… Şimdi elindeki telefonla film çekip montajlıyorsun. Ama okumadan, izlemeden zor. Yetenek, eğitimle birleştiğinde fark yaratır, uzun soluklu olur."