GÖRÜNTÜLEME YÖNTEMLERİ UYGULANMALI
Akciğer kanserinin kesin tanısının biyopsi ile gerçekleştiğini söyleyen Prof. Dr. Yeşim Yıldırım, “Hastanın öyküsünde yer alan önemli noktalar ve klinik muayenesinde saptanan bulgular doğrultusunda genel bir kanaat oluşur ancak bu semptomların laboratuvar ve radyoloji tetkikleri ile desteklenmesi şarttır.
Akciğer kanseri tanısı için kullanılan tetkiklerin başlıcaları, direkt grafi, bilgisayarlı tomografi (BT), manyetik rezonans görüntüleme (MR), pozitron emisyon tomografisi (PET), bronkoskopi, transtorasik ince iğne aspirasyon biyopsisi, mediastinoskopi, torakoskopi, video yardımlı göğüs cerrahisi (VATS) ve torakotomi şeklinde sayılabilir. Daha sonraki süreçte hastalığın evrelendirilmesi, tercih edilecek tedavi yönteminin belirlenmesi ve organ tutulumunun tespiti gibi önemli noktaların belirlenmesi için hekim tarafından gerekli görülen diğer görüntüleme yöntemleri uygulanabilir” açıklamasında bulundu.
UYGUN TEDAVİ İÇİN TİPİ BELİRLENMELİ
Akciğer kanserinde hastaya ve hastalığa uygun tedavi yönteminin tercih edilmesi için öncelikle kanserli hücre tipinin belirlenmesi ve kanser evresinin doğru bir biçimde tanımlanması gerektiğinin altını çizen Prof. Dr. Yeşim Yıldırım, “Erken evre küçük hücre dışı akciğer kanserinde uygulanabilecek en kesin tedavi yöntemi kanserli kitlenin cerrahi yöntemle çıkarılmasıdır. Ameliyat olabilecek evredeki tüm kanser hastaları için gerekli imkanlar değerlendirilmeli ve ilk olarak kitlenin cerrahi operasyon ile çıkarılması üzerinde durulmalıdır. Daha sonraki süreçte hastalığın evresine göre kemoterapi, immünoterapi ya da akıllı ilaçlar ve radyoterapi gibi yöntemler tedaviye eklenebilir. Küçük hücreli akciğer kanserinde ise erken evrede tedavi, kemoterapi ve radyoterapinin birlikte uygulanmasını içerir. Bu tümörde cerrahi tedavinin yeri çok kısıtlı” dedi.