Meme kanseri teşhisinin ve tedavisinin birçok kliniğin içinde olduğu multidisipliner bir yaklaşımı gerektirdiğine dikkat çeken Prof. Dr. Cihan, şunları söyledi:
“Her olgu, bünyesinde esas olarak tıbbi onkoloji, genel cerrahi, radyasyon onkolojisi ve patoloji branşlarından hekimlerin olduğu bir tümör konseyinde değerlendirilerek kişiye en uygun tedavi kararı verilir. Tümörün evresi ve alt tipine göre önerilen tedavi seçenekleri değişmektedir. Kimi hasta sadece cerrahi ile süreci tamamlayabilirken kimi hasta uzun kemoterapi ve radyoterapi sürecine girebilmektedir. Erken evrede yakalanan hastaların tedavi süreci daha rahat ve daha iyi sonuçlarla tamamlaması, tarama ve erken teşhisin önemini bir kez daha göstermektedir.”
AKILLI İLAÇ VE İMMÜNOTERAPİ YÖNTEMLERİ DE KULLANILABİLİYOR
Günümüzde meme kanserinin tedavisinde 10 yıl öncesine göre bile oldukça önemli gelişmeler elde edildiğini belirten Prof. Dr. Cihan, “Önceki yıllarda meme, meme altı kas dokusu ve koltuk altı lenf nodları çıkarılırken günümüzde artık aynı hastada sadece tümör yatağının çıkarılması yeterli olabilmektedir. Meme kanseri cerrahisinin öncesinde ise kemoterapi, hedefe yönelik tedavi (akıllı ilaç) ve immünoterapi oldukça sık kullanılabilmektedir. Meme kanseri tespit edilmiş bir hastanın tedavi planının mutlaka bir tümör konseyi tarafından yapılması gerekmektedir” dedi.