TİSK'in kadın istihdamına yönelik yaptığı araştırmaya 6-13 Ağustos'ta Türkiye'nin tüm coğrafi bölgelerinden katılımcılar dahil oldu. Katılımcıların çok büyük bölümünü ofis ve saha çalışanları oluştururken, emekliler, işsizler ve öğrenciler de çalışmada temsil edildi. Araştırmada, cinsiyet, yaş, eğitim düzeyi gibi demografik kırılımlarda da Türkiye gerçeğini yansıtan dengeli bir katılım sağlandı.
ÇOCUK SAHİBİ KADINLAR AYRIMCILIĞA DAHA FAZLA UĞRUYOR
Araştırmaya göre, çalışan kadınların yarısı iş hayatında kadınlara erkekler ile aynı koşullarda davranılmadığını ifade etti. Her 3 erkekten 1'i ise kadınların bu ifadesini doğrular nitelikte cevap verdi.
Çocuk sahibi olan ve çocuk sahibi olmayan kadınlar arasından, çocuk sahibi çalışan kadınlar cinsiyete dayalı ayrımcılığa daha fazla uğradıklarını belirtti.
Katılımcılara göre, kadınların en dezavantajlı görüldüğü alan terfi ve gelişim imkanları oldu. İşe alımda tercih edilmeme ikinci sırada, doğum/bakım izni nedeniyle iş kaybı ise üçüncü sırada yer aldı. Neredeyse 5 kişinin 2'si bu alanlara işaret etti.
ERKEKLER DE DOĞRULUYOR
Kadınların işe alımda tercih edilmediğini beyan eden erkek sayısı (yüzde 39), kadın katılımcı sayısından (yüzde 34) daha yüksek oldu. İşe alımda cinsiyet dezavantaj algısı yüzde 63 ile en fazla ilkokul ve öncesi eğitimli kişilerde görüldü ve eğitim seviyesi artıkça bu oranın düştüğü saptandı.
HER İKİ KADINDAN BİRİ CİNSİYETÇİ TUTUMLA KARŞI KARŞIYA KALIYOR
Her 2 beyaz yakalı kadın çalışandan 1'i iş yerinde cinsiyetçi durumla karşı karşıya olduğunu söyledi. Yüksek eğitimli grup içerisinde dahi böyle tecrübelerin veya tanıklıkların oldukça yaygın olduğu görüldü. Her 2 çocuklu kadın çalışandan neredeyse yarısı, doğum/bakım izni sebebiyle iş kaybı ile yüz yüze gelebildiği yönünde beyan verdi.