Kur‘an yakma eylemleri için cezai müeyyide var mı?
Bu tür fiiller uluslararası ceza hukuku alanına dahil olmadığı için, ülkelerin milli kanunlarını incelemek gerekli. Batı dünyasını esas alacak olursak dini değerleri koruyan ve eski tarifiyle Blasphemy Laws olarak anılan kanunlar, asırlardan beri birçok ülkede mevcuttur. 2017 yılında Danimarka, 334 sene boyunca ceza kanununda bulunan dini değerlere hakaret paragrafını kaldırma kararı aldı. Almanya’da ise Danimarka örneğinde olduğu gibi, benzer bir yasanın kanundan çıkarılması uzun zamandır tartışılıyor.
Alman ceza kanununun 166. "dini inançlara hakaret“ maddesi ise tatbik noktasında etkisiz haldedir. Dine hakaret eylemleri sadece kamusal barışı (pax publique) tehdit ettiğine kanaat edilirse savcılık tarafından takip edilir ve mahkemeye intikal eder. İslamiyet'e karşı bir eylemi hakaret olarak kabul eden en son mahkeme kararı 2006 yılında verilmişti. Davanın sanığı tuvalet kağıdının üzerine “Koran, der heilige Qur’an“ yazısını bastırıp çeşitli camilere yolladığı ve farklı suçlardan sabıkalı olduğu için 1 yıl tecilli hapis cezasına mahkum edilmişti.
Genel olarak Kuran-ı Kerim'i yakma eylemini bir provokasyon olarak değerlendiren Avrupa basını özellikle Müslüman dünyasından ve bilhassa Türkiye'den gelen tepkileri aktarmakla iktifa etti.
Ağırlık verilen diğer bir konu ise İsveç'in NATO üyeliğini zorlaştıracak bir kriz ortamının daha meydana gelmiş olmasıdır. Son yıllarda bu tür periyodik çıkışlara alışık olan sivil toplum ise bu eyleme sessiz kaldı. Müslüman kuruluşlar veya kilise cemaatleri ve sözcüleri bir kınama yayınlamadı. Bu durum, birkaç yıldır içinde bulunduğumuz küresel kriz ortamının vermiş olduğu yorgunluk ve dini değerlerin önemini gittikçe kaybetmesi ile açıklanabilir. Ancak Avrupa'daki Müslüman kuruluşların en azından bir basın açıklaması yapmamaları irrite edici bir durum.
Kaynak:
A.A