"İNSAN FAALİYETLERİNİN OLDUĞU YERLERDE RİSKLİ DURUM"
Dr. Öğretim Üyesi Fatih Dikmen, “Yerleşim yerlerine belli bir mesafenin altında olmadan arı kovanları evlerde ya da bahçelerde tutulamıyor ama bu yönetmelik çok sıkı takip edilmediği için şehir merkezlerinde, evlerde insanların arıcılık yapabildiğini görüyoruz. Bal arısı da diğer canlılar gibi doğal yaşama hemen adapte olabilen canlılar. Biz onları kovan içinde görüyoruz ama doğada da normalde onlar çeşitli boşluklarda kendi yuvalarını yapabilecek canlılar. Bir şekilde insan faaliyetinin olduğu yerlerde riskli bir durum o yüzden zaten yetkililerin bir şekilde ona müdahale etmesi ve almaları önemli ve gerekli diyebiliriz" ifadelerini kullandı.
"ÇOĞALMAK İÇİN YAPIYORLAR"
Arıcı Ali Şahbenderoğlu, “Oğul verme süreci, doğal bir süreç. Her arı oğul vermez ama bazı ırklar oğula daha yatkındır. Kraliçe arı yaşlıysa, oğul verir. Gençse fazla oğul vermez. Arı kovanda çok sıkışıksa, kovanın içine sığmayacak şekilde sıkışıksa da oğul verir. Dışarı bir miktar arı çıkar, kendisini rahatlatır. Bazen haberin olmadan çıkar gider, başka yere konar. Bazen ağaç, mağara kovuğuna girer, orada kendisine yer yapar ve orada yaşamını sürdürür. İlk önce yakın çevreye konar. Kimse almazsa uçar gider. Kimse almazsa bir iki gün kalır ve orayı da terk ederler. Oradaki iki üç günlük bir oğul çünkü sakin duruyor, küme halinde duruyor. Çoğalmak için yapıyorlar" dedi.