Son birkaç yılda Türkiye’de televizyon yayın kültürü gözle görülür biçimde değişti. Bu değişimin sonucu olarak birçok içerik eriyip tarihe karışırken birçokları da eskilerin yerini aldı. Televizyon yayınlarındaki bu değişimin sebebi içerik zenginliğinin kaybedilmesi midir yoksa yayıncılık kurumunun kendine çeki düzen vermekten eksik kalması mıdır, tartışılır.
Eski Türkiye’de televizyon programları: Türkiye’de Televizyonun Başlangıcı
Türkiye’de uzun yıllardır televizyonda yılbaşı gecelerinde, gecenin ilerleyen saatlerinde televizyona bir dansözün çıkması adettendi. Aileler, arkadaşlar ve dostlar bir araya gelerek televizyon karşısında piyango çekilişi ve dans gösterisini beklerdi. Ancak günümüzde, bırakın televizyona dansöz çıkarmayı, en ufak bir açıklık ayıp olarak değerlendiriliyor. 2000’li yılların başına kadar olan dönemde televizyon programlarının değişimi sık sık gündeme geliyor.
Kesin olan bir şey varsa televizyon, eski şanını kaybetti. Bu, içerik kalitesinden içeriğin ideolojisine kadar çeşitli sebeplerle açıklanabilir ama durumun gözle görülür bir kırılma yaratması, dijital yayın platformlarının ortaya çıkmasıyla oldu.
Dijital yayın platformlarının yaygınlaşmasıyla seyir kültürümüz kökten değişti. İnternet üzerinden, herhangi bir ekrana bağlanmak suretiyle kullanılan platformlar sayesinde seyirci, takip edeceği programı istediği bir zaman aralığında, istediği ortamda takip etme şansına erişti.
Bununla birlikte evlerdeki televizyonlar aksesuarlara dönüşmeye başladı. ‘Kendi gününde, kendi saatinde, kendi kanalında’ gibi reklam tabirleri yavaşça tedavülden kalktı. İnsanlar izlemek istedikleri içeriği istediği gün, istediği saatte ve istediği ekranda izleyebilir oldular ve başlarda reklamla karşılaşma olanağı daha da azdı.
Bu kullanım özgürlüğü seyirci tarafından çabuk benimsendi ve televizyon genellikle internetten izlenecek yayınlar için yalnızca monitör görevi görmeye başladı.