Psikiyatri Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Neriman Kilit, çocukluk dönemi cinsel istismarlarından dolayı yetişkinlik çağında etkilerin görülebileceğini söyledi ve sözlerine şöyle devam etti:
“Çocukluktaki cinsel istismar yetişkinlik döneminde saldırganla özdeşim mekanizmasıyla kişinin kendisinin de istismarcı olması, cinsel bağımlılık veya sürekli bol kıyafetler giyerek cinsellikten uzak durma, kronik depresyon, duygudurum bozukluğu, anksiyete bozukluğu ve OKB, tekrarlayan kendine zarar verme, intihar girişimleri, madde bağımlılığı, çoklu kimliğe varan disosiasyon ve kişilik bozukluklarıyla kendini gösterebiliyor. Elbette istismarı yaşadığı anda veya kısa süre içinde ruhsal hastalıkları ortaya çıkan çocuklar da var. Bu durumda akut stres bozukluğu, travma sonrası stres bozukluğu, aralıklı patlayıcı bozukluk, yıkıcı duygudurumunu düzenleyememe bozukluğu, disosiyatif bozukluklar, yeme ve uyku bozuklukları, çocukluk çağı depresyonu, ayrılık anksiyetesi, sosyal fobi, OKB, spesifik korkular(fobiler), okul reddi, karşıt olma karşıt gelme bozukluğu, uyum bozuklukları ve ani başlayan davranım bozuklukları gelişebiliyor.”
TEDAVİLERİ ÇOK ÇEŞİTLE MÜMKÜN
“Kısa süreli müdahale planlarında amaç çocuğun bu durumun onun yaptığı bir yanlışlıktan kaynaklanmadığını, herkesin travmaya uğrayabileceğini, bunun kesinlikle onun suçu olmadığını belirten destekleyici terapilerdir. Ayrıca EMDR kullanılır. Uzun süreli terapilerde de yine yaşı doğrultusunda EMDR, oyun terapisi, destekleyici terapi, bilişsel davranışçı terapi ve bireysel psikoterapi uygulanıyor. Bu terapiler akut süreç sonunda çocukta ortaya çıkabilecek ruhsal hastalıklara göre değişiyor ve sublimasyon yöntemiyle çocuğun bu travmasını kendi içinde tedavi etme sürecinde kısa ve uzun sürede kendisine ve topluma yarar sağlayacak durumlara evrilmesi odaklı gerçekleşiyor. Yine bu rahatsızlıklar döneminde ilaç kullanımı da gerekli olabiliyor.”
EN BÜYÜK ROL AİLENİN
Bu süreçte en büyük rolün aileye ait olduğunu vurgulayan Çocuk – Ergen Psikiyatri Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Neriman Kilit, “Ailenin çocuğa karşı anlayışlı, destekleyici, çocuk anlatmak isterse dinleyen ancak zorlayıcı olmayan ve sadece bu konuya odaklanmayacak tutumları çok önemlidir. Öncelikle çocuğa zaman verilmeli ve bu durumu hızlıca unutması için reddetmeye yönlendirmemeli. İçinde yeterli süre yaşaması, istediği zaman istediği kadar anlatması, her defasında onun kesinlikle suçu olmadığı ve herkesin başına gelebileceği, bu durumun beraberce aşılacağı yönünde bilgilendirme yaparak destekleyici ama zorlayıcı olmayan tavırla, onu eğlendirmeye ve rahatlatmaya yönelik zaman geçirmek çok önemlidir. Ancak hiç unutulmamalıdır ki böyle bir durumda mutlaka bir uzmana başvurulmalı ve ekip iş birliği ile yol alınmalıdır” dedi.