Selçuk Geçer'in "Uzun vadeli borçlarımız azalmış ne düşünüyorsun bu konuda?" sorusuna Çetin Ünsalan şu cevabı verdi:
Normal şartlarda çok şükür borç almıyoruz artık borçlarımız azalıyor demeyi çok isterdim ama film öyle değil. Uzun vadeli borçların azalması toplam borcun azalıp azalmamasıyla alakalı değil borç alma ihtiyacımızın azalmasıyla alakalı da değil borç bulamamaktan kaynaklı. Kısa vadeli borçlarda atlama olmasından anlayabiliriz bunu.
190 milyar doları biraz aşmış durumda. Kısa vadeli borçlar 191,2 milyar dolar. Bu ne demektir peki? Bir kere zor para buluyorsun demek. Daha pahalı bir para buluyorsun demek. Kısa vadeli olduğu için senin döviz yani nakit ihtiyacını daha da şiddetlendiriyor demek. Yoksa uzun vadeli projelerinin finansmanı için borç arıyorsan mantıklıdır.
Vadeler kısalıyor miktarlar artıyorsa sadece kısa zamanda ödemen gereken para miktarı artmıyor bu senin döviz arayışında ekstra bir baskı yaratacağın anlamına geliyor.
Gelişmekte olan çoğu ülkede bu sıkıntı var. Biz de o ülkelerden biriyiz. Mesela Mısır'da yüzde 50 develeme söz konusuymuş. Bu gelişmekte olan ülkeler için art arda yaşanacak devalüasyon fırtınasının habercisi.
Türkiye'nin adı geçmiyor ama şöyle bir uyarı var orada. 21'in altına düşmeyen Dolar ya da TL ve önümüzdeki süreçte de baskılanmaya müsait bir ortam vurgusu yapılıyor.
Bu doğal olarak borcun vadesi kısaldıkça ihtiyacın şiddetlendikçe dövizin TL karşısında değer kazanacak demektir. Baskılarsan da devalüasyon riskini oransal olarak artırırsın anlamına gelir.