The Economis'te yer alan habere göre; Dünyanın önde gelen elmas şirketi De Beers’in 1940’larda dahiyane bir şekilde “elmas sonsuza dek kalıcıdır” sloganını duyurmasından bu yana, nişan yüzükleri pırlanta ile özdeşleşti. Ancak son yıllarda çok şey değişti. En önemli gelişme, laboratuvarda üretilen pırlantaların artan popülaritesi. Pırlanta fiyatlandırma şirketi Rapaport’un başkanı ve kurucusu Martin Rapaport’a göre, doğal alternatifleriyle görüntüde aynı olan bu taşlar on yıl önce çok küçük bir orana sahipken şimdi Amerikan pazarının yaklaşık yarısını oluşturuyor. Amerikalı kuyumcular, laboratuvarda üretilen elmasların artık gevşek elmas (yani yüzükte olmayanlar) satışlarının yarısından fazlasını oluşturduğunu belirtiyor. 2020’nin başında bu oran onda birdi.
Son birkaç yıldır bir pırlantayı laboratuvarda üretmek, topraktan çıkarmaktan daha kolay hale geldi. Bu durum fiyat etiketlerine de yansıyor. Önde gelen bir kuyumcuda, laboratuvarda üretilen bir pırlanta için harcanan 5 bin dolar, aynı kalitedeki doğal bir elmas için harcanandan yaklaşık dört kat daha büyük bir taş elde edilmesini sağlıyor. Sonuç olarak, cimri erkek arkadaş artık cazip bir teklifle karşı karşıya: Daha büyük, daha güzel bir pırlanta; daha mutlu bir nişanlı; ve üstüne üstlük sağlıklı bir statü sembolü. O halde, nişan yüzüklerine harcanan para miktarı düşerken bile satın alınan pırlantaların ortalama boyutunun artıyor olması şaşırtıcı değil. Dünya tutumlu bir evlilik çağına girmiş durumda.
Bir sevgili 6 bin dolarlık daha küçük, doğal bir taş yerine 4 bin dolarlık, laboratuvarda geliştirilmiş daha büyük bir pırlantaya şans vermekten mutlu olsa da muhtemelen 300 dolarlık bir yüzüğe burun kıvıracaktır. Kimse bu kadar ucuz bir koca olmak istemez. Fiyat düştükçe Sevgililer Günü nişanına layık lüks bir hediye olma statüleri parçalanacak gibi görünüyor. Pırlanta sinyal değerini kaybederse, fiyatlarda çok daha sert bir düşüş yaşanacaktır. Belki de De Beers yanılıyordu. Bir elmas sonsuza kadar kalmaz.